fbpx

Besim Ömer ve İlk Sıhhiye Uçakları

“Gökyüzünden gelen bu kurtarma, Jeannette kazazedeleri için tam zamanındaydı. (…) Kesinlikle bu uçan makine, denizde kaybolanlara yardım edebilirdi! Hangi balon, ne kadar mükemmel olursa olsun, böyle bir hizmeti yerine getirebilir? Ve kendi aralarında, duyularının kanıtlarını inkar etme eğiliminde olsalar da, buna hayran kalmamaları ellerinde değildi.”

Robur-le-Conquérant, Jules Verne, 1886

Jules Verne’in çok sayıda fütüristik hikayesinden biri olan Robur-le-Conquérant, sıkıştırılmış kağıttan imal edilen Albatross isimli bir hava taşıtının hikayesini anlatırken; yukarıdaki cümlelerle, bir hava taşıtının kazazedeleri kurtarışından da bahseder. Havacılığın geleceğini balonların değil, havadan ağır uçan makinelerin şekillendireceğine yönelik fikirleri gibi, “uçak”ların medikal kurtarma görevlerinde paha biçilmez yararlar sağlayacağı fikri de isabetlidir.

Elbette bu fikir öylece Jules Verne’in “içine doğmaz”. İngiliz mühendis George Cayley, 1799’dan itibaren modern uçaklara benzer tasarımlar üzerine fazlasıyla kafa yormuştur. Hatta başarıyla planörler yapar ve uçurur. Onu birçok bilim insanı izler. “Uçan Adam” lakaplı Otto Lilienthal; 1867’den başlayarak, havadan ağır cisimlerle uçma üzerine ciddi kafa yorar. 1891’de yaptığı uçuş denemeleri ile yeni bir çağın kapısını aralar.

Hasılı 1903’te Wright kardeşler ilk uçağı uçurmayı başarana kadar, adım adım ilerleyen bir süreç vardır. Elbette Jules Verne gibi bilimle çok haşır neşir olan bir yazar, bu projeksiyona da kuş uçuşu bakar. İngilizce’de buna “Educated Guess” (bilgiye dayalı tahmin) diyorlar.

Hava Tıbbi Hizmetleri

Yaralı veya hastalara tıbbi bakımın hızla ulaştırılabilmesi, uygun şekilde ve hızlıca hasta naklinin gerçekleştirilebilmesi için uçak veya helikopterlerden yararlanan sisteme; Hava Tıbbi Hizmetleri deniliyor.

İlk olarak Birinci Dünya Savaşı’nda, savaş alanından yaralıların taşınması için uçaklardan yararlanılarak, bir anlamda Hava Tıbbi Hizmetleri de kullanıma alınmış olur. Kore Savaşı ve Vietnam Savaşı’nda ise “hava ambulanslarının” etkinliği genel kabul görür.

Bu yazımızda, Doktor Besim Ömer’in 1925 yılında kaleme aldığı “Sıhhiye-i Askeriye ve Umûmiyede Tayyârelerden Edilecek İstifade” kitabını kaynak alarak, ülkemizde bu konuda yapılmış ilk çalışmadan biraz bahsetmek istiyoruz.

Besim Ömer

Besim Ömer

“Titanik’ten kurtulan Türk” diye bir yerlerde mutlaka kulağınıza çalınmıştır. İşte o kişi Dr. Besim Ömer’dir. Titanik hikayesi bile başlı başına enteresan olsa da, Besim Ömer’in bütün hayat hikayesine bakıldığında bunun çok küçük bir yer tutabileceğini söyleyebiliriz.

1 Temmuz 1862’de Narda’da dünyaya gelen Besim Ömer, yüksek öğrenimini Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’de 1885’te birincilikle bitirir. Kadın Doğum alanındaki uzmanlık eğitimini Paris’te tamamlar. Dönüşünden sonra yaptığı çalışmalarla; çok sayıda hekim, hemşire, ebe, hasta bakıcı yetiştirir ve çeşitli mesleki kitaplar yazar. Bir yandan eğiticilik görevini yürütürken; bir yandan da Kızılay, Verem Savaş Derneği gibi çok sayıda kuruluşta aktif görev alır.

Görevi gereği çok defa yurt dışına çıkar ve mesleki deneyimleri yanında, bu tecrübelerini de ülkesine aktarmak için çabalar.

Ufuk Açan Yolculuk

Besim Ömer, kaplıca tedavisi için 1924’te tekrar Fransa’ya gitmeye karar verir. Yolu üzerindeki Cenevre’de bir hafta geçirir ve burada 1907’de delege olarak katıldığı konferanstan beri tanıştığı önemli isimleri görmek için Uluslararası Kızılhaç Komitesi’ne de uğrar. Hasta ve yaralı nakli o dönemde Kızılay ve Kızılhaç’ın temel görevlerinden biri olarak kabul edildiğinden, konu Birinci Dünya Savaşı sırasında hasta nakil hizmetlerinde yaşanan zorluklara gelir.

Komitenin ileri gelenlerinden Raymond Schlemmer, “Biz Fransa’da uzun zamandan beri hasta nakli için uçaklardan yararlanıyoruz. İsterseniz tedavi dönüşü Paris’te görebilirsiniz” der.

Burada bir parantez açmakta yarar var. Gerçekten de Fransızlar askeri tıbbi havacılık konusunda öncü ülke olmayı başarmışlardır. Fransız atlet, dağcı ve havacı Marie Marvingt; daha 1910’da sabit kanatlı hava ambulansları üretilmesi fikriyle Fransız hükümetinin kapısını çalar. Mühendis Louis Béchereau ile ilk uçak ambulans prototipini bile çizerler. Ancak proje engellerle karşılaşır, başarıya ulaşamaz. Yine de yılmaz, kullanımda olan askeri uçakları basit modifikasyonlarla hasta nakline uygun hale getirip kullanmaya başlarlar. Fransa ve İngiltere öncülüğünde 1920’lerde hava ambulanslarıyla nakledilen hasta sayısının 7.000’i geçtiği tahmin edilmektedir.

Besim Ömer teklifi büyük memnuniyetle karşılar. Dönüşte Paris’te Askeri Sıhhiye alanındaki önemli isimlerden Dr. A. Vincent’ın kapısını çalar. Dr. Vincent kendisini çeşitli askeri yetkililerle tanıştırır. Bordeaux Tıp Fakültesi profesörü Dr. Piqué, 3-4 saat önce konferans verdiği Cenevre’den sıhhiyeye ait bir uçakla “mekana” havalı bir giriş yapar; onunla da tanışır, uçak istasyonuna gitmek için plan yaparlar.

1917 yılında ilk sıhhiye uçağı planı. Bu uçakla iki yaralı taşınmaktaydı.

27 Eylül 1924’te Dr. Piqué ile bir saatlik bir kara yolculuğu yaparak Bourget’deki uçak istasyonuna ulaşırlar. Besim Ömer burada gördükleri karşısındaki hayranlığını gizleyemez. Orada geçirdiği süre boyunca; Viyana’dan, Londra’dan, Berlin’den uçaklar vızır vızır inip inip kalkar.

Besim Ömer, burada dinledikleri ve gördüklerini, ülkesine döndüğünde kaleme alarak yetkililerin dikkatine sunar. Türkiye Hilal-i Ahmer Mecmuası’nın 39. ve 40. sayılarında makale olarak yer verilen yazılar, sonrasında kitap haline getirilerek yayınlanır.

Neden Tıbbi Havacılık?

Birinci Dünya Savaşı geride kalmış, askeri havacılığın ve askeri tıpta uçaklardan yararlanmanın önemi görülmüştür. Ancak sulh zamanında da sağlık hizmetlerinde uçakların büyük yararlar sağlayacağını batı ülkeleri açık şekilde fark etmiştir. Böyle bir ortamda Fransız Sıhhiye Havacılığı’nı inceleyen Besim Ömer, eserinde şu fikirlere yer verir:

  1. ORTAYA ÇIKIŞ: Uçaklarla hasta-yaralı ve hatta nadiren hastane nakli, ihtiyaç üzerine ortaya çıktı. “Son savaşın bittiği sıralarda (Kasım 1915) Sırp ricatinde yaralı 12 asker Prizren’den İşkodra’ya uçaklarla nakledildi. Sağladığı yararlar görülünce bu alana ilgi arttı.“
  2. ASKERİ KULLANIM ÖRNEKLERİ: Fransa’da askeriye ile mülkiye arasında sıhhiye uçaklarının kullanımı konusunda tam bir iş birliği var. Fransızlar, Fas’ta sıhhiye uçaklarını kullanmaya 1918’de başlamışlar. 1920 yılında Suriye ve Adana vilayetlerini işgal ettiklerinde, ağır yaralı askerleri uçakla nakletmişler. Adi Bréguet uçağına iki sedye yerleştirilerek hasta nakline uygun hale getirilmiş. Halep, İskenderun, Adana ve Antep Hastanelerindeki yüzden fazla yaralı bu şekilde nakledilmiş. Fırat civarında bir savaşta 50’den fazla yaralı Halep üzerinden Deyrizor’a nakledilmiş. 10 sıhhiye uçağını emrinde bulunduran Dr. Liyejova, zor hava koşulları altında 80 yaralıyı 4 gün içinde Halep Hastanesi’ne nakletmiş. Uçakla 4 saatte alınan bu mesafa, katır üzerinde 15 gün, otomobil ile 5-6 gün sürer.
  3. NAKİL: Savaş sırasında askeri tıbbın ve onun yardımcısı olan Kızılay’ın birinci ve en önemli görevi yaralıların naklidir. Bu görevin seyyar hastanelerden yedek hastanelere nakil bölümü, tamamen Kızılay’ın ve diğer yardım kuruluşlarının görevidir.
  4. Nakilde önemli olan, sürat ve uygulamadır.
  5. Nakil, yara ve hastalıkların iyileşmesine engeldir. Sarsıntı, hareket ve ilgisiz davranışlar durumu ağırlaştırır.
  6. Nakil çabuk ve sarsıntısız olmalıdır. Karayolu ile bu şartlar sağlanamıyor.
  7. “Tıp ve cerrahi bilimleri asepsi, radyoloji gibi usul, metod, keşifler ve vasıtalarla tamamen olgunlaşmış olsa da; çok defa müdahale ve ameliyatta başarı, cerrahi-tıbbi ilk teşebbüs ve hareket olan nakle bağlıdır.”
  8. TRAVMADA ALTIN SAATLER: “Harp esnasında yarım saat içinde en kıymetli bir hayatın yok olmak ihtimali düşünülürse, böyle tehlikeli bir anda en etkili bir imdadın en acil bir şekilde tatbiki çarelerine başvurmak normaldir.” “Cerrahi bir müdahalede başarı, saat bazen de dakika meselesidir.”
  9. KRİTİK YARALANMALAR VE HASTALIKLAR: Yakın dönemli savaşlarda görüldüğü üzere; özellikle karın ve göğüs yaralanmaları, ciddi ekstremite kırıkları, ölümcül kanamalar ve gazlı gangren gibi hastalık ve salgınlar, nakil hızının önemini göstermektedir.
  10. DÜŞMANDAN ZARARLI: “Biz yaptığımız hatalarla kayıplarımızı kendimiz artırmazsak, savaşta düşmanın demiri veya ateşi bu kadar felakete sebep olamaz.”
  11. KAYIPLARIN ASIL NEDENİ: “Savaş sırasında kayıplar; öldürücü silahlardan çok, hastalıktan, bakımsızlıktan, ağır hareket, kötü ulaşım ve tedaviden ileri gelmektedir. Balkan Savaşlarındaki kayıplarımızın çoğu bu nedenle oldu.”
  12. ASKERİYE FARKI: Askeri birlikler ülke genelinde dağınık halde bulunur. Askeriye her yerde düzenli hastane kuramaz veya her alanda yetkin doktorlar bulunduramaz. İkinci derece garnizonlarda yetkin hekim ve operatör bulundurmak zordur. Tatbikatlar gibi belli zamanlarda, merkezlerden uzak yerlerde çok sayıda asker bulunur. Bu yüzden, Askeriyenin de ülke içinde “Sıhhiye Tayyare Teşkilatı”na ihtiyacı vardır.
  13. Önceleri seyyar hastaneler cepheye çok yakın yerleşimli olmak zorundaydı. Bu durum askeri teşkilatlar için zor olduğu kadar, yararlıların morali için de çok yıkıcıydı. Bugün ağır hasta ve yaralıların cepheden uzak yerlere hemen taşınabilmesi ve iyileşebilmesi, askerin moralini de yükseltiyor.
  14. GÜNCEL DURUM: Ülkemizde demiryolu ve karayolları ile ulaşım yetersiz düzeyde. Hasta ve yaralılarımızı hastanelere zamanında yetiştiremediğimiz için her yıl büyük kayıplar veriyoruz.  
  15. HİLAL-İ AHMER: Tıbbi uçaklar, Hilal-i Ahmer vapuruna benziyor. Silahlarından arındırılan bir savaş aracı, hasta ve tıbbi malzeme naklinde büyük yarar sağlar.
  16. GÜVENLİK: Uçaklar güvenli. Fransızlar Suriye ve Fas’ta son zamanlarda sıhhiye uçaklarıyla 2.000’den fazla uçuş yapmış ve kaza veya arıza yaşanmamış.
  17. RİSK: Uçakların riski olsa bile, kurtulan binlerce hayatın yanında önemi olmaz. %2-3 kayıp riskiyle ameliyatlar yapılması gerekiyor. Bütün tıbbi uygulamalar, kesinlikle gerektiği zaman “tehlikeli olduğu bilinmesine rağmen” kullanılmalıdır.
  18. GİDER: Nakildeki masraf, ancak yeni sıhhiye uçağı üretilirken hesaplanabilir. “İnsan hayatı her şeyden kıymetli değil midir?”.
  19. PLANLAMA: Uçakların izleyecekleri yolu kaçırmamaları için yere direkler dikilmesi, inilecek yerlerin kontrol altında tutulması, 4 sıhhiye uçağından oluşacak postalar kurulması, gerekli eşya ve vasıtaların korunması ve yaralıya eşlik edecek bir doktor veya hastabakıcı alabilecek sıhhiye uçaklarının üretilmesi gerekiyor. Sıhhiye uçaklarında telsiz-telgraf ve kışın soğuktan korunmak için elektrik düzeneği bulunmalı.
  20. KİŞİSEL SAĞLIK: “Şahsın sıhhatini sağlamak için ilk alınacak tedbir, sağlık kuruluşlarını yaygınlaştırmak, sağlık eğitimlerini güçlendirmek ve sağlık teşkilatını tesis etmektir. Şahıs hastalanmamalı; irfan ve bilgisini bu yolda harcamalıdır. Hastalıklara yol açan sebepler ortadan kaldırılmalıdır.”
  21. SİVİL HAYATTA KULLANIM ÖRNEKLERİ: İsveç’te Kızılhaç Cemiyeti, sel dolayısıyla arazisi aylar boyunca ulaşıma kapalı olan Norland bölgesi için uçaklar sipariş etmiş. Siyam Kızılhaç’ı da dağlık yerlerde yardım için büyük uçaklardan yararlanıyor.
  22. KULLANIM ALANLARI: Ülkemizde, hasta ve yaralı nakli dışında; doktor ve cerrah nakli, zor doğumların nakli, bulaşıcı hastalıkların kontrol altına alınması, afetlere hızlı müdahale, adli tıp muayenesi gibi zaman kaybına tahammül olmayacak durumlarda da uçaklardan yararlanılabilir.  
Breguet sisteminde sıhhiye uçağı görünümü (1921)

Sonuç

Ülkemizde, 28 Ekim 2008’de hizmete alınan iki helikopter ambulans ile hastane öncesi acil hizmetlerinde hava ambulansları kullanılmaya başlandı. Bugün için ülkemizde 12 helikopter ambulans görev yapıyor. 2010’da hizmete alınan 3 adet ambulans uçak da mevcut.

Hastane ağının ve hekim ve sağlık personeli sayısının yetersiz, karayolu ulaşımının sorunlu olduğu dönemlerde; hava ambulansları hiç kuşkusuz büyük bir açığı kapatıyorlardı.

Besim Ömer’in notları, bir yandan savaşları kazanmanın belki de en önemli şartının sıhhiye hizmetlerinin doğru planlanması olduğunu gösterirken, bir yandan da sağlık hizmetlerinin asırlardır değişmeyen kanunlarını vurgulaması yönüyle büyük önem taşıyor.

Droneların, insansız uçakların, tele tıbbın çağında; şartlar yüz yıl öncesine göre alabildiğine değişmiş olsa da, oyunun kuralları hep aynı…

“Bilim, evlat, hatalardan oluşur, ama bunlar yapılması yararlı olan hatalardır, çünkü yavaş yavaş gerçeğe götürürler.”

Jules Verne

Kaynaklar

  1. Jules Verne, “Robur the Conqueror”, 1886, https://www.gutenberg.org/ebooks/3808
  2. Doktor Besim Ömer, “Sıhhiye-i Askeriye ve Umûmiyede Tayyârelerden Edilecek İstifade”, (Hazırlayan: Cevdet Erdöl), T.C. Sağlık Bilimleri Üniversitesi, İstanbul – 2021
  3. Wikipedia, “Air Medical Services”, https://en.wikipedia.org/wiki/Air_medical_services
  4. T.C. Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, “Helikopter Ambulans”, https://acilafet.saglik.gov.tr/TR-78201/helikopter-ambulans.html

Bir yanıt yazın

Ara