No account yet? Register
Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC)’nin düzenlediği, 27-30 Ağustos tarihlerinde gerçekleştirilen ”Dijital Deneyim ” temalı kongresinde, popüler konulardan biri de 2021 ERC kılavuzunda temel yaşam desteği bölümünde de bahsi geçen insansız hava araçlarıydı1 (otomatik eksternal defibrilatörlerin (OED), olay yerine ulaştırılması gibi insansız hava araçlarının medikal alanda kullanımı ile ilgili daha önceki yazımıza buradan ulaşabilirsiniz).
ERC 2021 kılavuzunda ( ERC serisi: Temel Yaşam Desteği), dronlardan OED’nin kurtarıcı tarafından alınabilmesinin mümkün olduğu, OED varış süresinin kentsel bir alanda yaklaşık 7 dakika ve kırsal alanda 10 dakikadan fazla azaltılabileceği, dolayısı ile ilk defibrilasyona kadar geçen sürenin kısaltılmasına yardımcı olabileceği belirtilmiştir.
Bu yazıda Agustos 2021’de yayınlanan ve ESC kongresinde sunulan, gerçek hayatta OHCA (hastane dışı kardiyak arrest) hastasına OED taşıyan dronlara ait bir çalışma2 ele alınmıştır.
Çalışmanın kaynağı olan problem hastane dışı kardiyak arrest (OHCA) durumunda, acil tıbbi hizmetin varış ve müdahale sürelerinin uzunluğu ve insanların evde OED bulundurmaması. Çalışma, bu hastalarda hayatta kalma şansını artırmak için OED sağlanmasının yeni yollarına ihtiyaç olduğu düşünülerek, hastane dışında kardiyak arrest şüphesi olan hastalara OED’lerin drone ile ulaştırılmasını araştıran, dünyanın ilk gerçek hayatta dronlarla yapılan fizibilite çalışması olarak karşımıza çıkıyor.
Çalışma, Ağustos 2021’de European Heart Journal’da yayınlanmış2 olup, İsveç/Göteborg’da Haziran-Eylül 2020 tarihleri arasında Save havaalanı kontrollü hava sahası içerisinde yerleştirilen 5-6 km’lik uçuş menzilli 3 dron sistemi ile gerçekleştirilmiş. Pilot çalışma ile ilk ay uçuş protokolünde, zamansal gecikmelere, teknolojik işlevselliğe, hava koşullarına, hava sahasındaki çatışma öngörüleri değerlendirilmiş. Daha sonra takip eden 4 ay boyunca 08:00-22:00 saatleri arasında (havalimanının trafik kontrollerinin açık oldugu saatler olarak seçilmiş), gerçek hastane dışı kardiyak arrrest hastalarına OED’li dronlar gönderilmiş. Aynı şekilde hava sahasında, insanlı hava araçları ile bir çatışma olması durumunda, yağışlı havalarda veya 8 m/s’yi aşan rüzgar olması durumunda (her ne kadar ideal hava koşulları ve arrestin hava trafiğinden bağımsız gerçekleştiğini düşündürse de) dronlar konuşlandırılmamış. Ayrıca 3 dronun menzil alanı içerisinde gerçekleşen ve 08:00-22:00 arasında olan, tüm şüpheli OHCA’lar alınırken, 8 yaş altı çocuklar, travma hastaları ve acil sağlık hizmeti tarafından tanıklı olan vakalar çalışma dışında bırakılmış.
Dron kontrol merkezlerine, acil sağlık hizmetleri ile iletişim radyo üniteleri yerleştirilmiş, 911 tarafından şüpheli ya da olası OHCA olması durumunda bir SOS alarmı devereye girip, merkezi uyararak şu protokoller uygulanmış:
- Acil sağlık hizmetleri yetkilisi hizmet alanlarında OHCA tespit ettikten sonra bir pilot, drone için hemen dağıtım protokolünü başlatmış.
- Mevcut hava ve havacılık durumuna göre dronun konuşlandırılmasına izin vermek için hava trafik kontrol (ATC) merkezi ile paralel iletişim uygulanmış.
- Dron daha sonra olay yerinin koordinatlarına (OHCA’nın bulunduğu yere) uçup (merkezden bir dron pilotu tarafından izlenerek ve olay yerine dron ulaştığında, bir OED yavaşça aşağı indirilmeden önce 30 m irtifaya inmek sureti ile) bir vinç sistemi kullanarak bir OED ulaştırmış.
- Olay yerindeki kişi OED’yi evin dışından alması için sevk memurundan talimatlar alıp (dikkat çekmek için bip sesi çıkaran) OED’ye erişim sağlamış ve hastaya takmış (çalışmanın seçimi dron servis alanlarına uygun bölgelerde yapılmış olup apartmanlar gibi şehir içinde gerçekleşen durumlardan bahsedilmemiş).
Çalışmanın birincil sonlanımı OED-dronun gönderildiği ve görevini doğru (doğrunun tanımı şu şekilde yapılmış; OHCA konumundan 50 metre içinde bir yere OED teslim edilmesi) bir şekilde tamamladığı şüpheli OHCA vakalarının oranı ve ikincil sonlanımları ise; ambulanstan önce OED-dron varışlı şüpheli OHCA oranı (%), ambulans için olay yerine ilk gelen birimlerin OED-dron ile oranlarının karşılaştırılması (%), ambulansa kıyasla dron varış zaman farkı, kalkıştan varışa dakika, saniye gecikme süresi olarak belirlenmiş.
Çalışma sürecinde 14 OHCA vakası dahil edilmeye hak kazanmış. Yağmur, şiddetli rüzgar, yüksek binalar ve uçuşa yasak bölgeler gibi çeşitli faktörler nedeniyle toplam 39 vaka çalışmaya dahil edilmemiş (bu yaklaşık 2 katı vakanın alınamadığı olarak düşünülebilir). Bunlardan 12 vakada dronlar medyan uzaklığı 3,1 km ((IQR) 2,8–3,4) olan bir konuma havalanmış. Bu vakaların 11’inde (%92) başarılı bir şekilde yerinde OED verilmiş. Dronların, vakaların %64’ünde 01:52 (IQR 01:35–04:54) dakikalık bir zaman avantajıyla ambulanstan önce geldiği rapor edilmiş. Ayrıca ayrıca uygulanan 61 test uçuşunda, OED teslimat başarı oranı %90 (55/61) olarak bulunmuş.
Bu çalışmanın gerçek hayatta kullanım örneği olması nedeni ile diğer simülasyon çalışmalarından3,4 farklı olduğu belirtiliyor.
Simülasyon çalışmalarından ilki çevrede OED bulunan, onu arayan (seeker) ve 911’den yardım talep edip OED’nin ulaştırıldıkları (caller) olmak üzere randomize edilmiş katılımcılardan oluşmakta. Yaklaşık 2.5Ib’lik (yaklaşık 1.2kg) bir OED taşıyan dronların farklı gönderim bölgelerinin, farklı çevresel koşulların karşılaştırıldığı bu randomize kontrollü çalışmada 7 testlik gruplar halinde 35 test yapılmış.
Sonuçlardan ilginç olanı, OED ile arası en kısa mesafeye sahip ve çevresinde daha fazla OED bulunan olay bölgesine (sayısal olarak) dronun erişim süresi daha uzun olarak tespit edilmiş. OED arayan kişilerin ortalama bulma süresi 2.56 dk iken, OED’nin taşınması ile bu sürenin 4.38 dk olduğu saptanmış. Fakat bunların anlamlılığı istatistiksel olarak hesaplanmamış olsa da kardiyak arrestin bulunduğu bölgede OED yoksa ve arayan kişi için bulunması uzun sürüyorsa OED’nin dronlar ile taşınması (istatistiksel olarak olmasa da ) zamansal anlamda makul gibi görünüyor ve daha fazla sayıda araştırmalara gerek olduğu açık.
Diğer bir simulasyon çalışmasında3 ise dron ve ambulansın aynı anda olay yerine gönderilmesi 6 test ile karşılaştırılmış. Ambulans ve dronun 6.6 km’lik bir mesafeyi aynı uzunlukta gittiği, 8.8 km’lik bir mesafeye dronun 6.6 km, 20 km’lik bir mesafeye ise 8.8 km katederek ulaştığı gösterilmiş. Ambulansın yanıt süresi en uzun 20 dk iken, dronun yanıt suresi en uzun 13 dk olarak bulunmuş.
Sonuç olarak ERC’de hastane öncesi alanda teknolojinin kullanımının düşünülmesi gerektiği önerilmiştir. Fizibilite çalışmasında uzaktan gözetimli hangarlara yerleştirilmiş OED taşıyan dronların hava kontrol kulesi ile paralel işleyişinin gerçek hayata uyarlanabildiği (her ne kadar limitli zamanlar ve koşullar seçilse de) gösterilmiş. İstatistiksel olarak kanıtlanmasına da ihtiyaç duyulsa da mesafe ve uçus süreleri ambulanstan daha kısa olarak bulunmuş. Özellikle eğer OED uzakta ve OHCA’ya müdahale eden kişi için zorsa, erişilebilirliği kolaylaştırdığı düşünülebilir. Yağışlı, karanlık koşullarda, daha uzak menzil ve pil ömrü ile sadece OED değil, adrenalin, oksijen, hava yolu gereçleri gibi diğer hayat kurtarıcı ihtiyaçların da taşınabilrliğini gösteren çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır.
Kaynaklar
- 1.Perkins GD, Gräsner J-T, Semeraro F, et al. European Resuscitation Council Guidelines 2021: Executive summary. Resuscitation. Published online April 2021:1-60. doi:10.1016/j.resuscitation.2021.02.003
- 2.Schierbeck S, Hollenberg J, Nord A, et al. Automated external defibrillators delivered by drones to patients with suspected out-of-hospital cardiac arrest. European Heart Journal. Published online August 26, 2021. doi:10.1093/eurheartj/ehab498
- 3.Cheskes S, McLeod SL, Nolan M, et al. Improving Access to Automated External Defibrillators in Rural and Remote Settings: A Drone Delivery Feasibility Study. JAHA. Published online July 21, 2020. doi:10.1161/jaha.120.016687
- 4.Rosamond WD, Johnson AM, Bogle BM, et al. Drone Delivery of an Automated External Defibrillator. N Engl J Med. Published online September 17, 2020:1186-1188. doi:10.1056/nejmc1915956