fbpx

Intern Doktorlara 12 Altın Öğüt

Eğer ben öğrenciyken bunlardan haberdar olsaydım, sanırım daha bilinçli ve kendini daha iyi geleceğe hazırlayan bir hekim olabilirdim. Kimse bana, bize bunları anlatmadı.

Haziran ayının bitmesiyle birlikte tıp fakültesine en az 6 yılını vermiş, genç, zeki, eğitimli binlerce yeni hekim ülkemizin dört bir köşesine mecburi hizmet görevlerini yerine getirmek için dağılıyor. Onların ayrılmasıyla yerlerine en az onlar kadar heyecanlı, iyi eğitimli yeni bir grup tıp fakültesinin en heyecan duyulan son yılına adım atıyor.

Bir tıp fakültesi öğretim üyesi olarak sürekli genç, dinamik, geleceğe umutla bakan, ülkenin en zeki, seçilmiş beyinleriyle birlikte çalışmanın ne kadar ayrıcalıklı olduğunu kelimelerle anlatmak mümkün değil.

Akademik başarıları, kapasiteleri zaten sorgulanamayacak olan bu grup, yine de usta çırak ilişkisinden oldukça fayda görüyor. Bizler her ne kadar kendilerine sınıfta, beceri laboratuarında, hasta başında bildiklerimizi söylüyor ve aktarıyor olsak da, acil tıbbın önemli bir kuralı olan “Yazılmamışsa Yapılmamıştır” sözünden yola çıkarak bazı altın öğütleri Intern Doktor’luğa yeni başlayan ilerideki meslektaşlarımız için yazarak bir kez daha paylaşalım istedim. Zaten 02.07.2020 tarihli Instagram programında da böyle bir yazı yazıp paylaşalım diye söylemiştik. Sözümüzde durmamız lazım.

1993 ten bu yana acil serviste çalışan ve yaklaşık 20 yılı aşan bir süredir de uzman olarak görev yapan bir öğretim üyesi olarak, konuyla ilgili söyleyebileceğim çok şey var. Bunları burada sırayla aktaracağım. Fakat, genel hatlarıyla nelerden bahsedeceğimi yaklaşık 2 yıl önce Dr. Murat Çetin aracılığı ile iem-student.org sitesinde paylaştığımız Dr. Amal Mattu’nun 10 maddelik listesi ile şekillendirmek istedim. Kendisi bu maddeler altında öğrencileri ile ne paylaşıyor bilmiyorum ama ben ülkemiz ve dünya şartlarına uygun olacak şekilde bazı fikirlerimi aktaracağım.

Dr. Amal Mattu’nun 10 maddelik listesi altına yazdığım yorumlar, meslek hayatım boyunca karşılaştığım, gördüğüm, acı yada tatlı olarak deneyimlediğim şeylerin bir özeti. Kendi yaptığım yanlışları da içeriyor tabi. Kendi bakış açıma göre yazdığım açıklamaları okurken diyebilirsiniz ki yok artık, bu kadar da değil, abartmış. Ama, sizden ricam bir kez daha düşünmeniz…Burada yazılanlar abartılı mı ya da bildiğimiz ama gözümüzü kapadığımız şeyler mi?

Eğer ben öğrenciyken bunlardan haberdar olsaydım, sanırım daha bilinçli ve kendini geleceğe daha iyi hazırlayan bir hekim olabilirdim. Kimse bana, bize bunları anlatmadı. Burada listelenen başlıkların altındaki örnekler aslında uzun yıllar boyunca feda edilen binlerce saat, çekilen tonlarca eziyet, yapılan onlarca hata sonucunda öğrenilen derslerin küçük birer özeti.

Bu yazıyı okuyan, öğrenci, asistan, uzman, hoca bir sürü meslektaşım olabilir. Onların da ekleyecekleri önemli başlıklar eminim vardır. Lütfen bu konuya uygun olduğunu düşündüğünüz görüşlerinizi alttaki yorum kısmına yazınız ki hepimiz öğrenmeye ve kendimizi geliştirmeye devam edelim.

Aşağıdaki önerileri her zaman dersinize, nöbetinize zamanında, uygun profesyonel kıyafet, görünüş ve ekipmanla gelmiş olduğunuzu düşünerek yaptığımızı düşünün.

Haydi başlayalım.

1) Birlikte çalıştığınız hemşirelerin, teknisyenlerin, hasta bakıcıların tek tek isimlerini öğrenin, onlarla iletişim kurun, ve sıkça (sizi bir çok sıkıntıdan kurtardıkları için) teşekkür edin!

Acil serviste çalışırken hekim olarak bir çok şeyden sorumlu olan kişi oluyorsunuz. Bu hasta bakım süreçlerinden tutun da yeri geldiğinde alınması gereken bir ilaç yada malzemenin idari süreçlerine kadar uzanıyor. Sizler intern doktor olarak daha çok hasta bakımıyla ilgili süreçlerin içinde yer alacaksınız. Hatta var olan bir ekibin parçası haline geleceksiniz.

Yaptığımız iş sonuçta bir ekip işi, hatta bence takım sporu demek çok daha doğru olur. Bir takımda teknik direktör, koç, kaptan ve herbirinin özellikleri farklı olan oyuncular bulunur. Takım sporlarında amaç kollektif bir çalışmayla başarıya ulaşmaktır. Sadece defansı iyi olan bir takım şampiyon olamaz. Sadece iyi teknik direktörü olan takım da şampiyon olamaz. Birbirini tanımayan, birbirine güvenmeyen, birbirlerinin yaptıkları işi takdir etmeyen bir gruba da takım yada ekip denemez zaten.

Henüz eğitiminin son yılında olan öğrenciler olarak asistanlarınız, uzmanlarınız yanında birlikte çalıştığınız hemşirelerden, teknisyenlerden, hasta bakıcılardan ve idari personelden o kadar çok şey öğreneceksiniz ve onlarla o kadar çok temas edeceksiniz ki, onlarla aynı takımın oyuncusu olmaktan başka şansınız yok. O nedenle lütfen yaptıkları işe saygı duyun ve onlara sıkça teşekkür edin.

Sizlerin, bizlerin görmediği arka planda 100’lerce işi inanılmaz bir ahenkle yapıyorlar ve bunların bir kismı bizim risklerimizi azaltan işler oluyor, farkına bile varmıyoruz. Durup düşünün ve lütfen sık sık isimlerini söyleyerek teşekkür etmeyi unutmayın. Bunu yapanların isimleri de onların hafızalarında yer ediyor.

2) Kritik durumdaki bir hastayı asla tek başınıza yönetmeye kalkmayın. Asistanınıza ya da uzmanınıza haber verin.

Intern doktor olmak çok heyecan verici bir aşama. Hepimiz bu aşamadan geçtik. Hala intern doktorluğa adım attığım ilk günleri hatırlıyorum. Bildiğiniz, yapmak istediğiniz, kendinizi ve yeteneklerinizi göstermek istediğiniz bir sürü şey var. Merak etmeyin bunlar için yeterince zamanınız olacak. Bu içinde bulunduğunuz yıl hala bir eğitim yılı, bunu unutmayın. Bildiklerinizi, becerilerinizi belli şartlar altında asistan ve uzmanlarınızın gözetimi altında göstermeniz gereken bir süreç bu. Zaman zaman tek başınıza kaldığınız anlar olabilir ama asla tek başınıza kritik bir hastayı yönetmeye yada o anki durumla mücadele etmeye kalkmayın. Gerektiği anda yardım istemek önemli bir erdemdir.

Yardım istemek sizi kötü bir hekim yapmaz, sizi hastanın hayatını önemseyen ve sınırlarını bilen güvenli bir hekim yapar. Tabiki konumunuzun getirdiği bazı tıbbi işlemler sizden beklenecek ve performansınız asistan, uzman, hemşire ve diğer personellerce kritik edilecek. Bundan kaçış yok. Ama durumu ciddi olan hastaların hayatı pamuk ipliğine bağlı olabilir ve saniyelik kararlar bu ipliğin kopmasına yada daha sağlam olmasına neden olabilir. Unutmayın!, yalnız değilsiniz, ve yardım istemek yapabileceğiniz en doğru iş bu hastalar için.

3) İçlerinde bulundukları durum hakkında tam ve doğru bir bilgiye sahip olmadan hastaları, asistanları, uzmanları, hemşireleri, teknisyenleri, konsultanları asla yargılamayın.

Bu yıl içerisinde sadece acil serviste değil, diğer rotasyonlarda da bir çok hasta ve sağlık personeli ile karşılaşacaksınız. Asla ve asla ilk görüşte, prematür olarak, sınırlı sürede izlediğiniz, elde ettiğiniz bilgiyle hastalar ve diğer sağlık personellerinin kararları konusunda bir yargıya varmayın. Hala eğitimde olan bir hekim adayı olarak, size çok saçma bile gelse bir düşünün, neden bu hasta acil servise yada hastaneye geldi, neden asistan, uzman bu şekilde bir tedavi önerdi, konsultan neden bunu dedi… Sadece düşünün. Konunun derinine inip süreci ve kararları anlamaya çalışın. Bu egzersizi yapmak size inanın çok fazla şey kazandıracak.

4) Kimse sabahın köründe kalkıp sizin gününüzü ziyan etmek için acil servise gelmez… demiş Peter Rosen… Mutlu ve pozitif olun… diye devam etmiş.

Bu yıl öğreneceğiniz önemli derslerden biri intern doktor olarak sağlık açısından en muhtaç oldukları saniyelerde insanların yanı başında olma ayrıcalığı. İnanın kimse sıcak yatağından kalkıp acil servise eğlence için gelmiyor. En azından %99.9 hastamız böyledir. Açıkcası benim de işim olmazsa ben de zamanımı acil serviste geçirmek istemem, o gürültü, kalabalık ortamın içinde…

Acil servise gelen hastalar kendilerindeki bir sorundan endişe ediyorlar ve belki normal sağlık hizmeti süreçlerinde bulamadıkları çözümü arıyorlar. Sistemin sorunları yok mu, tabiki var… Ama şu anda hastayla karşı karşıya iken, konu bu değil. Konu, hastanın ihtiyaç duyduğu o kritik anlarda orada olma ve onlara yardımcı olma ayrıcalığını hissetmeniz. Bu ayrıcalığa sahip olduğunuz için kendinizi şanslı ve mutlu hissetmeniz. Size endişeli olan, kritik durumda olan bir insana yardımcı olabilme şansı sunuluyor, bunu iyi değerlendirin, pişman olmayacaksınız.

5) Kimse sizden (şimdilik) çok şey bilmenizi beklemiyor, fakat sizden %100 güvenilir olmanızı bekliyor.

Intern doktor olarak çok fazla hasta, hasta yakını ve sağlık personeli ile temas edeceksiniz. Sizin bir takım oyuncusu olduğunuzu görmek istiyoruz. Bizimle birlikte, ekipte yer alan hemşireler, teknisyenler, hasta bakıcılarla birlikte bu takımın bir parçası olduğunuzu düşünüyoruz. Size güvenip, yerine getirebileceğiniz sorumlulukları sizlere vermek istiyoruz.

Bu sorumluluklar belki sizin seviyeniz için uygun olan ama hasta bakımında çok ufak öneme sahip şeyler olabileceği gibi, sizin seviyenizin altında ama hasta bakımında o an için çok önemli olan şeyler de olabilir. Yani demek istediğim, hasta bakımındaki yükü bizlerle paylaşmanızı ve bunda rol almanızı istiyoruz. Güvenemediğimiz kişilere verilebilecek işler değil bunlar sonuçta. Çalıştığınız asistanların, uzmanların, öğretim üyelerinin ve diğer tüm sağlık ekibinin güvenini kazanmalısınız. Bunu da dürüst ve görev bilinci yüksek olan bir duruş sergileyerek başarabilirsiniz.

6) Her zaman doğruyu söyleyin, daima dürüst olun.

Süreçte hasta bakımı ile ilgili binlerce işlem yapıyor olacaksınız. Bildiğiniz yada tam olarak bilmediğiniz, anladığınız yada tam olarak anlamadığınız bir çok şey olabilir. Bilmiyorsanız bilmiyorum demeyi, anlamadıysanız anlamadım demeyi, yapmadıysanız yapmadım demeyi UNUTMAYIN. Internlik hala bir eğitim yılı ve asistanlarınız, uzmanlarınız, öğretim üyeleriniz size bildiklerini aktarmaktan gocunmazlar eğer dürüst bir takım oyuncusu olursanız.

Bilmediğinizi, anlamadığınızı, yapmadığınızı söylediğinizde belki bazı asistanlarınız ya da hocalarınız olmaması gereken tepkiler gösterebilirler. Ama konu hasta bakımı süreci olunca, kimse yada hiçbir şey, hiçbir davranış hastanın durumundan ve yapılması gerekenlerden daha önemli değildir. Yani, çok kafanıza takıp üzelmeyin. Siz bilmediğinizi, anlamadığınızı, yapmadığınızı söylediğinizde doğru olan davranışı yaptığınız için rahat olun. Ama bilmediğiniz, anlamadığınız yada yapmadığınız o şey ne ise bir daha ki nöbette onu bilerek gelseniz ve artık yapabiliyor durumda olsanız iyi olur. Sonuçta bu bir gelişim süreci ve bunlardan kaçış yok. Artı sürekli olarak da arkadaşlarınıza, üstlerinize bilmiyorum, anlamadım, yapmadım diyerek bu süreç de geçmez. Eğer bunu sık yapıyorsanız, belki de yanlış yerdesinizdir… Bunu da düşünmek gerek… Fazla geç olmadan.

7) Daha çok öğrenmek mi istiyorsunuz? İki şey yapmalısınız 1-Her şiftte en az bir hasta/hastalık okuyun 2-Asistanınıza, uzmanınıza, hocanıza, konsultana sürekli soru sorun.

Bu son bir yılın nasıl geçtiğini inanın anlamayacaksınız. Süre çok hızlı kayıp geçecek, bir bakmışsınız tıp fakültesi bitmiş ve mecburi hizmete yada uzmanlık eğitimine hazırlanan bir noktaya gelmişsiniz. Baktığınız her hasta, yaptığınız her işlem, prosedür, konuştuğunuz her konu, sorduğunuz her sorunun cevabı inanın bu klinik eğitim sürecinde beyninizde yer edecek. Bir de tabiki okuyun…okuyun… okuyun… Okuyun derken TUS’a hazırlıktan bahsetmiyorum. Baktığınız hastada ne olup bittiğini anlamak için okuyun. Kitaptan, internetteki kaynaklardan ilgili konu, şikayet yada hastalıkla ilgili okuduğunuz her şey o anda yada aynı saatlerde gördüğünüz hastayla birlikte beyninizde yer edinecek.

O günkü nöbetinizde 10 hasta gördüyseniz 11. si için zorlayın, 5 prosedür yapmışsanız 6. sını kovalayın, aklınıza takılan birşey var asistanınıza, hocanıza sormak mı istiyorsunuz varsın 1 saatiniz daha hastanede geçsin o sorunun cevabını mutlaka öğrenin ve eve öyle gidin. Siz sormazsanız inanın zaten işi başından aşkın olan klinisyenler size birşey anlatmaz. Size güvenirlerse, sizi takımdan biri gibi hissederlerse inanamayacağınız şeyler de öğrenebilirsiniz. Bu şansı kaçırmayın… Ek olarak hemşirelerden, teknisyenlerden, hasta bakıcılardan ve idari memurlardan da oldukça fazla şey öğrenebilirsiniz. Onlara da soru sormaktan çekinmeyin.

8) Asla ama asla kibirli olmayın, meslek yaşamınızda çok fazla hata yapacaksınız, tevazuyu şimdiden öğrenin.

Arkadaşlar hepimiz yeterince okumuş, iyi eğitim almış, Türkiye’deki sınavlarda %1-2’lik dilime girmiş yeterince zeki insanlarız. Sahip olduğunuz bu genetik özellikler, iyi eğitim almanın vermiş olduğu özgüven, insan hayatında rol oynama becerisi gibi yetenekleriniz ilerleyen süreçte kazandığınız deneyimle birlikte bir kibire dönüşmesin. Unutmayın ki tek değilisiniz, vazgeçilmez değilsiniz, sizlerlerden binlercesi var, hatta sizlerden, hepimizden daha iyi olan binlercesi var. O nedenle unutmayın ki kibir sizi yalnızlaştırır, insanlardan uzaklaştırır, takım/ekip arkadaşlarınızdan koparır. Kibir hastalığına yakalanmayın.

Ek olarak, bizim işimiz (Acil Tıp) kibirle/yüksek egoyla uzun süre başarıyla yürütülecek bir iş de değil zaten. Eğitiminiz için çok önemli olan bu son yılda mütevazi olmanız, tevazu göstermeniz gereken pek çok olay olacak, lütfen öyle davranın. Sizler böyle davranırken, etrafınızı gözlemlemenizi de öneririm. Etrafınızda çok iyi rol modeller olsa da, eğitimimizde kötü örnekler de oldukça önemli bir yer tutuyor. Bunları gözlemleyin ve düşünün… Siz hangisi olmak istiyorsunuz. Ya da anneniz, babanız ya da ilk okul öğretmeniniz nasıl biri olursanız sizinle gurur duyardı, bir düşünün.

9) Her şiftte yeterince su içmeyi ve bir şeyler yemeği unutmayın.

Kendinize iyi bakmazsanız, başkalarına da bakamazsınız. Nöbetlerde su içmeyi belli aralıklarla size enerji verebilecek besinleri almayı unutmayın. Özellikle nöbetler uyku düzeninizi altüst edebilir. Uzun ve stresli çalışma saatleri direncinizi düşürebilir. Bu nedenle son bir yılda kendinize çok dikkat etmelisiniz. Uykusuz kalmayın, beslenmenize çok dikkat edin. Fırsat bulduğunuz her an dinlenin. Düzenli sporu adet haline getirin. Aile ve sevdiğiniz kişilerle vakit geçirmeyi, sosyalleşmeyi unutmayın. Hmmm, tabi bunları ders çalışmaktan arta kalan zamanlarda yapacaksınız… :)))). Bu da bizi zamanı iyi yönetmeye zorluyor.

10) Hiç tanımadığınız sizden yardım isteyen kişilere hayatlarının en zor veya kötü anında hizmet etmemenin çok özel bir ayrıcalık ve sorumluluk olarak size sunulduğunu asla unutmayın.

Sanırım buraya madde 4’teki ikinci paragraf tekrar uyuyor.

Amal Mattu’nun listelediği bu 10 maddeye eklenebilecek başka önemli şeylerde var tabiki. Bunu detayı ile bir kaç hafta önce yazdığım bir yazıda bulabilirsiniz. Ama özetlemek gerekirse,

11) Eğer acil servis rotasyonunu bitirdiğinizde tek birşey hatırlamanız gerekirse. Her hastanın anneniz, babanız, kardeşinizmiş gibi olduğunu düşünün. O zaman en iyisini yaparsınız.

Bu son yılda ilgilendiğiniz, temas ettiğiniz her hastanın anneniz, babanız, kardeşiniz, dedeniz vs. olduğunu hayal edin. Kendi ailenizden birine nasıl davranılmasını istersiniz… Bunu düşündüğünüzde ve öyle davrandığınızda hiçbir hastanın farkı kalmıyor, hepsi sizin ellerinizden alabilecekleri en yüksek kalitede hizmeti alıyor. Fakat önemli olan bunu meslek hayatınız boyunca sürdürebilmek.

Acilde gördüğünüz yatmak için günlerce beklemek zorunda kalan, hiçbir bölümün yatırmak istemediği, sayfalarca şu bölümce takibi uygundur diye not düşülen hastalar var ya… Onlar ailemizden birileri olsa durum aynı şekilde mi olur diye bir düşünün… Eğer cevabınız hayır ise… İçinde bulunduğunuz hastanenin sisteminde bir yanlışlık var demektir. Bu ya da benzeri yanlışları sizler de görüp deneyimleyeceksiniz bazı kurumlarda. Unutmayın ki etrafınızda olan şeyleri tekrar tekrar görüyor olmanız bu olan bitenin doğru olduğunu göstermiyor. Bunun normal bir şey olduğunu asla düşünmeyin. Sorgulayın…

Uzmanlık yapmak üzere gittiğiniz branşlarda bu hep aklınızda olsun. Yatması gereken bir hastayı yatırmıyorsanız, sizde sistemin kötü çarklarının, kötü dişlilerinden biri olmuşsunuz demektir. Kötü bir sistemin/uygulamanın sizi içine çekmesine, içinizdeki insanlara yardım etme isteğini öldürmesine izin vermeyin. Sizler hastaların avukatı olmak zorundasınız, internken de, asistanken de, uzmanken de bu böyle olmalı. Sistemin yada bölümünüzün değil, hastaların avukatlığını yapmalısınız önce. Bu düşünce yapısını internken sık sık düşünmenizi ve bu konuda zihinsel pratik yapmanızı öneririm. Sizin yaklaşımınız, bölümünüze, kurumunuza, sisteminize yansıyacaktır er yada geç. Yeri gelmişken “üzüm üzüme baka baka kararır” sözü buraya uydu sanki.

12) Pozitif olun, gülümseyin, ilgili olun, profesyonel görünün.

Bu maddeyle ilgili detayları 1-2 hafta önce bu blogta paylaşmıştım. Bu aşamada size bu yazıyı okumanızı önereceğim çünkü bu madde altında bahsedeceğim şeyler aslında detayı ile linkteki yazıda var. Özeti: hastanıza gülümseyin, onunla ilgilendiğinizi hissettirin, bunu yaparken profesyonel bir görüntü verin. Dediğim gibi detayları ilgili linkte.

Bu yazı intern doktor arkadaşlarımızın ve bir çok genç hekimimizin faydalanacağı bir paylaşım olmuştur umarım. Her ne kadar bende yukarıdaki başlıkların içini doldururken hissetiğim, acı yada tatlı olarak deneyimlediğim şeylerden yola çıkarak yazdıysam da, siz sanmayın ki ben tüm bu maddelerin anlamını daha öğrenciyken kavramış ve mükemmel bir şekilde uygulamış bir hekimdim. Hergün yeni şeyler öğreniyorum bende sizler gibi. Ama deniyorum inanın, her gün öğrencilerime, asistanlarıma daha iyi bir ben olarak nasıl görünebilirim arayışı diyelim buna. İşe yarıyor mu? Vallahi bunu tam bilmiyorum ama bildiğim şey şu ki ne Dokuz Eylül’deki ne de Eskişehir’deki Alper değilim. İnsanlar değişiyor.

Sizlerin de katkılarınız ve yorumlarınız önemli. Yukarı da listelenen başlıkların içini dolduracak başka, hatta daha etkili, örnekler de verilebilir. Lütfen sizlerin de aklına gelen, önemli olduğunu düşündüğünüz başlıkları, açıklamaları alttaki yorumlara yazınız.

Perşembe günü saat 21:30 da acilci.net’in Instagram hesabında intern doktorlarımız için yaptığımız canlı yayında görüşmek dileği ile şimdilik hoşça kalın.

Bu Yazının Podcasti

Acilcinin Sesi

78 Responses

  1. Hocam çok teşekkürler… internlige ve mesleğe ilk adimlarini atacak olan biri olarak tavsiyelerinizi bi abi gibi samimi hissettim. Mesleğin ince ruhlu yanını bize sundunuz. Daha çok tavsiyenizi ve tecrübenizi dinlemek dileğiyle.. Saygımla

  2. Sayın hocam merhaba
    Öncelikle bu ve benzeri çalışmalarınız ve tüm emekleriniz için teşekkür etmek isterim
    Asistanlarım ve internlerimle düzenli olarak acilci netteki gelişmeleri takip ediyoruz
    Ben de sizlerle internler ve asistanlarım için hazırladığım rehberimde yer alan acil tıp ilkelerini paylaşmak isterim
    Tekrar teşekkürler
    Prof Dr Ali Karakuş
    HMKÜAcilTıpAd Hatayg

    Öncelikle zarar verme.
    ‘Zaman miyokarddır’ ve ‘zaman nörondur’.
    Dikkat etki yapacağın ilk yardım, kişiye vereceğin son yardım olmasın.
    Hastalık yok, hasta var.
    Hastalığa değil hastaya bak.
    Önce her şeyin normali ve tanımı bilinmelidir.
    Her şeyin normalini bil ki anormalini öğrenebilesin.
    Acil değilsin demeden önce bir düşün.
    Hasta bir bütün olarak değerlendirilmeli artı ve eksileri düşünülmelidir.
    Acilde asıl olan, mevcut şikayet ve bulgulardan yola çıkarak ayırıcı tanı yapmaktır.
    Hastalara sistematik şekilde yaklaşılmalıdır. Hastalık bir suç ise acilci dedektif gibi olmalıdır.
    Mümkünse ufak notlar ve çizimler ile konular pekiştirilmelidir.
    Yazılmamışsa yapılmamıştır.
    Basitten başlanıp olabilecek en kötüye göre hareket edilmelidir.
    Eksiklerden ve hatalarımızdan tecrübe edinmeliyiz.
    Empati kurmalı ve kendimize nasıl davranılmasını istiyorsak öyle davranmalıyız.

Bir yanıt yazın

Ara