No account yet? Register
Açıkcası bir Türk üniversitesinin yaptığı ve kendi adını koyduğu bir KPR cihazını tanıtmayı çok isterdim. Ancak, nasip Lund üniversitesininkini tanıtmakmış. Evet, yazı dizimizin tanıtacağı son KPR cihazının ismi LUCAS-2®.
Başlayalım o halde…
İsviçre kökenli cihaz oldukça şık görünümlü ve hafif. Alman Autopulse® gibi hasta transferi sırasında da çalışabilmekte. Siz ne düşünürsünüz bilmiyorum ama, adı bana oldukça havalı geliyor.
LUCAS’ın açılımı;
Lund University Cardiopulmonary Assist System şeklinde. Cihaz, İsviçrenin ve tabii iskandinavyanın köklü bir eğitim merkezi olarak bilinen “Lund” şehrinde 1666 yılında kurulan bir üniversitenin baş harfi ile başlasa da, mucidi bir norveçli.
Willy Vistung adlı norveçli mucit, Oslo’da bir ambulansın hastaneye yetiştirmeye çalışdığı kardiak arrestli hastayı görünce, ne yapabileceğine kafa yormaya başlamış. Ambulans içinde kompresyon o kadar zormuş ki, her köşe dönüşünde paramedikte savruluyor ve kompresyona ara veriliyormuş. (Niye alanda KPR yapmadıklarını bana sormayın, bilmiyorum 🙂 ). Bir süre sonra, pnomatik çalışma prensipli bir prototip yapan Vistung, Norveçte bu prototip için aradığı coşkuyu bir türlü yakalayamamış; kimse önemsemiyormuş. İşte bu sırada Lund üniversitesi onu çalışmaya davet edince, cihaz; olmuş İsviçreli. Yazık ki, mucidimiz yine bir ani kardiak ölümle ekipten ayrılmış. Mirasını devralan üniversite personeli ekip arkadaşı kardiyotorasik cerrah Stig Steen’in başkanlığında yürütülen proje, 2000 yılında cihazın ilk versiyonunu sunmuş.
Konunun hikaye kısmı böyle… Gelelim tanıtıma;
Cihazın ilk versiyonu yukarıda belirttiğim üzere, pnomatik çalışma prensipli. Şu an pazarlanmakta olan cihaz ise 2009 yılında üretimine başlanan elektrikle çalışan yapıda. Tıpkı Autopulse® gibi şarj edilebilir bir bataryaya sahip. Ama ona göre çok daha hafif. Bataryadan gelen enerjiyle çalışan piston, KPR sırasındaki kompresyonu sağlamakta.
Cihaz kaç parçadan oluşuyor?
Cihazın kurulum aşamasında bir kaç küçük parça olsa da KPR’ye başlamadan önce birleştirmemiz gereken 2 temel parçadan oluşmakta. Kompressör (piston yapı), güç ve elektronik devrenin bulunduğu ana parça, Animax® da olduğu gibi 2 bacaklı. Ikinci parça ise, bu bacaklara klipslenen sırt tahtası. Bu temel parçalar haricinde tek kullanımlık olduğu söylenilen pistonun ucundaki Cardiopump® takine benzer suction pompa yüzeyi; şarj cihazı; ve cihazın hareket halinde hareket etmesini ya da kolların savrulmasını önleyen, cihaz ile hastanın birbirlerine bağlanmalarını sağlayan sabitleyici parçalar da çantadan çıkmakta.
Nasıl Çalışıyor? Hangi aşamalardan geçmeliyiz?
Öncelikle bu ve bundan önce tanıttığım cihazları ilk aldığımızda maket üstünde denemekte fayda var, ancak böylelikle hasta başında kötü sürprizlerle karşılaşmayız. Bu sayede, elinizde o an maket yoksa bile çevrenizdeki basit objelerle bir kaç dakika içinde oluşturduğunuz maketler ile, çalışma stilini kavrayabiliyor; yumuşak karnını tartabiliyorsunuz.
Bu cihazda da çalıştırmadan önce piston alt ucundaki suction pompa kısmının varlığına dikkat etmelisiniz. Zira, önceki kullanımlar sonrasında pompa ucu çıkartılmış olabilir. Tabi, şarj durumu içinde aynısı geçerli. Bu açılardan kontrol ettiğiniz cihazın öncelikle sırt tahtasını hasta altına yerleştiririz. Sonrasında ise, 2 bacağı hareketli olan ana gövdeyi, sırt tahtasının her iki yanına klips vasıtasıyla sabitlemeliyiz. Bu iki aşama ile cihaz kurulumun kabası bitirilmiş olur.
Gelelim çalışma öncesindeki ince işlere; piston mekanizmayı hastanın göğüs alanına gelecek şekilde indirdiğimiz ve kompresyon yerinin doğru olduğunu düşündüğümüz anda, “başlat düğmesi” ne basabiliriz. Çünkü, bu aşama sonrasındaki son aşama, sabitleme. Ve bu aşama, hasta hareketli değilse; cihaz çalışırken de yapılabilir. Sabitleme aparatları ile, cihazı sabitleyebilmemizin yanında, kolları da sabitleyebiliyor olmamız bence iyi düşünülmüş. Kolları doğrudan gövde üzerinde bulunan kol tutucularına, cihazı ise ayrı bir aparatla ense kökünden göğüs ön-yan duvarı hizasında cihazın bacaklarına sabitlediğimiz anda, cihazı da kullanıma hazır kabul edebiliriz.
Teknik özellikleri nedir?
Portatif özelliği ön planda tutularak, hasta transferleri için düşünülen cihaz hastane ortamında da kullanıma uygun. Özellikle “mavi kod” ekiplerine kolaylık sağlayacağını düşünüyorum. Sistemin ağırlığı 6.3 kg civarında, çanta ve aksesuarlarıyla bu, 8.5 kg’a kadar çıkıyor. Dakika da 100 bası yapabilen cihazın kullanımı için hastanın göğüs genişliği maksimum 45 cm olmalı. Yine, sternum uzunluğu 17-30 cm aralığını da geçmemeli. Uygun hastalarda oluşturabildiği kompresyon derinliği ise 4-5 cm. Toplanmış halde iken sistemin ebadı, 65 cm X 33 cm X25 cm.
Belkide en önemli özelliğinin, cihazın aktif kompresyon-dekompresyon yapabilmesi olduğunu söyleyebilirim. Aktif kompresyon-dekompresyonun ne işe yaradığını bir önceki konuda gördüğümüz için tekrarlamaya gerek yok sanırım.
Akla gelen sorular ?
-
Türkiye de yaygın olarak kullanılıyor mu?
Distribitör firmaya gönderdiğim iletişim mesajına yanıt alamadım.
-
Geleneksel KPR’ye göre, kurtarıcının gücünü ekonomik kullanmasına faydası var mı?
2 konu önce bahsettiğimiz Autopulse ile benzer şekilde, kurtarıcı kompresyonuna ihtiyaç kalmıyor. (endikasyon koyduğumuz istisnai durumlar dışında)
-
Maliyeti ne kadar?
Distribitör firmaya gönderdiğim iletişim mesajına yanıt alamadım.
-
Geleneksel KPR ile arasında verimlilik farkı var mı?
Literatüre dayanarak kaleme alacağım bu konuyu, dizinin son bölümünde bulabileceksiniz.
-
Neden Lucas-2? Lucas-1 var mı?
Evet. LUCAS-1 de var, pnomatik çalışma prensipli hali. Hiç sanmıyorum ama, şartname hazırlarken belirtmez iseniz; bir anda önünüze LUCAS-1 gelebilir. Bu fena mı diyeceksiniz; bence çok da sorun yok ama bazı avantajları olduğu kadar, dezavantajları da var. Dolayısı ile, firma temsilcisiyle görüşüp, kendiniz için en iyisini seçmeniz, daha doğru olacaktır. Bu yazı dizisinde daha yeni üretilen tip olduğundan, sadece LUCAS-2 den bahsettim.
-
Şu da olsaydı dediğiniz bir özelliği var mı?
Malesef. Cihazın çok “can canlı” görünümü yanında, kılavuzlara uygun bası uygulamasın da olması beni cezbetmekte. Buna karşın, hastane populasyonumda ne kadar kullanabileceğime, karar veremedim. Zira, toplu/obez hastalardaki kullanıma çok uygun olmadığı düşüncesindeyim. Bunun yanında, hareket halinde çalıştırmayı hiç denemediğimden; o koşullarda ne derecede sağlıklı çalıştığı konusunda kararsızım. Buna, siz kendiniz karar verseniz, daha iyi olacak sanırım.
-
Yazı dizisindeki 4 cihazı da okudum, hangisini alayım?
🙂 , bunun cevabını kim olsa vermez sanırım. Ama olurda yüz yüze konuşursak, bir değil 2 cevabım olacaktır. Biz, hastanemiz için bir istek yaptık. Hele birisi onaylansın, diğerini sonra yaparız diye düşünüyorum 🙂 .
Evet yazı dizisinde tanıtım faslının sonuna gelmiş olduk. Bundan sonra kanıtlar konuşacak; Literatür konuşacak. Geleneksel mi? Mekanik mi? verimlilik ne düzeyde? Avantaj-dezavantaj?
Sırada ne var?
Yazı Dizisi: KPR sırasında kullanılan kompresyon/dekompresyon cihazları
Sırasıyla;
KPR sırasında kullanılan kompresyon/dekompresyon cihazları: Giriş
Türkiye’de satışa sunulan göğüs kompresyon cihazları: Animax®
Türkiye’de satışa sunulan göğüs kompresyon cihazları: Autopulse®
Türkiye’de satışa sunulan göğüs kompresyon cihazları: CardioPump®
Türkiye’de satışa sunulan göğüs kompresyon cihazları: LUCAS-2®
Literatür taraması: Göğüs kompresyon cihazları
Yazar
3 Responses
Hocam fiyat konusunda bir bilginiz var mı? Hareket halindeyken yaptığı cpr’ın etkinliği hakkında bir deneyiminiz oldu mu?
Elinize sağlık Serkan abi.
Lucası bir süredir kullanan biri olarak bazı tecrübelerimi aktarmak isterim.
1.si ve belki de önemsiz detayı Lund, İsveç’te bir kent. Belki İsveç’e gitmek isteyenlere bir motivasyon olur diye yazıyorum:)
2.si Lucas çok başaraılı bir kpr cihazı. Kırmızı alan nöbetlerimizde en sevdiğimiz asistan oluveriyordu. Uzamış kprde kesinlikle yararlı. Ne cevval yiğitleri yemiştir uzamış kpr.. ama İskandinav kardeşimiz maşallah!
3. Lucas obezlerde de etkili. Morbid obezlerde takılması zor. ama bir iki sn duraklama ile birlikte takılabiliyor. Hem frekansı hem de vuruş gücü etkili. Ama benimki sadece uzman görüşü 🙂
Randomize kontrollü prospektif çok merkezli az hatalı çalışmalarla bunu destekleyecek olanlar akademik dünyaya selam olsun 🙂
Sevgili Sarper ben teşekkür ederim. Yazının yayınlandığı dönemde demo aygıtlar bu kadar yaygınlaşmamıştı. Geldiğimiz noktada, bu konuya ait yorum yapılabiliniyor olması çok güzel.
Bununla birlikte, yaptığın katkıya katılmama rağmen son kılavuzda bu cihazlara soru işareti ile bakılmış olmasının, kullanıcıları da kararsızlaştırdığını düşünüyorum. Ben her şeye rağmen geleceğin bu cihazlarda olduğunu düşünenlerdenim. Dediğin bu alanda bağımsız çalışmaları yapmak ve bu iddiamızı kanıtlamak için iş bizlere düşecek sanırım. 🙂