fbpx

Tıp Tarihindeki Önemli Çalışmalar – 2: Davranışsal Çöküş Deneyi

Merhaba,
Yazı serimizin ikinci ayağında toplum nüfusunun artışı ile değişen toplumsal davranışsal sorunları irdeleyen ve okumaktan keyif alınacağınızı düşündüğüm bir deneyi konuşacağız. Tıp tarihinde önemli bir yer tutan ve önemli tartışmalara sebep veren toplumsal davranış üzerine Calhoun tarafınca yapılmış fare deneyleri silsilesine bir göz atalım.

Behavioral Tests for Autism Spectrum Disorders using a Mouse Model -  Advanced Science News

Deneyin Temelleri

Hayvan davranışları üzerine çalışan (Etolojist) John B. Calhoun, 2. Dünya Savaşı sonrasında artan nüfusun oluşturacağı etkileri araştırmak için bir deney tasarlar. Hayvan davranışları üzerine çalışan Calhoun 1947’de Norveç sıçanları ile 28 aylık bir deney yapar. 930 m2’lik bir dış ortamda 28 aylık bir süreçte 5 dişi ile 5000 fare üreyebileceğini ön gören Calhoun, yaptığı deneyde populasyonun asla 200’ü geçmediğini ve genel olarak 150 düzeyinde sabitlendiğini buldu, dahası fareler belirlenen alanda rastgele dağılmamışlardı, yaklaşık bir düzinelik gruplarda 12-13 yerel koloni halinde örgütlendiklerini fark etti ve bir düzine fareden daha fazlasının bir arada olmasının stres ve psikolojik etkiler ile grubu ‘parçalama güçleri’ olarak işlev gördüğünü belirtti.

Daha sonra deneyin kalibresini arttırarak, bir çiftliğin 2. katında sınırsız yiyecek/içecek, avcı tehlikesini ortadan kaldırarak sonsuz kaynaklar oluşturarak gözleme devam ediyor. Bu deneylerdeki tek sorun yaşama alanı/yer miktarındaki sınırlılık.

Universe 25 Deneyi

Deneyler tekrarlanıyor ve her seferinde fare popülasyonu hızla arttıktan sonra nüfus bir noktada sabitleniyor. Bu sabitlenme sürecinde farelerde olağandışı davranışlar görülmeye başlıyor ve ardından tüm koloni yok olana kadar bu durum devam ediyor. Yapılan deneyler birbirini takip ediyor ve Calhoun’un en ünlü deneyi olan Evren 25 (Universe 25) gerçekleşiyor.​1​

Evren 25

Tüm bu tekrarlanan deneylerin ardından, Calhoun'un en ünlü deneyi olan Universe 25 (25. Evren) başlıyor.

Calhoun yaptığı bu ünlü deneyde daha önceki tecrübeleri ile kusursuz bir fare ütopyası yaratıyor.

2.5 metrekarelik alanlarda 90 cm yüksekliğinde duvar ile çevrili bir alan kuruyor. Her duvardan 50 cm yüksekliğe çıkan duvara birleşik 16 tünel ve 4 adet oda mevcut. Yani duvar başına 64, toplamda ise 256 oda kuruluyor. Yapılan odalar fareler için geniş ve ferah olmasının yanı sıra, diğer deneylerindeki gibi eksiksiz kaynaklar (sınırsız yiyecek/su ve yuva yapma materyalleri), avcı tehlikesinin olmaması, sağlık problemlerinin (hastalıkların) hızlıca çözülmesi planlanarak, fare toplumunu tamamen ütopik bir ortamda gelişmesi sağlanıyor.

Bu ütopyaya 4 dişi ve 4 erkek fare bırakılıyor. Isı fareler için optimal olması için 20°C’ye sabitleniyor. Su ve yiyecek miktarlarının azalmasına bile müsaade edilmiyor.

‘İlk evre’ olarak adlandırılan ilk 104 günde farelerin ortama alışma süreci başlıyor. Bu süreçte fareler yaşama alanlarını belirliyor yuvalarını düzenliyor.

Patlama Evresi’ ise ilk evreyi takiben beklenildiği üzere hızlı bir nüfus artışı ile karakterize edilmiş. Nüfus her 60 günde 2 katına çıkıyor ve 315. günde nüfus 600’ü buluyor. Bu sürece kadar herhangi bir sorun gözlenmemekle beraber bazı bölgelerde diğerlerine göre daha fazla yemek yendiği ve bazı odalarda daha fazla fare barındığı görülüyor. Hatta bazı odalarda tasarlanan kapasitenin üzerinde fare barınırken, diğer odaların boş olduğu yada yarı dolu olduğu not edilmiş. Fareler genellikle kendi başlarına yemek yemedikleri gözlenmiş. Tüm alanlar birbirinin aynısı iken, bazı odaların yoğunluğu ve beraber yemek yeme sürecinin, sosyalleşme ihtiyacı ile ilgili olduğu düşünülüyor.

‘Duraklama Evresi’ olarak adlandırılan 3. evrede yeni jenerasyon farelerin sosyalleşme sürecinin azaldığı gözleniyor. Bölgelerdeki kalabalık sayısının artmasının nüfusu sosyal açıdan kötü etkilediği hatta sosyal açıdan gelişmeyen farelerin sayısının, sosyal farelerin sayısının 3 katına çıktığı görülüyor. 315. günden sonra kalabalık toplumda kendilerine rol bulamayan erkek fareler amaçsızlaşmaya başlıyor ve kendi alanlarını yada dişileri korumadan ana alanda dolaşıp beslenmiyor ve birbirlerine saldırıyorlar. Bu erkek fareler cinsiyet yada yakınlık gözetmeksizin diğer farelere tecavüz edip saldırıyor ve şiddete maruz kalan diğer fareler ise karşılık vermeyip daha fazla şiddet ile karşılaşıyorlar. Bu kanlı kavgaların sonu kanibalistik şekilde bitiyor. Dişi farelerde de agresif hareketler görülmeye başlıyor ve kendi çocuklarını bırakıp unutuyor hatta kendi çocuklarına saldırmaya başlıyor.

‘Ölüm Evresi’ olarak tanımlanan son süreç ise 560. günlerde başlıyor. Bu dönemde nüfus artışı sıfırlanıyor ve bebek ölüm oranlarının %90’ın üzerinde olduğu görülüyor. Tüm bu karmaşa ve vahşetin içerisinde ilginç bir fenomen oluşuyor. Yeni jenerasyon farelerde garip davranışlar gözleniyor.

Evren 25

Güzeller olarak adlandırılan bu nesil çiftleşme, kur yapma, çocuk yetiştirme gibi davranışları sergilemiyor. Toplumdan soyut halde merkezden uzakta yaşıyor, kavgadan kaçınıyor ve çiftleşmiyorlar. Bütün gün yemek yiyip, kendilerini temizleyip uyuyan bu jenerasyon güzel ve sağlıklı bir görünüme sahipler.

Calhoun bu güzel ve sağlıklı görünümlerin sadece dışta olduğunu ve doğalda olması gereken davranışları sergilemediklerini belirtmiş. Toplumu ilerletmek için aktiviteleri olmayan ‘Güzeller’ döneminin farelerin ilk ölümü olarak adlandırılıyor. Farelerin çiftleşme ve iletişim kurma davranışlarının sonlanması ile nüfus artışı tamamen duruyor ve son doğum 920. günde gerçekleşiyor. Bu günde nüfus 2200 ile zirve noktasına ulaşıyor. Oluşturulan deney alanının kapasitesinin daha fazla olmasına rağmen fare çoğunluğunun hala heterojen olarak dağılması nedenli mevcut fareler kalabalık içerisinde yaşamaya devam ediyor. Ölüm oranının fazla ve doğumların az olması ile nüfus miktarı hızla azalmaya başlıyor.

Deneyin ilginç taraflarından biride Calhoun’un bu çöküş evresinde güzeller olarak adlandırdığı gruptan fareleri deneyden ayırarak yeni bir ortama yerleştiriyor. Bu evrende de yer sıkıntısı yok ve kaynaklar sınırsız. Evren 25’ten ayrılan bu farelerin yeni ortamı keşfe çıkacakları ve bulundukları garip ruhsal durumdan sıyrılarak yeni koloni oluşturacakları düşünülürken sonuçlar beklendiği gibi olmuyor. Güzeller bu yeni ekosistemde de sosyal iletişime girmiyor, üremekten kaçınıyor ve bu küçük grup doğum olmadan yaşlılıktan ölüyorlar.

Bir toplum nasıl yok olabilir? Universe 25 deneyi - Hekimce Bakış
Deneydeki nüfus zaman grafiği

Toplum nüfusunun artışı ile oluşan kalabalıkta gelişen bu garip davranışlar ‘Davranışsal Çöküş’ (Behavioral Sink) olarak adlandırılıyor.

Her ne kadar fare ütopyasındaki davranışsal paternlerin insanlar içinde birebir aynı olmayacağını söylenebilirse de, bu çalışmadan çıkartılabilecek çok ilginç gözlemler olduğu su götürmez bir gerçek.

The Rise of the Beautiful Ones - Science on the Web #114 - YouTube

Yazı serisinin ilki olan Rosenhan Deneyine ulaşmak için buraya tıklayın.

Yazı serisinin bir sonraki ayağında görüşmek üzere…


Kaynaklar

  1. 1.
    Calhoun JB. Death Squared: The Explosive Growth and Demise of a Mouse Population. Proceedings of the Royal Society of Medicine. Published online January 1973:80-88. doi:10.1177/00359157730661p202

Bir yanıt yazın

Ara