No account yet? Register
Herkese merhaba!
2024 yılının bu son günlerinde ürogenital travmalar için Avrupa Üroloji Derneği’nin geçtiğimiz haftalarda minör düzenlemelerle yeniden yayımladığı 2023 kılavuzunda önemli olan yerleri -sizleri de sıkmayacak şekilde- özetledim. Keyifli okumalar dilerim.
Giriş
İlk değerlendirmede hepimizin bildiği gibi ATLS kılavuzuna uygun şekilde ABCDE şeklinde ilerlenir. Ayrıntılı ileri değerlendirme ise görüntüleme, kan tetkikleri ve cerrahi müdahaleden oluşur. Her penetran yaralanmada olduğu gibi tetanoz aşısını ve uygun antibiyoterapiyi unutmamak önemlidir. Ürolojik travma, politravması olan hastalarda sıklıkla önemli ve ciddi yaralanmalarla ilişkilidir.
Hasar kontrolü, ölümcül travma üçlüsünün (hipotermi, koagülopati ve asidoz) sonuçlarını göz önünde bulunduran, ağır travması olanlar için hayat kurtarıcı bir stratejidir. Üç aşamalı yaklaşımın ilki, kanamanın ve yara kontaminasyonunun hızlı bir şekilde kontrol altına alınmasından oluşur. İkinci aşama, sıcaklık, koagulasyon ve doku oksijenasyonunu geri kazandırma hedefiyle yoğun bakım ünitesinde (YBÜ) resüsitasyonu içerir. Son aşama ise stabillenmiş hastada rekonstrüktif prosedürlerin gerçekleştirildiği cerrahi işlemleri içerir.
Majör travmalarda tek doz antibiyotik sıklıkla uygulanır. Antibiyotiklere devam etmeye ise yaralanma derecesi, ilişkili yaralanmalar ve müdahale ihtiyacı değerlendirilerek karar verilir.
Mesane ve üretra yaralanmasının tüm formlarında uzun süreli kateterizasyon gereklidir. Düşük dereceli böbrek yaralanması olan stabil hastalarda kateterizasyon gerekli değildir.
Üreter stentleme gerektiren ağır hematürisi olan hastalar üriner kateterizasyondan faydalanır. Bu, hematüri hafiflediğinde ve klinik durumda iyileşme olduğunda çıkarılabilir. Mümkün olan en kısa üriner kateterizasyon süresi önerilir.
Renal Travmalar
Renal travmalar, tüm travma vakalarının %5’inde mevcuttur. Genç erkeklerde daha sık görülür. Yaralanmaların çoğunda cerrahiye gerek kalmadan, konservatif şekilde takip edilir.
Künt yaralanmalar, trafik kazaları, düşmeler, spor yaralanmaları ve saldırılar sonucu oluşur. Böbrek ve/veya hilus yapıları doğrudan ezilir. Daha nadir de olsa aniden yavaşlamayla hilusun veya üreteropelvik bağlantının (UPJ) vasküler yapılarını etkileyen avülsiyona neden olabilir.
Penetran yaralanmalar; bıçak veya silahla yaralanmalardan kaynaklanır. Künt travmalara göre daha şiddetlidir. Parankimde, vasküler pediküllerde veya toplayıcı sistemde doğrudan doku bozulmasına neden olur. Yüksek hızlı mermiler veya parçalar en büyük parankimal yıkım potansiyeline sahiptir ve çoğunlukla çoklu organ yaralanmalarıyla ilişkilidir.
Tablo 1. Amerikan Cerrahi Derneği Böbrek Travması Ölçeği (AAST)
Değerlendirme
Altın standart görüntüleme yöntemi bilgisayarlı tomografidir. Önceden var olan böbrek hastalığına veya yaralı tek böbreğe özellikle dikkat edilmelidir. Önceden var olan anormallik, örneğin hidronefroz, travmadan sonra yaralanma olasılığını artırır. Vital bulgular not edilmelidir. İdrar tahlili, hematokrit ve bazal kreatinin gereklidir. Hematüri (mikroskopik veya makroskopik) ana bulgudur. Ancak, UPJ’nin bozulması, pedikül yaralanmaları, segmental arteriyel tromboz ve bıçak yaraları gibi büyük yaralanmalarda hematüri olmayabilir.
Renal travmada görüntüleme endikasyonları:
- Makroskopik hematüri;
- Mikroskopik hematüri ve bir hipotansiyon atağı;
- Hızlı deselerasyon yaralanması ve/veya önemli ilişkili yaralanma öyküsü;
- Penetran travma;
- Böbrek travmasını düşündüren klinik belirtiler (örneğin yan ağrısı, sıyrıklar, kırık kaburgalar, karın şişkinliği ve/veya kitle ve hassasiyet).
Tomografi çekerken 3 fazlı çekim (arterial faz, nefrografik faz, gecikmeli faz/ kontrast verildikten 5 dakika sonra çekim) idealdir. Travma hastalarında tüm vücut BT istendiğinden renal yolun gecikmeli faz görüntülemesi rutin olarak yapılmaz. Renal travmadan veya üriner sistem travmalarından şüpheleniliyorsa, gecikmeli faz BT de sonrasında görüntülemeye eklenmelidir. Travma hastalarında görülen kontrast kaynaklı nefropati oranı çok düşüktür.
Yönetim ve Tedavi
Cerrahi Uygulanmayan Yaklaşım
Bu yaklaşımda konservatif tedaviyle başlayıp, gerekirse minimal invaziv ve/veya cerrahi eksplorasyonla devam edilir. Bu yaklaşım ile yüksek dereceli böbrek yaralanmalarında nefrektomi oranının zamanla azalmasına neden olmuştur.
Künt renal travmalarda, genellikle ilk 3 derece renal yaralanmalar cerrahi gerektirmez. 4.derece yaralanmalar da genellikle konservatif takip edilse de cerrahi müdahale ihtimali daha yüksektir. Künt travmadan sonra, kalıcı idrar ekstravazasyonu varsa genellikle stente ve/veya perkütan drenaja yanıt verir. 5. derece yaralanmalar genellikle hemodinamik instabilite ve majör ilişkili yaralanmalarla birlikte görülür. Bu nedenle daha yüksek bir eksplorasyon ve nefrektomi oranı vardır. 4. ve 5. derece yaralanmaları yakın izlem ile başta konservatif takip edilebileceği yönünde çalışmalar vardır.
Penetran renal travmalarda müdahale ihtiyacı; yaranın yeri, hemodinamik stabilite ve tanısal görüntüleme müdahalede temel belirleyicilerdir. Anterior aksiller çizginin arkasında oluşan düşük dereceli bıçak yaralarının çoğu stabil hastalarda cerrahi olmayan yöntemlerle tedavi edilebilir. Yüksek dereceli yaralanmalar, eş zamanlı karın yaralanmaları ve ateşli silah yaralanmaları, cerrahi gerektirir. Ateşli silah yaralanması, bıçak yaralarına kıyasla 4. ve 5. derece travmatik böbrek yaralanmalarında nefrektomi için bağımsız bir risk faktörüdür.
Seçici anjiyoembolizasyon (AE)
Hemodinamik olarak stabil hastalarda künt böbrek travmasının cerrahi olmayan tedavisinde önemli bir role sahiptir. AE ihtiyacını gösteren BT bulguları, kontrastın aktif ekstravazasyonu, arteriovenöz fistül (AVF) ve psödoanevrizmadır. Hem aktif kontrast ekstravazasyonunun hem de büyük bir hematomun (> 25 mm derinlik) varlığı, AE ihtiyacını gösterir. Gross hematüri, hemodinamik instabilite, 5. derece travma ve idrar ekstravazasyonu AE başarısızlığının önemli öngörücüleridir.
Üreteral Stent ve üriner kateterizasyon
Asemptomatik hastalarda üriner stentleme gerekli değildir. Müdahale (üreteral stent takılması, nefrostomi veya perirenal drenaj) yalnızca hastalarda idrar sızıntılarıyla ilişkili semptomlar; yani yan ağrısı, ateş, lökositoz geliştiğinde yapılmalıdır. Düşük dereceli yaralanması olan stabil hastalarda üriner kateterizasyon/ foley sonda gerekli değildir. Şiddetli görünür hematürisi olan veya stent takılması gereken hastalar kateterizasyondan faydalanır. Hematüri hafiflediğinde ve hasta mobilize olduğunda sonda çıkarılmalıdır.
Ne zaman tekrar BT?
Ateşi, açıklanamayan hematokrit düşüklüğü veya önemli yan ağrısı olan hastalarda tekrar BT çekilmelidir. Yüksek dereceli yaralanmalarda ve penetran travmalarda, komplikasyonları gözden kaçırma riskini en aza indirmek için travmadan iki ila dört gün sonra tekrar görüntüleme yapılması önerilir. Klinik olarak iyi durumda kaldıkları sürece 1-3. derece yaralanmaları olan hastalarda tekrar görüntüleme yapılmayabilir.
Ne zaman cerrahi?
Sıvı resüsitasyonuna yanıt vermeyen veya geçici yanıt veren hastalar, eksplorasyon için güçlü bir endikasyondur. Eksplorasyon, yaralanmanın etiyolojisi ve derecesi, transfüzyon gereksinimleri, ilişkili abdominal yaralanmalara göre değişir. Hemodinamik olarak anstabil 5. derece vasküler yaralanmalar eksplorasyon için bir endikasyondur. Genişleyen veya pulsatil olan perirenal hematomların da eksplorasyon ihtiyacı vardır.
Tablo-2 . Renal Travma yönetimi
Üreter Travması
Üreter travmaları küçük boyutları, mobil olmaları, posterior konumları ve bitişik kas-iskelet ve iç organ yapıları tarafından korunmalarıyla nispeten daha nadir görülür. Üreter yaralanmasından, penetran abdominal yaralanma vakalarının tümünde şüphelenilmelidir ancak vakaların sadece %2-3’ünde görüldüğü akılda tutulmalıdır. Penetran üreter yaralanmalarının çoğunluğunu ateşli silah yaralanmaları oluştururken, künt yaralanmaların çoğunu trafik kazaları oluşturur. İatrojenik yaralanmalar genel olarak vakaların çoğundan sorumludur. Örneğin jinekolojik operasyonlar üreter iatrojenik travmanın en yaygın nedenidir. Ayrıca kolorektal operasyonlarda ve vasküler cerrahide, üreteroskopide üreter travmaları görülür.
Eksternal üreter travması genellikle şiddetli abdominal ve pelvik yaralanmalara eşlik eder. Penetran travma genellikle vasküler ve intestinal yaralanmalarla ilişkilendirilirken, künt travma pelvik kemiklerde hasar ve lumbosakral spinal yaralanmalarla ilişkilidir. Hematüri, hastaların yalnızca %50-75’inde mevcut olduğundan üreter yaralanmasının güvenilir olmayan ve zayıf bir göstergesidir.
Üreter yaralanmalarından şüphelenildiğinde BT ürografi tercih edilmelidir. Gecikmiş fazda kontrast maddenin ekstravazasyonu üreter yaralanmasının belirgin işaretidir. Belirsiz vakalarda retrograd veya antegrad ürografi doğrulama için en iyi yöntemdir.
Yüksek riskli vakalarda ameliyat öncesi profilaktik stent kullanılması önerilir. Ameliyat sırasında fark edilen iatrojenik üreter yaralanmalarının hemen onarılması gerekir ama iatrojenik üreter yaralanmalarının tanısı genellikle gecikir. Tanısı gecikmiş iatrojenik üreter yaralanmalarının nefrostomi tüpü/JJ stent ile üriner diversiyonla tedavi edilir.
Mesane Travması
Mesane travması öncelikle yaralanmanın yerine göre sınıflandırılır: İntraperitoneal, ekstraperitoneal ve kombine intra-ekstraperitoneal. Mesane travması etiyolojiye göre de kategorize edilir: non-iatrojenik (künt ve penetran) ve iatrojenik (eksternal ve internal).
Trafik kazaları künt mesane yaralanmasının en yaygın nedenidir. Başlıca mekanizması pelvik ezilme ve alt karına gelen darbelerdir. Künt mesane yaralanması olan hastaların çoğunda ilişkili pelvik kırıklar (%60-90) ve diğer intraabdominal yaralanmalar (%44-68,5) vardır. Pelvik kırıklar mesane yaralanmasıyla ilişkili olabilir ve mesane yaralanması olan vakaların %5-20’sinde üreter yaralanmasıyla ilişkilidir.
Ekstraperitoneal yaralanma neredeyse her zaman pelvik kırıklarla ilişkilidir. Genellikle pelvik halkanın bozulması, mesane tabanına yakın anterolateral mesane duvarının kesilmesiyle oluşur. Mesane yaralanması riskinin en yüksek olduğu durumlar, pelvik çemberin >1 cm yer değiştirmesi, pubik simfizin > 1 cm diastazı ve pubik rami kırıklarıdır. Bazen mesane keskin bir kemik parçası tarafından doğrudan perfore olabilir.
İntraperitoneal yaralanma, pelvise veya alt karına gelen bir darbeye bağlı olarak şişmiş mesanenin intravezikal basıncında ani bir artışla oluşur. Mesane kubbesi mesanenin en zayıf noktasıdır ve yırtılmalar genellikle orada meydana gelir.
İatrojenik mesane yaralanması: İatrojenik yaralanmalarda en sık yaralanan ürolojik organ mesanedir. Eksternal iatrojenik mesane yaralanması; en sık obstetrik ve jinekolojik prosedürler sırasında, ardından ürolojik ve genel cerrahi operasyonları sırasında meydana gelir. İnternal iatrojenik mesane yaralanması ise esas olarak mesanenin transüretral rezeksiyonu sırasında meydana gelir.
Mesane yaralanmasının başlıca belirtisi makroskopik hematüridir.
Görüntüleme
Mesane görüntülemesi için mutlak endikasyonlar
Görünür hematüri ve pelvik kırık veya yüksek riskli pelvik kırıkla birlikte görünmeyen hematüri (pelvik çemberin bozulması ve > 1 cm yer değiştirme veya pubik simfizin diyastazı > 1 cm) veya posterior üretra yaralanması.
Mutlak endikasyonlar dışında görüntüleme gerektirebilecek durumlar
- İdrarını yapamama veya yetersiz idrar çıkışı;
- İdrar asitlerine bağlı karın hassasiyeti veya gerginliği veya karın görüntülemesinde idrar asitlerine dair belirtiler;
- Üremi ve yüksek kreatinin seviyesi;
- Penetran yaralanmalarda alt karın, perine veya kalçalarda giriş/çıkış yaraları.
Sistografi: iatrojenik olmayan mesane yaralanması ve postoperatif ortamda şüpheli iatrojenik travmalar için tercih edilen tanı yöntemidir. Hem X-ray hem de BT sistografisi yapılabilir. BT sistografi mesanedeki kemik parçalarının ve mesane boynu yaralanmalarının yanı sıra eş zamanlı karın yaralanmalarının tanımlanmasında üstündür. Sistografi, mesanenin en az 300-350 mL kontrast madde hacmiyle retrograd doldurulmasıyla gerçekleştirilmelidir. Boşaltım fazı sırasında idrar kateterinin klemplenmesiyle pasif mesane dolumu, mesane yaralanmasını dışlamak için yeterli değildir. İntraperitoneal ekstravazasyon, bağırsak halkalarını veya abdominal iç organları ana hatlarıyla belirten karındaki serbest kontrast madde ile görselleştirilir. Ekstraperitoneal mesane yaralanması genellikle perivezikal yumuşak dokularda alev şeklinde kontrast ekstravazasyon alanları ile teşhis edilir.
Tedavi
Klinik gözlem, sürekli mesane drenajı ve antibiyotik profilaksisinden oluşan konservatif tedavi, künt veya iatrojenik travmaya bağlı komplikasyonsuz ekstraperitoneal yaralanma için standart tedavidir. Mesane duvarındaki parçalar, eşlik eden rektal veya vajinal yaralanma veya mesane duvarının sıkışması cerrahi müdahaleyi gerektirir. İntraperitoneal rüptürler her zaman cerrahi onarımla yönetilmelidir çünkü intraperitoneal idrar ekstravazasyonu peritonite, intraabdominal sepsise ve ölüme yol açabilir. Penetran mesane yaralanması acil eksplorasyon, devitalize mesane duvarının debridmanı ve primer mesane onarımı ile yönetilir.
Üretra Travması
Anatomik lokalizasyonuna göre anterior ve posterior olarak ikiye ayrılır.
Anterior erkek üretra yaralanmaları: Sıklıkla künt travmalada görülür. Bulbar üretra, künt travmadan en çok etkilenen bölgedir. Perineye veya genital bölgeye atılan tekmeler en sık sebebidir. Penil fraktür, vakaların yaklaşık %15’inde üretra yaralanmasıyla komplike hale gelebilir. Penetran anterior yaralanmalar nadirdir ve genellikle ateşli silah yaralanmaları, bıçak yaraları, köpek ısırıklarıyla oluşur. Yabancı cisimlerin sokulması, anterior yaralanmanın bir diğer nadir nedenidir. İatrojenik olarak da hastaya sonda işlemi gerçekleştirilirken üretra yaralanmasına neden olunabilir.
Posterior erkek üretra yaralanmaları: Künt posterior üretra yaralanmalarının neredeyse tamamı pelvik kırıklarla ilişkilidir. Bu yaralanmalara pelvik kırık üretra yaralanmaları denir ve çoğunlukla trafik kazalarından kaynaklanır. Pelvik kırık üretra yaralanmaları kısmi veya tam yırtılmalar olarak ikiye ayrılır. Tam yırtılmalarda, üretranın kopan uçları arasında skar dokusuyla dolan bir boşluk vardır.
Kadın üretra yaralanmaları: Pelvik kırıklar künt travmaların ana nedenidir ancak erkekler kadar sık ve ciddi seyirli ilerlemez. Doğum sırasında ciddi olmayan üretral yırtıklar oluşabilir. Kadın üretra yaralanmaları ikiye ayrılır: Uzunlamasına ve kısmi (en sık) yaralanmalar ile enine ve tam yaralanmalar. Eş zamanlı mesane veya vajinal yaralanma mümkündür. Bu nedenle, kadınlarda idrar tutamama ve üretrovajinal fistül geliştirme riski vardır.
Klinik Bulgular
Meatusta kan ana belirtidir, ancak olmaması üretra yaralanmasını dışlamaz. İdrar yapamama bir diğer klasik belirtidir ve genellikle tam bir rüptür ile ilişkilidir. Parsiyel rüptürlerde hematüri ve idrar yaparken ağrı görülebilir. İdrar ekstravazasyonu ve kanama, travmanın yeri ve boyutuna bağlı olarak skrotal, penil ve/veya perineal şişlik ve ekimoza neden olabilir. Bu klinik semptomların ortaya çıkması gecikebilir (> 1 saat). İlişkili bir rektal yaralanmayı dışlamak için her zaman rektal muayene yapılmalıdır. Spesifik olmayan bir bulgu olan ‘yüksekte duran’ prostat saptanabilir. Rektal yaralanmanın tespit edilememesi önemli morbiditeye ve hatta mortaliteye neden olabilir. Muayene eden parmakta kan bulaşı ya da muayene edilen kısımda palpe edilebilen yırtıklar ile rektal yaralanma düşünülebilir. Üretra yaralanmasının bir diğer belirtisi ise üriner sonda kateterinin üretradan geçirilmesinde zorluktur.
Görüntüleme
Üretrografi: Retrograd üretrografi (RUG), erkek üretra yaralanmasının erken değerlendirilmesinde standarttır ve meatusu üriner sondanın ucu ile şişirilir ve 20-30 mL kontrast madde enjekte edilerek gerçekleştirilir. Unstabil hastada uygulanmaz. RUG sırasında, üretranın dışındaki herhangi bir ekstravazasyon, üretra yaralanması için patognomoniktir. Parsiyel rüptür, mesane dolarken üretradan ekstravazasyonun devam etmesidir. Mesane dolmadan büyük ekstravazasyon, tam bir rüptür olduğunu gösterir. RUG, yaralanma yerini (anterior veya posterior) güvenilir bir şekilde belirleyebilse de tam ve kısmi rüptür arasındaki ayrım her zaman net değildir.
Posterior erkek üretra yaralanması genellikle diğer ciddi yaralanmalarla ilişkili olduğundan, yaşamı tehdit eden yaralanmaların resüsitasyon ve acil tedavisi mutlak önceliğe sahiptir. Özellikle penetran yaralanmalar, acil eksplorasyon gerektiren ilişkili yaralanmalar açısından çok yüksek olasılığına sahiptir. Üretra yaralanmasını tedavi etmek için acil bir durum yoktur ve travmadan sonraki ilk saatlerde üriner diversiyon gerekli değildir;
Erken üriner diversiyon oluşturmak şu amaçlarla tercih edilir:
- İdrar çıkışını izlemek, ki bu hastanın hemodinamik durumu ve böbrek fonksiyonunun değerli bir göstergesidir;
- Hasta hala bilinçliyse semptomatik retansiyonu tedavi etmek;
- İdrar ekstravazasyonunu, enfeksiyon ve fibroz gibi ikincil etkilerini en aza indirmek.
Erken üretra yönetimi (yaralanmadan sonra 6 hafta içinde)
Kısmi yaralanmalar önemli bir yara izi veya tıkanıklık olmadan iyileşebildiğinden, üriner diversiyon (suprapubik veya transüretral) yeterlidir. Tam yaralanma ise iyileşmez ve suprapubik kateter gereklidir. Uzun bir suprapubik kateter periyodunu önlemek için, üretra uçları dikilebilir (üretroplasti) veya bir transüretral kateter üzerinden yaklaştırılabilir (yeniden hizalama). Kadın üretra yaralanmalarında erken yeniden hizalama (re-alignment) ciddi striktür ve fistül riskine sahiptir. Erken onarım ( ilk 7 gün içinde) komplikasyonları en az olan ve en tercih edilir yöntemdir. Geç onarımın ( 7 gün ve sonrası) idrar inkontinans ve vajinal stenoz riski yüksektir.
Tablo-3. Erkeklerde Anterior Üretra Yaralanması
Tablo-4. Erkeklerde posterior üretra travması
Genital Travma
Tüm ürolojik yaralanmaların %33-66’sı dış genital organları içerir. Genital travma erkeklerde kadınlara göre çok daha yaygındır. Künt travmadan sonra komşu organlara (mesane, üretra, vajina, rektum ve bağırsak) ilişkin yaralanma riski kadınlarda erkeklerden daha yüksektir. Genellikle künt yaralanmalardan kaynaklanır (%80). Erkeklerde künt genital travma sıklıkla tek taraflı olarak meydana gelir ve yaklaşık %1’i bilateral skrotal veya testis yaralanmaları olarak görülür. Koruyucu ekipman kullanılmadan yapılan her türlü temas sporu genital travmayla ilişkilendirilebilir. Penetran yaralanmalar en sık ateşli silahlarla oluşur (%75,8) ve çoğunluğu cerrahi müdahale gerektirir. Cinsel ilişki sırasında meydana gelen kazalar da genital travmaya neden olabilir; en çok etkilenenler genç yaştaki erkeklerdir. Başlıca patolojiler penil fraktür, strangülasyon, nekrozdur.
Künt travmaların en önemlisi penil fraktürdür. En sık sebebi cinsel ilişki sırasında zorlanmadır. Yaralanmanın mekanizması penisin vajinadan kayması ve simfizis pubis veya perineye çarpmasıdır. Penil fraktür, kavernozal tunika albugineanın yırtılmasıyla oluşur ve deri altı hematom ve korpus spongiosum veya üretra lezyonlarıyla ilişkili olabilir.
Testis dislokasyonu nadiren görülür ve en sık trafik kazalarında görülür. Testis rüptürü doğrudan künt skrotal travma vakalarının yaklaşık %50’sinde bulunur. Testisin inferior pubik ramus veya simfizine yoğun şekilde bası altında meydana gelebilir ve tunika albuginea’nın yırtılmasına neden olabilir.
Kadın genital bölgesinin koital yaralanması rızaya dayalı cinsel ilişki sırasında meydana gelebilir. Kadınlarda genital yaralanmaların %35’e kadarı ilk cinsel temasları sırasında meydana gelir. En sık görülen yaralanmalar laserasyonlardır. Vulvaya künt travma nadirdir ve genellikle büyük bir hematom olarak ortaya çıkar. Vulvar hematomun varlığı, vajinal, pelvik veya abdominal yaralanma riskinin artmasıyla yakından ilişkilidir. Vulva ve vajinanın künt yaralanmaları %30 oranında pelvik travmayla, %25 oranında rızaya dayalı ilişkiden sonra, %20 oranında cinsel saldırıdan sonra ve %15 oranında diğer künt travmalarla ilişkilidir.
Değerlendirme
Penil fraktür, ani bir çatlama veya patlama sesi, ağrı ve ani şişme ile ilişkilidir. Penis şaftının lokal şişmesi, büyüyen hematom nedeniyle hızla gelişir. Kanama, penis şaftının fasyal katmanları boyunca yayılabilir ve Buck fasyası da yırtılmışsa alt karın duvarına kadar uzanabilir. Bazen, tunikanın yırtılması elle palpe edilebilir.
Testis yırtığı, ani ağrı, mide bulantısı, kusma ve bazen bayılma ile ilişkilidir. Hemiskrotum hassas, şiş ve ekimotiktir.
Kadınlarda künt vulvar veya perineal travma kanama, ağrı ve boşaltım sorunları ile ilişkili olabilir, mesane kateterizasyonu genellikle gereklidir
Genital travmada, idrar tahlili yapılmalıdır. Görünür hematüri varlığı erkeklerde retrograd üretrogram gerektirir. Kadınlarda, üretra ve mesane yaralanmasını dışlamak için fleksibl veya rijit sistoskopi önerilir. Genital yaralanması olan ve vajinal girişte kan bulunan kadınlarda ileri jinekolojik incelemeye ihtiyaç vardır.
Görüntüleme
Testis travmalarında USG tercih edilir.
Penil fraktürde USG ve MRI kullanılabilir. MRI USGden daha üstündür.
Testis içi ve/veya testis dışı hematom, testis kontüzyon veya rüptürü belirlemek için ultrason yapılmalıdır.
Testis parankiminin kontur tanımının kaybıyla heterojen eko paterni, testis rüptürü için oldukça hassas ve spesifik bir radyografik bulgudur.
Penis kırığının tedavisi tunika albugineanın kapatılması ile yapılan cerrahi müdahaledir.
Ve son olarak testis travmalı hastalarda cerrahi eksplorasyon mümkün olduğunca canlı dokunun korunmasını sağlar.
Kaynak
EAU Guidelines. Edn. presented at the EAU Annual Congress Paris 2024. ISBN 978-94-92671-23-3. Bağlantı