fbpx

Travma Yönetiminde Bazı Takım Dinamikleri

Bugün kısa bir süre önce Emergecy Medicine Clinics of North America’da Dr. Hicks ve Dr. Petrosoniak tarafında kaleme alınan Optimizing Trauma Team Performance in Dynamic Clinical Environments başlıklı yazıdan bazı önemli noktaları sizlerle paylaşacağım. Bu yazı, makalenin çevirisi olmayıp bazı kişisel görüşlerimi de içermektedir. Okunabilirliğin kolay olması açısından 800-1000 kelime sınırını aşmamaya dikkat edeceğim.

 

Yazı biraz ilginç ve bir o kadar da doğru bir başlıkla başlıyor ‘Travma kolay, travma takımları zor’. Düşününce oldukça doğru bir tanımlama değil mi?

 

Bir takım sporu olarak ifade edilen travma yönetimi süreçleri birden fazla faktöre bağlı.

  • Sistem kaynaklarının yeterli olması (doktor, hemşire yanında ekipte yer alan diğer elemanlar ve gerekli ekipman, laboratuvar hizmetleri vs. buna dahil…)
  • Ekibin yüksek algısal mekanizmalarla yapılacak işlevi dinamik bir şekilde ve zamanı iyi yöneterek kaynakları kullanması

 

Travma yönetiminin kompleks bir süreç olmasının nedeni kişiler ve ekipler, bulunulan ortam ve sistem arasında ciddi bir iletişim süreci gerektirmesidir. Kişiler bu yönetim sürecine kendi deneyimlerini aktarma eğiliminde oluyor çoğu zaman. Fakat ülkemizde olduğu gibi bu deneyim genellikle tek başına yönetilen birden fazla çoklu yaralanma olgusunu yetersiz sağlık elemanı ve hastane şartlarını içerdiğinden, ‘eğer varsa’ gerçek bir ekip içerisinde bu deneyimleri dizginleyip sistematik ve diğer ekip elemanlarıyla ahenkli bir şekilde çalışmayı sürdürmek çok da kolay olmayabilir. Bu sebeple formatlanmış travma kursları hekimlere, hemşirelere ve paramediklere birlikte ahenkli nasıl çalışabilecekleri konusunda önemli kazanımlar sağlar. Ülkemizde olan önemli bir eksikliktir bu – aynı hastaya birlikte hizmet veren farklı profesyonellerin aynı dili konuşamaması – ciddi bir sorundur.

  • Bunu sadece kendi dillerini konuşan 4-5 farklı ülkenin açılarının önemli bir akşam yemeği için bir araya gelip hatasız, her şeyi mükemmel bir sofra ve yemek hazırlaması süreci gibi düşünün. Bir kere beklenenden daha uzun süre geçeceği malum, ortak bazı noktalar olsa da hedefe ahenkle ilerlemek pek mümkün değil. Bu durum size de tanıdık geliyor olabilir. Bana geliyor.

 

Travma yönetimi stresli bir süreç. Stres artıkça takım çalışmasının sıkıntıya düştüğü de bir gerçek. Birden fazla kritik işlemin gerektirdiği ve zaman karşı yarışılan her işte bu böyle maalesef. Bunun önüne geçebilecek şey kişilerin kendilerini stresli ortamlarda kontrol edebilecek şekilde geliştirmesi (makale bu noktada bazı önerilerde bulunmuş) ve takımların ortak çalışma deneyimlerini artırması.

 

Takım lideri ve ekip elemanları travma yönetimi sürecine başlamadan önce mümkünse (ki ülkemizde bu şartlar sağlanamıyor) aşağıdaki 4 basamağı gözden geçirmeli

  1. Hastayla ilgili ne biliyoruz – Bu gelen travma hastasıyla ilgili ön verileri içeren bir durum saptaması
  2. Hastada ne bekliyoruz – yukarıdaki bilgiler ışığında hastada ne gibi sorunlar olabilir – pnömotoraks (tüp torakostomi ihtiyacı), hemorajik şok (kan ve operasyon gereksinimi) vb.
  3. Hastada beklenen çıkmazsa planımız ne… ülkemizde bu duruma alışkın olmamız biraz garip değil mi… Bu noktada amaçlanan ani plan değişikliklerine hazır olmak.
  4. Rollerin dağıtımı

Ortamın Hazır Hale Getirilmesi için yazarlar üç aşamalı bir yöntem önermişler.

  1. Klinik ortamın kontrollerinin yapılması ve hazır hale getirilmesi – bunu acil servise ilk geldiğinizde ortamın, aletlerin, sıvıların, kanların ilk kontrolü vs gibi düşünebilirsiniz
  2. Hastanın varmasından hemen önce – ortamın ve gerekli malzemelerin bir kez daha kontrolü
  3. Hastaya müdahale sırasında – ortam ve malzemenin kontrolü ve işlemlerin gerçekleştirilmesi

 

Bence çok önemli noktalardan birisi de ORTAK DİLİN sürdürülebilmesi.

 

  • Herkesin anlayacağı bir dil, terminoloji kullanmak.
  • Görevlerin ortaya değil, kişilere direk ve net bir şekilde verilmesi – bunu takım liderinin yapması. Herkesin daha önceki kişisel deneyimlerini ortaya koyacak önerilerle – EMİR KİRLİLİĞİ yapmaması.
  • Takım liderinin emirlerinin ekip içerisinde herkes tarafından anlaşılacağı şekilde ve özelliklede takım lideri ve görevi gerçekleştirecek kişi arasında bu iletişimin kapalı bir çember şeklinde ilerletilmesi. Şimdi bu ne demek… örnekleyelim
    • Takım Lideri: Dr. Ahmet bey – hastayı entübe edin.
    • Ahmet – Hasta entübe edildi.
    • Bu iletişimde takım lideri emri direkt olarak isme, herkes tarafından anlaşılacak ve duyulacak bir dilde söyler. Dr. Ahmet’in bu emri anladığından, göz teması ve Dr. Ahmet’in vücut dilinden anlar. Hastaya yatak başında hizmet veren diğer her ekip elemanı bu emri duyar ve bunu Dr. Ahmet’in yapacağını bilir. Dr. Ahmet emri yerine getirdikten sonra sesli bir şekilde ve herkesin duyacağı ses tonuyla ve özellikle de takım lideri ile göz göze gelerek – hasta entübe edildi – cümlesini söyler. Bu süreç kapalı iletişim çemberi olarak adlandırılır.

 

Son olarak belirtmek istediğim bir nokta da her bir resüsitasyon sonrası takım liderinin ekip elemanlarıyla birlikte hastada geçekleştirilen işlemler konusunda ve ekibin çalışma ahengi konusunda geri bildirimde bulunması. Burada ekip elemanların hepsi görüş bildirmesi yerinde olur. Amaç bir sonraki travma yönetiminin daha iyi hale getirilmesi.

 

Makale, yukarıda bahsedilen temel noktalar haricinde bu süreçlerin nasıl işlediğine ilişkin bilişsel bazı noktalara detaylarıyla değiniyor. Arzu edenler makaleye aşağıdaki referansla ulaşabilirler.

 

Hicks C, Petrosoniak A. The Human Factor: Optimizing Trauma Team Performance in Dynamic Clinical Environments. Emergency Medicine Clinics. 2018 Feb 1;36(1):1-7.

 

 

Bu Yazının Podcasti

Acilcinin Sesi

Bir Yanıt

Bir yanıt yazın

Ara