No account yet? Register
USG acil servislerde giderek daha da yaygınlaşmakta ve popülerliğini her gün daha da artırmakta. Eskiden karın ağrısı gibi durumlarda başvurulan USG artık çok çeşitli hastalıkların tanısını koymakta oldukça faydalı bir tanı yöntemi olarak kullanılmakta. Ekstremite kırıkları da bu durumlardan birisi. Academic Emergency Medicine dergisinin 2013 Ocak ayındaki son sayısında yayınlanmış olan bu makale bir sistematik review yazısıdır. Yazıda yatak başı ultrasonun ekstremite kırığı tanısı koymadaki yeterliliği sorgulanmış.
Kısa ÖZET:
Makalede sonuç olarak yatak başı USG’nin ekstremite kırığı tanısı koymada yeterli bir tanı yöntemi olduğu sonucuna varılmakla beraber daha ileri çalışmaların gerekliliği vurgulanmış. Önceki çalışmalarda USG’nin bazı okült kırıkların (Torus kırıkları, Salter Harris tip I kırıkları gibi) tespitinde radyografiden daha başarılı olduğu gösterilmişti. USG ayrıca skafoid kırığını tanımada radyografiden daha üstün olabilir. Makalede, Ottowa ayak bileği kuralları gibi yöntemlerle gereksiz radyasyon alımının önüne geçildiği gibi ileriki dönemde USG’nin gereksiz radyasyon maruziyetini azaltıcı etkisine yönelik çalışmalar, skorlamalar tasarlanabilir denmekte.
Mevcut kanıtlar düşünüldüğünde USG’nin henüz radyografinin yerini alması söz konusu değildir. Ancak radyasyon alması sakıncalı hastalarda radyografiye alternatif olabilir ayrıca okült kırıklarda radyografi tanısal değilse USG, tomografi ve MR’a alternatif olarak düşünülebilir.
Yazıda ayrıca tek başına anamnez ve fizik muayenenin kırık tanısı koyma veya dışlamada yetersiz olduğu sonucuna varılmış.
Makaleye BURADAN ulaşabilirsiniz. Aşağıda makalenin özetini okuyabilirsiniz. İyi okumalar.
Acil Serviste Yatakbaşı USG, Anamnez ve Fizik Muayenenin Ekstremite Kırıklarındaki Tanısal Değeri: Sistematik Review
Amaç:
Anamnez, fizik muayene ve yatakbaşı ultrasonografi (USG), radyografiye kıyasla radyasyon maruziyetini azaltma, maliyeti azaltma, daha az ağrıya sebep olma ve acil servisin (AS) kaynak kullanımını ve triaj sürelerini iyileştirme gibi potansiyel faydalara sahiptirler. Bu makalede ekstremite kırıklarına tanı koyabilmeleri açısından anamnez, fizik muayene ve yatakbaşı USG ile radyografi karşılaştırılmıştır.
Metod:
1965 ve 2012 yılları arasında, PubMed ve EMBASE veri tabanlarında yer alan, Acil Tıp uzmanı tarafından öyküsü alınmış, fizik muayene bulguları belirtilmiş ve USG yapılmış ayrıca radyografisi de çekilmiş kırık şüphesi olan ekstremite yaralanmalarını içeren makaleler tarandı. Hastaların öyküleri, fizik muayeneleri, USG sonuçları ve radyografik olarak kanıtlanmış kırıklar esas veriler olarak kaydedildi. Çalışmaların metodolojik kaliteleri “quality assessment of studies of diagnostic accuracy tool” (QUADAS-2) kullanılarak yapıldı.
Sonuçlar:
9 çalışmada anamnez ve fizik muayene dahil etme kriterlerini karşılamaktayken 8 çalışmada US dahil etme kriterini karşılamaktaydı. Çalışmalar arasında data havuzu oluşturmayı engelleyecek kadar anlamlı derecede heterojenite mevcuttu. Çalışmalardaki kırık prevalansı %22-%70 arasında bulundu. Üst ekstremite muayenesinin pozitif olabilirlik oranı 1.2 ile sonsuz arasında, negatif olabilirlik oranı ise 0-0.8 arasında bulundu. USG sensitivitesi %85-%100 arasında, spesifitesi %73-%100 arasında, pozitif olabilirlik oranı 3.2-56.1 ve negatif olabilirlik oranı 0-0.2 arasında bulundu.
Tartışma-sonuç:
Radyografi ile kıyaslandığında Acil tıp uzmanı tarafından yapılan USG, ekstremite kırıklarının tanınması ve dışlanmasında kullanılabilecek yeterli bir tanı yöntemdir. Anamnez ve fizik muayenenin tanısal yeterliliği tam değildir. Yazıda, üst ve alt ekstremite kırıklarında, AS USG’nin radyografi ile kıyaslandığında tanısal yeterliliğinin tam anlaşılması için ileri çalışmalara ihtiyaç var.
Kaynaklar:
Joshi N, Lira A, Mehta N et all. Diagnostic Accuracy of History, Physical Examination, and Bedside Ultrasound for Diagnosis of Extremity Fractures in the Emergency Department: A Systematic Review. Acad Emerg Med. 2013 Jan 16