fbpx
7 dk

Klinik ve Nöropsikolojik Perspektif

1980’lerin sonunda; henüz Sahte Anı ve Konfabülasyon terimleri gündemde değilken, feminist bir yazar ve gazeteci olan Meredith, çocukluk döneminde babası tarafından cinsel istismara uğradığına dair anılar “hatırlamaya” başladı. Bu dönemde, bastırılmış anıların terapiler aracılığıyla yeniden hatırlanması popüler bir yaklaşım haline gelmişti. Meredith, bu “anıların” etkisiyle ailesiyle yüzleşti ve babasını suçladı. Aile ikiye bölündü, Meredith’in yanında ona destek olanlar ve asla babasının böyle bir şey yapmayacağına inananlar.

Ancak, yıllar sonra, 1996’da, Meredith, bu anıların gerçekte yaşanmadığını ve terapiler sırasında oluşturulmuş sahte anılar olduğunu fark etti. Ne yazık ki, bu gerçeği anladığında babası hayatta değildi. Bu deneyimlerini ve sahte anı sendromunun etkilerini anlattığı “My Lie: A True Story of False Memory” adlı kitabını kaleme aldı.

Sahte Anı üzerine yazılmış gerçek bir hayat hikayesi

Giriş

Hafıza, insan yaşamında bireyin kimlik algısını ve deneyimlerini şekillendiren, karmaşık bir zihinsel işlevdir. Ancak, hafızanın her zaman güvenilir bir kayıt cihazı gibi çalışmadığı bilinmektedir. İnsan zihni, bazı durumlarda yanlış bilgiler oluşturabilir veya var olmayan olayları hatırlayabilir. Bu bağlamda, sahte anılar ve konfabülasyon (masallama), nöropsikoloji ve psikiyatri alanlarında önem arz eden iki farklı fenomen olarak karşımıza çıkar.

Sahte anılar, bireyin gerçekte yaşanmamış bir olayı hatırladığı, ancak bu hatırlamanın tamamen gerçek olduğuna inandığı durumlardır. Bu tür anılar, genellikle dış etkilerle, örneğin terapötik müdahalelerle tetiklenebilir ve bireyin hayatını derinden etkileyebilir.​1​ Konfabülasyon (masallama) ise hafızada oluşan boşlukların istemsizce uydurma hikâyelerle doldurulmasıdır ve genellikle nörolojik bozukluklarla ilişkilidir.​2​

Bu yazımızda, sahte anı ve konfabülasyonun tarihçesi, klinik yansımaları ve nöropsikolojik boyutları ele alınacak, aynı zamanda bu fenomenlerin daha geniş bağlamlarda nasıl değerlendirilebileceği üzerinde durulacaktır.

Tarihçe

Sahte Anı

Sahte anı kavramı, 20. yüzyılın ikinci yarısında dikkat çekici bir şekilde psikoloji literatürüne girmiştir. Bu fenomenin sistematik olarak incelenmesi, Elizabeth Loftus’un 1970’lerdeki öncü çalışmalarıyla başlamıştır. Loftus, bireylerin yanlış bilgiyle manipüle edildiklerinde sahte anılar oluşturabileceklerini göstermiştir. Özellikle “Çocukluk Anıları” deneyinde, bireylere yaşamadıkları olaylar hatırlatılmış ve bu olayları detaylı şekilde hatırladıklarını iddia ettikleri görülmüştür.​3​ Loftus’un çalışmaları, bu fenomenin adli psikoloji üzerindeki etkilerini ve tanık ifadelerinin güvenilirliğini sorgulayan araştırmalara ilham vermiştir.​4​

Sahte anıların geçmişi, yalnızca modern araştırmalara değil, aynı zamanda kültürel ve toplumsal olaylara da dayanmaktadır. Tarih boyunca, toplumsal bellek manipülasyonlarının bireylerin hatıralarını nasıl etkilediği üzerine birçok vaka bildirilmiştir.​5​

Konfabülasyon (Masallama)

Konfabülasyon ise, Sergei Korsakoff’un 1889’daki çalışmalarına kadar uzanan bir tarihçeye sahiptir. Korsakoff, alkol bağımlılığına bağlı amnezi geliştiren hastalarda gözlemlediği bu durumu “uydurulmuş anılar” olarak tanımlamıştır.​6​ Daha sonraki çalışmalarda, konfabülasyonun genellikle frontal lob hasarları ve bellek denetleme mekanizmalarındaki bozulmalarla ilişkili olduğu ortaya konulmuştur.​7​

Modern nöropsikoloji, konfabülasyonun iki temel türünü tanımlamıştır: uyarılmış konfabülasyon, bir soru sorulduğunda hafıza boşluklarını doldurmak amacıyla yapılan istemsiz uydurmalar; ve kendiliğinden konfabülasyon, herhangi bir dış tetikleyici olmaksızın ortaya çıkan ve kişinin gerçekliğe dair yanlış bir algı geliştirdiği durumlar.​1​

Klinik ve Nöropsikolojik Özellikler

Sahne Anı

Sahte anılar, genellikle sosyal ve duygusal stresin yüksek olduğu durumlarda ortaya çıkar ve bireyin yaşam deneyimlerini derinden etkileyebilir. Bu anılar, genellikle terapötik müdahaleler sırasında yönlendirici sorular, hayal etme egzersizleri veya yanlış bilgi verilmesi gibi faktörlerle tetiklenir.​8​ Örneğin, adli psikolojide, tanık ifadelerindeki tutarsızlıklar ve yanlış hatırlamalar sahte anılarla ilişkilendirilebilir.​9​ Bu durum, hukuki süreçlerde ciddi sonuçlar doğurabilir.

Sahte anıların oluşum mekanizmaları arasında bilgi yeniden inşası ve imgeleme enflasyonu önemli bir yer tutar. Bilgi yeniden inşası, bireyin geçmiş deneyimlerini yeniden şekillendirdiği ve bu süreçte hatalar yaptığı bir hafıza mekanizmasıdır.​10​ İmgeleme enflasyonu ise hayal edilen olayların zamanla gerçek bir anı gibi algılanmasına neden olur.​1​

Konfabülasyon (Masallama)

Konfabülasyon, genellikle nörolojik bir bozukluğun sonucudur ve beynin frontal lob bölgelerindeki hasarlarla ilişkilidir. Özellikle travmatik beyin yaralanmaları, anterior kommunikan arter anevrizması ve Alzheimer hastalığı gibi durumlar konfabülasyonun ortaya çıkmasına yol açabilir.​11,12​

Konfabülasyon iki ana biçimde görülür:​2,3,5​

  1. Uyarılmış Konfabülasyon: Sorulan sorulara yanıt olarak ortaya çıkar ve genellikle hafıza boşluklarını doldurmayı amaçlar. Bu tür konfabülasyon, bireyin farkında olmadan yanlış bilgiler uydurduğu durumlardır.
  2. Kendiliğinden Konfabülasyon: Hiçbir dış tetikleyici olmaksızın gelişir ve bireyin gerçeklik algısında ciddi bozulmalara yol açar.

Konfabülasyon vakalarında, hastaların ürettikleri yanlış bilgilerin tutarlılığı dikkat çekicidir. Bu durum, bireyin belleği ve gerçeklik algısı arasındaki sınırların nasıl bulanıklaşabileceğini göstermektedir.​2​

blank
Sahte anı ve Konfabülasyon (Masallama) özellikleri özet tablosu

Tartışma

Sahte anı ve konfabülasyon, hafızanın karmaşıklığını ve insan zihninin savunmasızlığını ortaya koyan iki önemli fenomendir. Bu fenomenlerin adli, klinik ve nöropsikolojik bağlamlarda etkileri geniş bir yelpazeye yayılmaktadır.

Adli Psikolojide Sahte Anı

Sahte anılar, özellikle tanık ifadelerinin doğruluğunu etkileyerek hukuki süreçlerde ciddi sonuçlara yol açabilir. Örneğin, tanıkların sahte anılar oluşturması, masum bireylerin mahkûmiyetine veya gerçek suçluların serbest kalmasına neden olabilir.​1​ Bu durum, tanık ifadelerinin yalnızca bireyin hafıza yeteneklerine değil, aynı zamanda ifadenin alındığı koşullara ve soruların yönlendirme biçimine bağlı olduğunu göstermektedir.​13​

Sahte anıların önlenmesi veya tespiti için adli süreçlerde kullanılan yöntemler arasında nöropsikolojik testler ve detaylı sorgulama teknikleri önemli bir yer tutar. Özellikle hafızanın yeniden yapılandırılabilir doğası göz önüne alındığında, tanık ifadelerinin bağımsız doğrulamalarla desteklenmesi gereklidir.​1,2,10​

Klinik Nöropsikoloji ve Konfabülasyon

Konfabülasyon, genellikle nörolojik bozukluklarla ilişkilendirildiğinden, bu fenomenin klinik açıdan değerlendirilmesi önemlidir. Alzheimer hastalığı, frontal lob sendromu ve diğer nörolojik rahatsızlıklar, konfabülasyonun en yaygın nedenleri arasında yer alır.​4​ Bu tür durumların tanı ve tedavi süreçlerinde, nörolojik görüntüleme teknikleri (ör. MRI) ve bellek değerlendirme testleri kritik öneme sahiptir.​14​

Ayrıca, konfabülasyonun bireyin yaşam kalitesine etkisi büyüktür. Yanlış hatırlamalar, bireyin sosyal ilişkilerini ve günlük yaşam aktivitelerini olumsuz etkileyebilir. Tedavi süreçlerinde, hastanın farkındalığını artırmaya yönelik terapötik müdahaleler faydalı olabilir.​11​

Nörobilimsel Perspektif

Her iki fenomenin de nörobilimsel boyutları dikkat çekicidir. Sahte anılar, genellikle hipokampusun bilgi işleme süreçlerindeki aksaklıklarla ilişkilendirilirken, konfabülasyon daha çok frontal lobun bellek denetleme mekanizmalarındaki bozulmalardan kaynaklanır.​12​ Bu mekanizmalar, insan beyninin bilgi işleme ve saklama süreçlerindeki kırılganlığı ortaya koymaktadır.

Sonuç

Sahte anı ve konfabülasyon, insan hafızasının karmaşık ve kırılgan yapısını ortaya koyan iki önemli kavramdır. Bu fenomenler, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde geniş kapsamlı sonuçlara yol açabilir. Adli psikolojide sahte anılar, tanık ifadelerinin güvenilirliğini sorgulatarak hukuki süreçlerin sonuçlarını etkilerken, konfabülasyon nörolojik bozuklukların tanı ve tedavisinde kritik bir rol oynar.

Gelecekte yapılacak araştırmalar, bu iki fenomenin nörobiyolojik temellerini daha iyi anlamayı ve bireysel düzeyde yaşanan etkileri azaltmaya yönelik stratejiler geliştirmeyi hedeflemelidir. Ayrıca, adli süreçlerde tanık ifadelerinin doğruluğunu artırmaya yönelik teknolojilerin ve yöntemlerin geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır.

Sonuç olarak, sahte anı ve konfabülasyonun anlaşılması, klinik, adli ve bilimsel bağlamlarda daha etkili müdahalelere ve daha adil süreçlere katkı sağlayabilir.


Kaynaklar

  1. 1.
    Pope K. Memory, abuse, and science. Questioning claims about the false memory syndrome epidemic. Am Psychol. 1996;51(9):957-974. doi:10.1037//0003-066x.51.9.957
  2. 2.
    Gündoğar D, Demirci S. Konfabulasyon (Masallama): İlgi çeken ancak yeterince bilinmeyen bir belirti. . Turk Psikiyatri Derg. 2007;18(3).
  3. 3.
    Korsakoff S. Medico-Psychological Study of a Memory Disorder. Conscious Cogn. 1996;5(1/2):2-21. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/8978521
  4. 4.
    Riesthuis P, Otgaar H, Bogaard G, Mangiulli I. Factors affecting the forced confabulation effect: a meta-analysis of laboratory studies. Memory. Published online March 8, 2023:635-651. doi:10.1080/09658211.2023.2185931
  5. 5.
    Loftus EF, Pickrell JE. The Formation of False Memories. Psychiatric Annals. Published online December 1995:720-725. doi:10.3928/0048-5713-19951201-07
  6. 6.
    Hoerl C. Memory, Amnesia and the Past. Mind & Language. Published online June 1999:227-251. doi:10.1111/1468-0017.00111
  7. 7.
    Riesthuis P, Otgaar H, Bogaard G, Mangiulli I. Factors affecting the forced confabulation effect: a meta-analysis of laboratory studies. Memory. 2023;31(5):635-651. doi:10.1080/09658211.2023.2185931
  8. 8.
    Freyd P. False memory syndrome. Br J Psychiatry. 1996;169(6):794-795. doi:10.1192/bjp.169.6.794b
  9. 9.
    Olio KA, Cornell WF. The facade of scientific documentation: A case study of Richard Ofshe’s analysis of the Paul Ingram case. Psychology, Public Policy, and Law. Published online December 1998:1182-1197. doi:10.1037/1076-8971.4.4.1182
  10. 10.
    Gudjonsson GH. Interrogative suggestibility and false confessions. The Cambridge Handbook of Forensic Psychology. Published online April 29, 2010:202-207. doi:10.1017/cbo9780511730290.025
  11. 11.
    Zhang Y, Otgaar H, Wang J. Memory distrust is related to memory errors, self‐esteem, and personality. Applied Cognitive Psychology. Published online January 23, 2022:283-292. doi:10.1002/acp.3917
  12. 12.
    Dudek I, Polczyk R. Memory distrust and imagination inflation: A registered report. Lush P, ed. PLoS ONE. Published online February 7, 2024:e0297774. doi:10.1371/journal.pone.0297774
  13. 13.
    Bernecker S. A Causal Theory of Mnemonic Confabulation. Front Psychol. Published online July 18, 2017. doi:10.3389/fpsyg.2017.01207
  14. 14.
    Mollon P. False memories: finding a balance. Adv psychiatr treat. Published online November 1998:335-342. doi:10.1192/apt.4.6.335

Bir yanıt yazın

YAZAR HAKKINDA

blank
Esra Ersöz Genç
Yazar
Ağrı’nın çorak topraklarında doğdu, gençliğini İzmir’in çiçekli dağlarında geçirdi. BAL’lı olmanın haklı gururunu yaşadıktan sonra Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesine başladı. Mecburi hizmetin mecburi olduğu yıllarda Iğdır’da, SSK hastanelerinin SSK olmadığı yıllarda Çekirge Devlet Hastanesi’nde çalıştı. Büyük heves ve umutlarla KTÜ Acil Tıp Kliniği’nde Asistanlığına başladı. Balıkesir’de DHY’sini tamamlayarak, İzmir’e döndü. Halen Menderes Devlet Hastanesi’nde Acil Uzmanı olarak görev yapmakta. Evli ve bir Merdan annesi.

BU YAZIYI DİNLE

SESLENDİREN

blank
Nazmiye Özcan
Acilcinin Sesleri
Şişli Etfal Acil Tıp Uzmanı

ETİKETLER