No account yet? Register
Hunan el sendromu, kapsaisin içeren biberler ile uğraşanlarda sıklıkla görülen ağrılı bir kontakt dermatittir. Diğer vücut parçaları ile temas, “Hunan burnu” “Hunan gözü” ve “Chilly Willy” terimlerini doğurmaktadır.
Kırmızı biber, jalapeños ve habaneros gibi Capsicum cinsi bitkilerin meyvelerinde bulunan kapsaisin, ağrı reseptörleri ile bağlanan hidrofobik, renksiz, kokusuz bir bileşiktir ve yoğun ısı veya yanma hissine neden olur. Kapsaisin, miyelinsiz C-lifleri ve az miktarda miyelinli Aᵹ lifleri ve memeli primer duyu nöronları, özellikle de sıcak termal alıcılar ve polinodal nosiseptörler üzerindeki seçici etkileri nedeniyle önemli bir moleküldür. İnsanlarda, kapsaisinin deriye lokal olarak uygulanması, primer afferent C liflerinin ve muhtemelen Aᵹ nöronlarının aktivasyonu ve sensitizasyonu ile geçici, yanan bir ağrı ve hiperaljeziye neden olur.
Paradoksal olarak, kapsaisin (% 0,025, % 0,05 ve% 0,075 gibi spesifik bir konsantrasyonda), C-lifleri iletimini seçici olarak bloke ettiği ve ağrılı uyaranların periferden merkezi sinir sistemine iletimindeki birincil nörotransmitteri substance P’nin yeniden birikmesini önlediği ve bloke ettiği gösterilmiştir. Kapsaisin’in, diyabetik nöropati, postherpetik nevralji, postmastektomi ağrı sendromu, Guillian-Barre sendromunda görülen ağrı, sedef hastalığı, küme baş ağrısı ve rinit gibi çeşitli kronik ağrı sendromlarında ağrı kesici sonuçlar sağladığı gösterilmiştir. Kapsaisin başlangıçta nöronların geniş bir uyarı aralığına tepki göstermediği ve bu nedenle duyarsızlaştırdığı substans P’nin tükenmesine bağlı olarak nöronal uyarılmaya, ardından da uzun süreli refrakter periyota neden olur.1
Biber neden acıdır?
Yediğimiz biber, aslında bitkinin meyvesi ve içindeki çekirdekler de tohumlarıdır. Biberin hayvanları cezbederek onlara kendini yedirmesi gerekir ki içindeki tohumlar sonra dışkıyla başka yerlere atılsın ve o tohumlar yeni biber bitkisine dönüşsün. O halde biber kendisini yayarak ona fayda sağlayacak hayvanları neden kapsaisin ile rahatsız ediyor?
Bu çelişkinin sebebini ABD’li araştırmacı Joshua Tewksbury’nin Arizona’daki çalışmaları sayesinde öğreniyoruz. Tewksbury, kendisinden önce yapılan çalışmalardan görüyor ki memeli hayvanlar biberin lezzetinden rahatsız oluyor ama kuşlar olmuyor. Memelilerin sindirim sistemlerinin biber tohumlarına zarar veriyor, bu nedenle biber bitkisinin memelileri uzaklaştırmak için kapsaisin kullanıyor. Fare, sıçan ve kuşlara acı olmayan biberlerden yediriyor ve hayvanların dışkılarındaki tohumları topluyor. Bu tohumları ektiğinde görüyor ki kuşların dışkısından çıkan tohumlar her zaman gelişerek biber bitkisine dönüşüyor, ama kemirgenlerinkinden çıkanlar parçalanmış ve sindirilmiş olduğundan gelişmiyor. Yani kapsaisinin işlevi, biber için önemli bir iş gören kuşları rahatsız etmeden, tohumlarını parçalayan memeli hayvanları savmak olabilir.
Bir diğer gözlem de böcekler tarafından delinen biberlerde bir tür mantar gelişmesi. Acı olan biberlerde ise bu mantar gelişimi önleniyor. Bir alan ne kadar yağış alıyorsa, oradaki biberler de o kadar acı oluyor. Zira mantarlar nemi seviyor, yağışlı havada çoğalıyor olduğundan, o bölgede ancak mantarı durdurabilen, yani acı biberler yetişebiliyor. Kurak bölgelerde ise durum farklı: Bibere kapsaisin ürettiren genler, aynı zamanda bitkinin yapraklarında daha çok havalandırma deliği açtıklarından, bitkinin içindeki suyun buharlaşarak bu deliklerden kaçmasına, bitkinin de kurumasına sebep oluyor. O yüzden de kurak bölgelerde, bu genlere sahip olmayan, yani acı olmayan biberler gelişiyor ve yayılıyor.
Kapsaisin madem bu kadar faydalı, neden doğada hâlâ kapsaisin üretmeyen biberler var? Acı ve tatlı biberler arasındaki bir fark bize ilk ipucunu veriyor: Acı biberlerin tohumlarının çeperleri, tatlı biberlerinkinden %10 kadar daha ince. İlk başta ilgisizmiş gibi gelebilir, ancak bir de meyvenin çeperlerine sağlamlık veren lignin maddesinin kapsaisinle aynı hammaddeden yapıldığını hesaba katalım. Ortada sınırlı miktarda hammadde varken, kapsaisin üretilecekse, lignin üretimini azaltmak gerekecektir. Bu da meyvenin çeperinin ince kalmasına sebep olacaktır. Eğer etrafta böcekler varsa, kapsaisin üreterek kendini mantardan koruyan biberler avantaj sahibi olabilir, ama böyle bir tehdit yokken kapsaisin yerine lignin üreterek kendini kalın çeperlerle koruyan biberler bu yarıştan galip çıkıyor.2
Biberlerin “acısı” veya keskinliği, Scoville ısı birimlerinde (SHU) ölçülür; bu sayı, bir biber ekstraktı yanma etkisi kaybetmek için kaç defa suyla seyreltilmesi gerektiğini gösterir. Habanero biberi 30.000 SHU üretir. Düşük konsantrasyonlarda bile, kapsaisin cildi tahriş eder. Kolluk güçleri ve kişisel savunma spreylerinde kullanılan biber spreyinin ana maddesidir.3
Tedavi
Kapsaisin ile ilgili evrimsel ve fizyopatolojik bilgilerin ardından biz acil hekimleri ilgilendiren esas konuya gelelim: Elleri acı içinde yanan hastayı nasıl tedavi edeceğiz. Bu hastalar genelde kulaktan kulağa yayılan ya da internetten edindikleri bilgilerle bazı tedavi çabaları sonrasında acile ulaşırlar. Sıcak suyla denenen tedavi yanmayı artırdığı için hemen terk edilir. Mutfakta bulunan hemen hemen her şey denenebilir; yoğurt, süt, limon, kahve telvesi, bal, sirke …
Evde yapılan tedavilerde elleri soğuk suya veya bitkisel yağlarla daldırma yöntemleri karşılaştırıldığında, bitkisel yağların ellerdeki yanmaya karşı daha uzun vadeli rahatlama sağladığı, soğuk suya daldırmanın ise başlangıçta daha fazla rahatlama sağladığı görülmüş.4
Bir diğer denenen yöntem antiasitlerle yıkamadır. 5 Yemek sodası da bir diğer kullanılabilen kimyasaldır. Topikal anestezikler içeriside fluokinonid içerenler öne çıkmaktadır. Göz için suyla dekontaminasyon, topikal anestezikler ve serin kompresler ağrıyı hafifletebilmektedir.
Nadir vakalarda ağrı ve yanmanın uzun sürdüğü, soğuk kompres, lokal buzlu su tedavisi ve fluokinonid uygulamasının yetersiz kaldığı durumlarda sürekli stellate gangliyon bloğunun ve gabapentinin , bu uygulamalara eklendiği multimodal bir yaklaşım gerekebilir.
Sağ taraflı sürekli stellate gangliyon bloğu Moore’un paratrakeal yaklaşımı kullanılarak gerçekleştirilir. Hasta karşı tarafa doğru boynu eğik olarak supin konuma getirilir. Boyun C6 seviyesinde steril olarak hazırlanır ve cilde lokal anestezik enjekte edilir. İğne daha sonra floroskopi altında Chaissaignac tüberkülüne doğru ilerletilir ve yerleşim, noniyonik kontrast kullanılarak teyit edilir. %2 lignocaine test amaçlı verilir. Horner sendromu ve ipsilateral kolda ciltte ısı artışı gangliyon blokajını doğrular. 16 G kanül sütur ve tespit materyali kullanılarak cilte sabitlenir. Bir infüzyon pompası ile 2 ml/saat hızında % 0.125 bupivacaine ve 2 mg butorphanol 5 gün süreyle infüzyonla verilir. VAP skorlamasıyla ağrı düzeyindeki değişimler takip edilir. Aynı prosedür sol tarafa da uygulanır.
Bir α2δ ligandı olan Gabapentin, aşırı uyarılmış nöronların voltaj kapılı Ca ++ kanallarında bulunan α2δ reseptörlerine bağlanarak etki eder. Daha sonra, Ca ++ ‘nın nöronlara girmesini azaltır ve intranöronal yükseltilmiş Ca ++ konsantrasyonunu en aza indirir. Dolayısıyla, intranöronal Ca ++ konsantrasyonunu azaltarak,substance P, NE ve glutamat gibi uyarıcı nörotransmitterlerin salınmasını engeller ve hiper uyarıcı nöronların aktivitesini yatıştırmaya yardımcı olur, böylece sürekli gangliyon blokajının kesilmesinden sonra bile ağrının hafifletilmesine katkıda bulunur.1