No account yet? Register
Hastane Öncesi Acil Sağlık Hizmetleri (HÖ-ASH), ülkemizde 25 yıldır her geçen yıl artan bir ivmeyle gelişiyor. Türkiye’de HÖ-ASH ve ambulans hizmetlerinin başlaması çok uzak tarihlere değil 1986 yılına dayanıyor (Tablo-1).
Bilindiği gibi dünyada HÖ-ASH 2 sistem üzerinde yürütülüyor; Anglo-Amerikan Sistemi (nam-ı diğer kap-götür sistemi) ve Hepimizin Lady Diana’nın ölümü ile tartıştığımız Franko-German (kal ve oyna) sistemi.
Türkiye’de 1993 yılı HÖ-ASH açısından çok önemli bir tarih çünkü bu tarihte hem Acil Tıp Uzmanlığı hem de Paramedik yetiştirmek için ilk adımların açılmasıyla aslında kap-götür sisteminin temelleri atılmış oldu.
Kap-götür sisteminde ana personel paramediklerdir ve amaç hastayı bir an önce hastaneye ve doktora ulaştırmaktır. Bu sistemde hastaya ilk müdahale yapıldıktan sonra esas müdahale acil servislerde yapıldığı için bu sistemi uygulayan ülkelerde acil tıp uzmanlığı oldukça gelişmiştir.
Malpraktis
Male ve Prakxis –> Kötü ve Uygulama
Malpraktis, bir meslek mensubunun mesleğini uyguladığı esnada ortaya çıkan hatalı, kusurlu hareketler olarak tanımlanıyor. Peki bir mühendisin bir yola uyguladığı yanlış eğim yüzünden olan bir kazada malpraktisten söz eden oluyor mu? Frenleri yanlış tamir eden ve kazaya sebebiyet veren bir usta malpraktis ile suçlanıyor mu? Maalesef malpraktis kavramı sağlık çalışanları ile özdeşleşmiş durumda.
Aslında kullanmamız gereken tıbbi malpraktis tanımını Dünya Sağlık Örgütü, hekimin tedavi sırasında standart güncel uygulamayı yapmaması, beceri eksikliği veya hastaya tedavi vermemesi ile oluşan zarar olarak açıklıyor
Malpraktis literatürü ve şikayetleri genelde hekimlere yönelik olsa da paramedikler ve ATT’ler diğer sağlık çalışanlarına göre bu konuda biraz daha farklı konumdalar.
Malpraktis Kap-götür sisteminde Paramedikler ve Acil Tıp Teknisyenleri hastaya doğrudan müdahale ettikleri için aslında hekim dışı diğer sağlık personellerinden malpraktis açısından daha riskli durumdalar. Paramedikler hastaya hem tanı koyup hem tedavi vermeleri gereken, bu işi hastane dışında belki kalp krizi geçiren hastanın evinde, belki bir otoyolda trafik kazası geçiren hastaya, belki bir patlamada şarapnel isabet eden hastaya ve belki de ambulansın 2.75 m2’lik arka kabininde yapmak zorundalar.
Komuta Kontrol Merkezi (KKM) tarafından ekibe vaka verildikten 90 saniye içinde vakaya çıkış yapmaları zorunlu. Aynı zamanda kentsel vakalara 10 dakika, kırsal vakalara ise 30 dakika içinde ulaşmaları gerekiyor. Bu sürelerde maalesef ekibin yemek, tuvalet gibi zorunlu ihtiyaçları gecikme için bir neden değil.
KKM’de çalışan paramedik ve ATT’lerin ise 120 saniye içinde hastanın bilgilerini ve adresi alıp uygun ekibe iletmesi gerekiyor. Bu iş ise göründüğü kadar kolay değil aslında. Sürekli görevden göreve giden ambulansları vakaya yönlendirmeye uygun halde bulup yeni vaka için görevlendirmek zor iş. Telefonun diğer ucundaki hastanın arrest olduğunu düşünün…
Malpraktisten korunmak
Aslında malpraktisten korunmanın en önemli basamağı mevzuatı bilmek. Maalesef sadece HÖ-ASH çalışanları değil sağlık çalışanları genel olarak mevzuata hakim değiller. Mevzuata hakim olmadığımız için görev, yetki ve sorumluluklarımızı da tam olarak bilmiyoruz.
Paramedik ve ATT’lerin görevleri
Hasta nakil ambulanslarında sağlık personeli
Komuta kontrol merkezlerinde çağrı karşılama personeli olarak
Hastane acil servislerinde sağlık personeli olarak çalışırlar
Gerektiğinde ambulans aracının sürücüsü olarak görev yapar
Paramedikler ve bu görev ve yetkilerini sadece hastane öncesi alanda görev yapan hekimsiz ambulanslarda, ATT’ler ise hekim ya da paramedik yanında görev yaparken belirlediği temel eğitim programını tamamladıktan sonra Sağlık Bakanlığının belirlediği akış şemalarına göre uygulayabilirler.
Bu akış şemalarını kitapçığının girişinde çok önemli bir uyarı mevcut.
Bu uyarı her ne kadar bakanlık tarafından yapılması gerekenler belirtilmişse de eğitim ve yeni bilgilere hakim olmanın önemi açık bir şekilde belirtilmiş. Aslında malpraktisten korunmanın diğer önemli basamağı sürekli güncellenen tıp bilgisi içinde kendini güncel tutmak.
Paramedikler ve ATT’lerarasındaki en önemli fark paramediklerin acil durumda ilaç kullanabilmeleri ve ileri kardiyak yaşam desteği uygulayabilmesine karşın ATT’lerin ise temel yaşam desteği uygulamaları ve acil de olsa ilaç kullanamamaları. Paramedikler bu ilaçları yine bakanlığın belirlediği algoritmaya göre yapabilmeleri. Örneğin hasta arrest ve asistoli/nabızsız elektriksel aktivitedeyse adrenalini danışman hekime haber vermeden uygulayabilirken anafilakside ise (aslında gerçek acil olmasına rağmen) danışman hekimden onay almadan adrenalin uygulayamıyor. Bu durumda paramedikler onay almadan uyguladıkları her ilaçta (olası bir beklenmeyen etkide) malpraktis riskiyle karşı karşıya kalıyor.
Diğer tüm branşlarda olduğu gibi HÖ-ASH’de de kayıt malpraktisten korunmak için çok önemli. Herhangi bir şikayette müfettişlerin baktıkları ilk şey mutlaka hastaya müdahale eden ekibin doldurduğu vaka formu oluyor. Yazımızı klasik bir sözle bitirelim: Yazılmamışsa yapılmamıştır.
69 Responses
Teşekkürler.Güzel bir konuya değinmişsiniz.Malesef meslektaşlarımızın çok büyük bir bölümü anlatmış olduğunuz konunun ehemmiyetini kavrayamamış durumdadırlar.İşin ciddiyetinin farkında olmadıklarından,malesef ya kendileri tecrübe edince yada çok yakınında ki bir çalışan böyle bir durumda karşılaşınca farkındalığı başlıyor.
Burada aslında bakanlığada iş düşmektedir.
İnşallah tam anlamıyla mesleki profesyonelliği yakaladığımız günler yakındır.
teşekkürler
Elinize sağlık, güzel bir yazı olmuş. Sahada vaka yönetiminde ambulans ekibinin üzerindeki stres faktörü de olay yönetimini oldukça zorlaştırmakta. Özellikle çoklu trafik kazası gibi durumlarda olay yeri yönetimi ve KKM’ye bilgi aktarımı oldukça zorlaşıyor. Bu sebeple personelin tıbbi müdahale eğitimlerinin yanında olay yeri yönetimi ile ilgili eğitimlerin ve tatbikatların da sıklaştırılmasının gerekli olduğunu düşünüyorum.