FOAMed’in belki de en popüler isimlerinden Roger Harris, Chris Nickson ve Oli Flower’ın organizasyonunun başını çektiği SMACC 2015, 23 – 26 haziran tarihlerinde ABD’nin Şikago kentinde yapıldı. Birçok workshop (çalıştay), yaklaşık 50 eğitici ve konuşmacının tartıştığı onlarca ilginç oturum, başta Avustralya, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere dünyanın her yerinden gelen 2000’i aşkın katılımcıyla buluştu. Ağırlık anesteziyoloji ve acil tıp doktorlarından oluşsa da kritik bakımla hastane öncesinden yoğun bakıma kadar ilgilenen diğer branş doktorları, hemşireler, paramedikler ve acil tıp teknisyenlerinin yanı sıra sosyal hizmetliler de bu toplantıyı kaçırmadılar.
SMACC açılımı “Sosyal medya ve kritik bakım” anlamına gelen ilginç ve genç bir kongre. Henüz üçüncü yılı. Önceki sene Avustralya’da yapılan kongreye yaklaşık 600 kişi katılmış. Henüz ikinci yılında, sosyal medya dışında herhangi bir mesleki kuruluştan destek alamayan bu kongrenin katılımcı sayısını ikiye katladığını görünce insan bunun nasıl olduğunu kendine sormadan edemiyor. Aslında cevap oldukça heyecan verici. FOAMed’in son yıllarda eğitimdeki yararı ve kullanımının artışı ile paralel olarak, SMACC’in de hayran kitlesi artıyor. Sosyal medyayı aktif kullanan, yaratıcı ve yenilikçi bir gruptan söz ediyoruz. Bunun en güzel kanıtı da Twitter’da #SmaccUS altında paylaşılan tweet’ler sayesinde SMACC’in kongrenin ilk gününde gündemdekiler listesinde ABD’de 2., kongrenin 2. ve 3. gününde ise dünyada 1. sırayı alması. Ama sadece sosyal medya yönüyle mi öne çıkıyor SMACC? Aslında bu konu özellikle Türk doktorları için sorgulanmalı. Kaçımız katıldığımız bir kongrede kitaplardan okuyamayacağımız veya klinik pratiğimizi değiştirecek kadar etkilendiğimiz bilgiler ediniyoruz? Alışageldiğimiz kongre sistemi düşünüldüğünde bu sorunun olumlu yanıtlanması zor gibi.
SMACC tek kelimeyle tanımlansa benim seçimim “rahat” olurdu. Kar amacı gütmediğinin ve kar etmediğinin altını defalarca çizen organizatörlerin yaratmak istedikleri ortam oldukça rahat. Hatta o kadar rahat ki konuşmacılardan tişört ve pantolon ile sunum yapmaları ve sunumların da 25 dakikadan uzun olmaması istenmiş. Her konuşma sonrasında SMACC’in internet sitesinden konuşmalar puanlanarak gelecekteki konuşmacı seçimine yön vermek amaçlanmış. Aynı zamanda konuşmaların her anında, twitter aracılığı ile moderatörlere soru sorulabiliyor, böylece interaktiflik sağlanıyor. Ortamın bu kadar rahat ve alıştığımızın aksine konuşmacının değil de dinleyicinin görüşlerine önem veriyor olması bazı sonuçlara neden oluyor. Bunlardan belki de en önemlisi yenilikçilik. Her konuşmada dinleyicilerin aklında yanan yeni ampüllerden twitter’ın karışması çok şaşırtıcı değil. Bu rahatlığın bir başka etkisi de eğlence seviyesi. İnternet kullanmaya ve internet mizahına bu kadar alışık bir topluluğu 25 dakikalığına bile klasik bir sunuma bağlamak oldukça zor. Konuşmacılar da bunun farkında olduklarından sunumların hatırı sayılır bir bölümü sunum teknikleri açısından da yenilikçi ve komik geçti. Sunumu sırasında kendi yaptığı dev bir ultrason probunu sahneye çıkarıp, Star Wars filminden Yoda karakteri ve bir ışın kılıcını kullanarak ultrason ile girişimsel işlemleri anlatan ultrason ekibi ile sepsis üstadı Paul Marik’in sıvı yanıtlılığı hakkındaki fikirlerini eleştirmek için neredeyse Disney filmlerini aratmayacak kısa metrajlı bir animasyon yapan Rob MacSweeney’in sunumları en akılda kalanlardı. Paul Marik’in kızgın bir şekilde salonu terk etmek veya eleştirileri kişiselleştirmek yerine bu sunumu ayakta alkışlayıp, sunumdaki her eleştiriye tek tek cevap vererek salonun gönlünü fethetmesi de bilimin neden rahat bir ortamda yapılması gerektiğinin belki de en güzel örneği oldu.
SMACC’de bu yıl konuşulan en gözde konulara değinmek gerekirse, başı sepsis patofizyolojisi, laktatın önemi ve sıvı yanıtlılığının çektiğini söylemek yanlış olmaz. Özellikle sıvı kısıtlaması ve sıvı yanıtlılığı hakkındaki aykırı görüşleri ile Paul Marik, laktatın sepsis için kullanışsızlığını tartışan Mervyn Singer gibi araştırıcıların ezber bozan söylemleri önümüzdeki günlerde de FOAMed ortamlarında sıklıkla konuşulacak gibi gözüküyor.
Kritik bakım diyince akut koroner sendromlardan (AKS), AKS deyince de Amal Mattu’dan bahsetmemek olmaz. Mattu, ekg blogundan tanıdığımız Dr. Smith ve Rick Body, STEMI ve NSTEMI tanımlarının yetersizliğinin ve girişimsel işlemlerin yalnızca ST elevasyonuna bakmadan başka durumlarda da acilen yapılabileceğinin altını defalarca çizdi. FOAM dünyasının üstatları sunumlarının kalitesiyle eski performanslarından birşey kaybetmemiş gibi gözüktüler.
Resüsitasyon ile ilgili olarak ECMO kullanımı, kan transfüzyonu, resüsitasyonun başarısı ile sonlanma kararının verilmesi de gözde konular arasındaydı. Yeni transfüzyon sınırının 7mg/dl olması gerektiğini tartışan Scott Weingart kongrenin en etkileyici konuşmacılarındandı.
Tıp eğitimi, acil tıp pratiği ve tıbbi araştırmalar da tartışıldı. Acil tıp işleyişini “Princess Bride” isimli filme benzeten Amal Mattu’nun sunumu oldukça yenilikçi ve komikti. Jonathan Sherbito’nun erişkin eğtimi ile ilgili teorileri eleştirdiği konuşması dinleyen tüm eğitimcileri etkiledi. P dalgasının ve randomize kontrollü çalışmaların geçerliliğinin tartışıldığı oturumlar sonrasında kafalarda araştırmaların geleceği ile ilgili birçok soru oluştu.
Havayolu yönetimi ile ilgili sunumlarında anesteziyolog Jim Ducanto’nun kendi kliniğinde uyguladığı acil havayolu seti, Scott Weingart’ın RSI yerine DSI önerisi Rich Levitan’ın aşırı zor havayolu ile ilgili önerileri en çok konuşulanlar oldu.
Travma konusunda da intrakraniyal kanamalarda önemli noktalardan, Bill Knight’ın travmatik beyin hasarından ve özellikle de Mark Wilson’un Glaskow Koma Skalası’nın kullanışsızlığından bahsettiği oturumlar oldukça ilgi çekti.
İki takımın ultrason kullanarak birbirleri ile yarıştığı Sonowars önceki SMACC’te geniş bir izleyici kitlesi bulmuştu. Bu sene öğretici ve ilginç vakalar ile pratik uygulamalar konusunda ince bilgiler vermeyi başardı. İsveçli ve Amerikalı ikişer kişilik 2 ekip Chris Fox, Mike Stone, John Bailitz gibi usta eğitmenlerin birbirinden komik ve öğretici yönlendirmeleri ile yarıştılar.
Amerikan sitcom’larını aratmayan bir kapanış gösterisinden sonra 26 haziranda SMACC nihayet sona erdi. Son oturumun dahi hınca hınç dolu olmasından ve paylaşılan tweetlerden görüldüğü kadarıyla tüm katılımcıların sonuna kadar memnun kaldığı bu “yeni nesil” kongreden sonra benim aklımda tek bir soru kaldı. Acaba bizler bu akımın neresinde yer bulacağız?
3 Responses
İzlenimlerinizi paylaştığınız icin tesekkurler. Gitmesekte görmesekte orda bir SMACC yasandı 🙂 belli mi olur olmeden bir smaccİST (istanbul) goruruz.
Aslinda Kadat 2015 4×4’te buna adim attik 🙂 enimin onumuzdeki kadatlarda daha fazla gelisim sansimiz olacak 😉
Eline sağlık Can dostum