No account yet? Register
Baz açığı (baz eksesi) ilk kez 1960 yılında Siggaard-Andersen tarafından; respiratuar durumdan bağımsız olarak metabolik asidoz/alkoloz varlığının değerlendirilebilmesi ve varsa ciddiyetinin tanımlanabilmesi amacıyla ortaya konmuştur. Aslında önceleri metabolik değişimleri değerlendirmek amaçlı ilk kullanılan parametre aktüel HCO3 (HCO3a) seviyesi olmuştur (plazma örneğinde ölçülen HCO3 değeri). Ancak HCO3 parsiyel CO2 basıncına oldukça bağımlı bir değişken olduğundan, respiratuar değişikliklerin etkisini nötralize etmek amaçlı standart HCO3 (HCO3st) tanımlanmıştır. Standart HCO3 değeri PCO2 40 mmHg olduğunda olması gereken HCO3 konsantrasyonudur.
Dolayısıyla:
HCO3a = HCO3st ise hastada solunumsal dengenin korunduğu düşünülür.
HCO3a > HCO3st ise SOLUNUMSAL ASİDOZ vardır.
HCO3a < HCO3st ise SOLUNUMSAL ALKOLAZ vardır.
HCO3st değerlendirmeyi bir tık daha doğru hale getirmiş olsa da halen nonkarbonik asitlerin (albümin başta olmak üzere, sülfat, fosfat gibi) zayıf tampon etkisi hesaba dahil edilmemektedir. Yani örneğin HCO3 seviyesi 24 mmol/L olan kana 10 mmol/L lik güçlü asit eklendiğinde HCO3st beklendiği gibi 14mmol/L (24-10) yerine 16 mmol/L olarak ölçülür çünkü eklenen asitin 2 mmol/L lik kısmı non-karbonik tamponlar ile nötrlenmiştir. Bu problemi çözmek için ise Singer ve Hastings buffer base (BB) (tampon bazı) nı tanımlamışlardır. BB tüm tampon anyonların toplamına eşittir.
BB= HCO3– + A–
Ancak her ne kadar teorikte BB CO2 bağımsız bir değer olsa da, pratikte non-karbonik tampon konsantrasyonlarındaki farklılıklara bağlı BB değerinin değişkenlik gösterdiği bulunmuştur. Bunun üzerine Siggaard- Andersan aktüel BB ile normal BB (NBB) arasındaki farkı alarak Baz açığını tanımlamıştır. NBB deneysel olarak elde edilen PH 7.40 ve PCO2 40 mmHg iken olması gereken BB değeridir.
Bu durumda baz açığı (BE) PCO2 40 mmHg kabul edildiğinde kan örneğinin PH sını 7.40 yapmak için eklenmesi gereken kuvvetli asit veya baz değeridir. Normal değeri -2 +2 arasındadır. Teorikte metabolik bozukluğu değerlendirmede kullanılır ve < -2 olması metabolik asidozu, > +2 olması metabolik alkolozu gösterir.1
BE = ∆ BB = BB – NBB
Klinik kullanımda direkt ölçümü zor olacağından belli formüller ile hesaplanır; bunlardan en sık kullanılanı: BE = (HCO3– – 24.8) + ᵝ . (PH -7.40) dır. ᵝ değeri hemoglobin konsantrasyonuna dayalı bir formülle hesaplanabileceği gibi sabit olarak 16.2 mmol/L olarak da kabul edilebilir. Klinik uygulamada bu kısmın tampon etkisinin non-karbonik asitleri yansıttığı ve baz açığı üzerinde düşük bir etkisinin olduğu unutulmamalıdır.
Baz açığı tüm kan için ifade edilebilir. Bu durumda BE(B) olarak ifade edilir ve intersisyel aralık ile kanın etkileşimi hesaplamada dikkate alınmaz. Standart baz açığı (SBE) ise ekstaselüler boşluğu hesaba katarak ulaşılan bir değerdir ve bu durumda hesaplamada kullanılan ᵝ değeri belirlenirken hemoglobin konsantrasyonu 1/3 ile çarpılır. Ancak zaten formülde bu kısmın etki değeri düşük olduğundan ciddi anemi veya polisitemi durumlarında bile klinik açıdan anlamlı bir fark oluşması beklenmez.
Baz açığının dezavantajları neler?
Baz açığı, her ne kadar metabolik bozuklukların değerlendirilmesinde faydalı bir parametre olsa da bazı dezavantajları mevcuttur. Bunlardan ilki altta yatan patolojik mekanizma hakkında bize bilgi vermez. Kompozit bir belirteç olduğundan son değer laktat, ketoasitler, albümin gibi birçok farklı değere bağlıdır. Örneğin hastada hem hiperkloremi (güçlü anyonlarda artış), hem de hipoalbuminemi (negatif yükte azalma) bir arada olabilir. Böyle bir durumda baz açığı 0 bulunabilir.
Baz açığı değerlendirilmesiyle ilgili bazı klinik tablo örnekleri aşağıda verilmiştir. Ama daha iyi bir yorum yeteneği için kan gazı analizini ve Steward metodunu sindirmeniz gerekir ( ki bunun için Melis’in yazısına bakmanızı öneririm https://acilci.net/steward-metodu-ile-asit-baz-ve-kan-gazi-degerlendirmesi-kantitatif-teori/) .
Durum A: Normal durum
HCO3 24 mmol/L, PH 7.40, PCO2 40 mmHg ve elektrolit konsantrasyonlarının normal olduğu durum. Elektriksel bir nötralite var ve SBE=0
Durum B: Laktatemi
Bu durumda laktat konsantrasyonu 6 mmol/L ve PH 7.31. Diğer elektrolit ve PCO2 seviyeleri normal, HCO3 seviyesi 20 mmol/L düşmüş ve BE =-6. İzole metabolik asidoz durumu
Durum C: Hipokloremi
Bu durumda Cl konsantrasyonu 5 mmol/L azalmış ve PH 7.47. Diğer elektrolitler ve PCO2 seviyesi normal. HCO3 konsantrasyonu 29 mmol/L’ye artmış ve BE=+5. Şiddetli kusma veya loop diüretik kullanımı sonrası görülebilen izole metabolik alkaloz durumu.
Durum D: Laktatemi ve NaHCO3
Bu durumda laktat konsantrasyonu 10 mmol/L artmış ve Na konsantrasyonu NaHCO3 uygulanmasına bağlı 10 mmol/L artmış. Diğer elektrolitler ve PCO2 seviyeleri normal. Katyon ve anyon seviyelerindeki artış eşit olduğundan elektronötralite korunmuş; PH (7.40) ve HCO3 (24 mmol/L) seviyeleri etkilenmemiş. İki asit baz bozukluğu farklı yönde etki ederek birbirlerinin etkisini maskelediğinden BE=0. Ancak dikkat edilirse her iki sütünunda normal durumdan daha yüksek olduğu görülmekte, bu da bize NaHCO3 infüzyonuna bağlı osmalaritenin arttığını gösteriyor.
Durum E: Hiponatremi, Hipokloremi ve ketoasidoz
Bu durumda Na konsantrasyonu 20 mmol/L, Cl konsantrasyonu 30 mmol/L azalmış ve eş zamanlı 10 mmol/L ‘lik bir ketoasidoz mevcut. Bu durumda da elektronötralite korunmuş ve PCO2, PH ve HCO3’ün normal olduğunu varsayalım. BE=0. Bu durum infantlarda pilor stenozuna bağlı sürekli kusmaya sekonder elektrolit kaybı ile birlikte hipovolemi ve açlık ketozisinin olduğu durumda görülebilir.
Sonuç olarak baz açığı (BE) bir çok farklı değişkene dayanan bir parametre olup metabolik bozuklukların değerlendirilmesinde işe yarar. Ancak anormal olması aktif bir metabolik bozukluk sürecinin göstergesi olmakla birlikte; normal BE olması metabolik bozukluk yoktur anlamına gelmez.
- 1.Langer T, Brusatori S, Gattinoni L. Understanding base excess (BE): merits and pitfalls. Intensive Care Med. Published online May 31, 2022. doi:10.1007/s00134-022-06748-4