Her yıl özellikle bahar ve yaz aylarında Güneydoğu Anadolu başta olmak üzere birçok bölgemizde, acil servislerde karşımıza çıkan vakalardan biri: Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA). Klinik spektrumu, basit ateşten ölümcül kanamalara uzanan bu hastalık, hem erken tanı hem de hızlı müdahale açısından biz acilciler için dikkatli olunması gereken bir tablo sunuyor.
Bu yazıda, 2025 yılı itibarıyla güncellenmiş vaka yönetim rehberini temel alarak KKKA’nın sahadaki pratik yönetimini, tanı kriterlerini, tedavi algoritmalarını ve korunma stratejilerini özetlemeye çalıştım. Özellikle kene tutunmasıyla başvuran hastaya yaklaşım, ayırıcı tanıda dikkat edilmesi gerekenler ve enfeksiyon kontrol önlemleri gibi başlıklara odaklanarak; acil serviste hızlı karar alma süreçlerine katkı sağlayacak bir içerik oluşturmayı amaçladım.
KKKA ile mücadelede bir adım önde olmak isteyen tüm meslektaşlarıma faydalı olması dileğiyle…

1.Genel Bilgiler
1.1. Hastalık Etkeni
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), Nairovirus cinsine ait bir RNA virüsünün neden olduğu zoonotik viral enfeksiyondur. Virüs, tek sarmallı negatif RNA yapısındadır ve keneler aracılığıyla insanlara bulaşır. Virüs lipid zarflıdır, bu yüzden ısı ve dezenfektanlara karşı nispeten hassastır. Isıya dayanıksız olması nedeniyle 56°C’de 30 dakika içinde inaktive olur. Virüs yaygın kullanılan dezenfektanlarla, solventlerle ve 60°C’de bir saatte inaktive olur.
1.2. Epidemiyoloji
Dünyada KKKA Epidemiyolojisi:
KKKA ilk kez 12. yüzyılda Tacikistan’da tanımlanmış, hastalık kene ısırmasını takiben kanamalarla karakterize edilmiştir. 20. yüzyılda Sovyet askerlerinde Kırım Hemorajik Ateşi olarak görülmüş, 1956’da Zaire’de Kongo virüsü tespit edilmiştir. 1969’da Kırım ve Kongo virüslerinin aynı olduğu belirlenerek hastalık “Kırım Kongo Kanamalı Ateşi” olarak adlandırılmıştır. Hastalık Sahra-altı Afrika, Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Doğu Asya gibi geniş coğrafyalarda görülür. Virüs aktif olarak Rusya, Türkiye, İran, Pakistan, Çin, Afrika ve çevresindeki birçok ülkede yaygındır.
Türkiye’de KKKA Epidemiyolojisi:
KKKA, Türkiye’de 2002’den itibaren İç Anadolu, Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde yoğun olarak görülmeye başlanmıştır. Hastalık, Hyalomma cinsi kenelerle bulaşmakta olup, ülkemizdeki virüs suşu Karadeniz ve Kosova-Rusya suşları ile %96-98 oranında benzerlik göstermektedir. Olgular genellikle kene aktivitesinin yüksek olduğu bahar ve yaz aylarında artmaktadır. Türkiye’de yaklaşık 30 ilde hastalık bildirilmektedir.




1.3. Bulaşma
KKKA virüsü başlıca enfekte Hyalomma türü kenelerin ısırması yoluyla insana bulaşır. Kenelerin vücut sıvıları veya fekal maddeleriyle doğrudan temas da enfeksiyona yol açabilir. Enfekte hayvanların kan, dokular veya vücut sıvılarıyla temas eden kişilerde (özellikle çiftçiler, mezbaha çalışanları, veterinerler) hastalık bulaşabilir. İnsanlar arasında ise kan ve diğer vücut sıvılarıyla temas sonucu bulaşma (örneğin sağlık çalışanlarında iğne batması, kan teması) mümkündür. Aerosol yoluyla bulaşma da tanımlanmış, ancak nadirdir.
1.4. Klinik
KKKA’nın inkübasyon süresi genellikle 1-3 gündür (keneden bulaşma halinde), kan veya doku teması sonrası 5-6 gün kadar uzayabilir. Hastalık, aniden başlayan ateş, şiddetli baş ağrısı, kas ağrısı, halsizlik, bulantı, kusma, ishal gibi belirtilerle başlar. Klinik seyir prehemorajik ve hemorajik evreler olmak üzere iki fazda değerlendirilir.
Prehemorajik evrede hastalığın viremi dönemi 1–7 gün sürer ve non-spesifik semptomlarla seyreder. İlk belirti genellikle şiddetli baş ağrısıdır; ardından ateş, kas-eklem ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve influenza benzeri semptomlar gelişir. Hastalar huzursuz olup duygusal değişiklikler gösterebilir. Yanak ve burunda kelebek tarzı raş, konjonktival konjesyon, ağız mukozasında peteşi ve diş eti kanamaları sık görülür.
Hemorajik dönem ise kısa sürelidir, ani başlar ve genellikle 2–3 gün sürer. Deri altı kanamalar (peteşi, ekimoz), burun kanaması, hemoptizi, hematemez, melena, hematüri, diş eti ve vajinal kanamalar ile iç organ kanamaları görülebilir. Hepatik tutulum belirgindir; çoğu olguda karaciğer enzimlerinde yükselme, hepatomegali, splenomegali ve lenfadenopati saptanır.

1.5. Biyokimyasal Testler
Hastaların kanında trombositopeni (düşük platelet sayısı) ve lökopeni (beyaz kan hücresi sayısında azalma) sık görülür. Karaciğer enzimleri (AST, ALT), LDH ve CPK değerlerinde belirgin yükselmeler olur, bu da karaciğer ve kas hasarını gösterir. Kanama eğilimini gösteren protrombin zamanı (PT) ve aktive parsiyel tromboplastin zamanı (aPTT) uzar, fibrinojen düşer, fibrin yıkım ürünleri artar. Bu parametreler hastalığın şiddetini ve prognozunu tahmin etmekte kullanılır.
1.6. Tanı
KKKA tanısı klinik bulgular, epidemiyolojik veri ve laboratuvar testleri kombinasyonuna dayanır. Erken tanı, hem hasta yönetimi hem de salgın kontrolü açısından kritiktir. Kan veya diğer biyolojik örneklerden virüs RNA’sı PCR ile tespit edilir, serolojik testlerle IgM ve IgG antikorları aranır. Virüs izolasyonu teknik olarak mümkündür ancak rutin laboratuvarlarda genellikle yapılmaz. Kesin tanı için genetik ve serolojik testlerin birlikte değerlendirilmesi tercih edilir.

1.7. Tanıda Kullanılan Yöntemler
- Moleküler Yöntemler: Real-time PCR, erken dönemde virüs RNA’sını tespit etmek için altın standarttır.
- Serolojik Testler: Hastalığın tanısında ELISA veya IFA ile IgM ve IgG antikorları saptanabilir. IgM antikorları semptomların başlamasından 3 gün sonra, IgG ise yaklaşık 1 hafta sonra tespit edilir. Akut enfeksiyon, IgM’nin tek örnekte pozitifliği veya IgG’de 4 kat titre artışı ile tanımlanır. Erken dönemde moleküler testler, geç dönemde ise serolojik testler tercih edilmelidir. Antikor yanıtı ağır olgularda gecikebilir. IgM düzeyi 4 ayda kaybolurken, IgG antikorları 5 yıl kadar saptanabilir.
- Virüs İzolasyonu: Virüs izolasyonu hücre kültüründe daha hızlı ve pratik olsa da, duyarlılığı düşüktür ve sitopatik etkisi azdır. Hastalığın ilk 5 gününde uygulanabilir. Yeni doğan farelere intrakraniyal veya intraperitoneal inokülasyon daha yavaş ancak daha duyarlıdır; bu yöntemle virüs, hastalığın 13. gününe kadar kanda tespit edilebilir.
1.8. Ayırıcı Tanı
KKKA’nın klinik bulguları diğer viral hemorajik ateşlerle (Dengue, Hanta virüsü, Ebola gibi), leptospiroz, menenjit, sepsis ve diğer kanama bozuklukları ile karışabilir. Ayırıcı tanıda epidemiyolojik özellikler, laboratuvar testleri ve hastanın temas öyküsü önem taşır. Kanama, ateş ve sistemik bulguların birlikte olduğu hastalıklar dikkatle değerlendirilmelidir.
1.9. Tedavi
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) için kanıtlanmış, spesifik ve etkili bir antiviral tedavi bulunmamaktadır. Bu nedenle tedavide esas yaklaşım yakın klinik izlem ve destek tedavisidir. Destek tedavisi; hastanın trombosit, PT, aPTT, INR gibi parametreleri dikkate alınarak trombosit süspansiyonu, taze donmuş plazma (TDP) ve eritrosit süspansiyonu gibi kan ürünlerinin transfüzyonunu içerir. Bu uygulamalar, hastanın kan sayımı doğrultusunda günde bir veya iki kez yapılmalı, klinik yanıta göre yeniden değerlendirilmelidir.
Sıvı-elektrolit dengesi dikkatle izlenmeli; gerekirse kanamalar mekanik yollarla kontrol altına alınmalıdır. Hemorajik şok veya doku hipoperfüzyonu durumunda eritrosit süspansiyonu transfüzyonu önerilir.
Ribavirin, KKKA tedavisinde önerilen tek antiviral ajan olmakla birlikte, etkinliği tartışmalıdır. Türkiye’den yapılan çalışmalarda ribavirin kullanan ve kullanmayan hastalar arasında mortalite açısından fark görülmemiştir. Ribavirinin özellikle orta şiddetli olgularda fayda sağlayabileceği, ağır vakalarda ise steroid kullanımının etkili olabileceği bazı çalışmalarca ileri sürülmüştür.
Hiperimmün serum ve immünglobülinlerin etkinliği hâlen netleşmemiştir. Ancak, özellikle yüksek riskli hastalarda erken uygulamanın faydalı olabileceğine dair veriler mevcuttur.
2. Korunma Ve Kontrol Önlemlerinin Geniş Özeti
2.1. Sahada Korunma
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) enfeksiyonunun önlenmesinde en etkili yöntemlerden biri, hastalığın doğal rezervuarı olan kenelerle teması engellemektir. Sahada korunma esas olarak kişisel koruyucu önlemler ve çevresel kontrolü içerir. Kene aktivitesinin yoğun olduğu dönemlerde (ilkbahar-yaz) tarım, hayvancılık ve ormanlık alanlarda çalışanların uzun kollu giysiler, kapalı ayakkabı, şapka gibi fiziksel koruyucu ekipmanlar kullanmaları önerilir. Giysilerin açık renkli olması kenelerin daha kolay fark edilmesini sağlar. Kene sokmalarını engellemek için giysilere DEET, permetrin gibi insektisitlerin uygulanması faydalıdır. Çalışma alanlarının düzenli olarak kenelere karşı ilaçlanması ve hayvanların kene mücadelesinin yapılması bulaş riskini azaltır. Ayrıca, hayvan kanı ve dokularıyla temastan kaçınmak, eldiven ve koruyucu ekipman kullanmak gereklidir.

- Kene ne kadar erken çıkarılırsa, hastalığın bulaşma riskinin de o kadar azalacağı unutulmamalıdır.
- Keneyi kişi kendisi çıkaramadığı durumlarda, en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır.
2.2. Profilaksi
Dünya genelinde 175 sağlık çalışanının incelendiği bir meta-analiz çalışmasında, KKKA virüsüne maruziyet sonrası ribavirin profilaksisi belirgin şekilde etkili bulunmuştur. Ribavirin alan sağlık çalışanlarının %89’unda enfeksiyon gelişmemiştir. Ayrıca ribavirinin maruziyetten sonraki ilk 48 saat içinde başlanması durumunda enfeksiyon riski azalmış ve sağkalım oranı anlamlı olarak artmıştır. Bu bulgular, ribavirinin tedavideki belirsizliğine rağmen, profilaksi amacıyla erken dönemde kullanımının faydalı olabileceğini göstermektedir
2.3. Aşı
KKKA aşı çalışmaları 1960’larda başlamış, ancak FDA onaylı bir aşı henüz yoktur. Sovyetler Birliği tarafından formalinle inaktive edilmiş fare beyin dokusu bazlı inaktif aşı geliştirilmiş ve Bulgaristan’da riskli gruplara uygulanmıştır. Aşı sonrası antikor oluşumu gözlenmiş, ancak antikor seviyeleri 3-6 ayda azalmıştır. KKKA vakalarında azalma olmuşsa da bu azalma sadece aşıya bağlanamamaktadır. Günümüzde DNA ve virüs partikül bazlı modern aşılar üzerinde çalışmalar devam etmekte, Türkiye’de hücre temelli inaktif aşının Faz 1 çalışması yapılmıştır.
2.4. Enfeksiyon Kontrol Önlemleri
-KKKA hastalarında izolasyon temel olarak el hijyeni, hastaların tek kişilik odalarda veya aynı gruptakilerin bir arada yatırılması, koruyucu malzeme kullanımı (eldiven, maske, gözlük, önlük) ve tek kullanımlık malzemelerin tercih edilmesi ile sağlanır.
-Kan, idrar, dışkı gibi materyallerin güvenli bertarafı, enfekte atıkların tıbbi atık prosedürüne uygun yok edilmesi gerekir.
-Sağlık çalışanları, hasta bakıcılar ve cenaze hazırlama personeline hastalığın bulaşma yolları ve korunma yöntemleri hakkında eğitim verilmelidir.
-Girişimsel işlemlerde (entübasyon, cerrahi müdahale vb.) FFP3 tipi maskeler kullanılır; hasta odalarına girenler cerrahi maske takmalıdır.
-Dezenfeksiyon için günlük hazırlanmış 1/10 ve 1/100’lük çamaşır suyu çözeltileri, alkol ve antiseptikler kullanılır.
-Kullanılan eldivenler tekrar kullanılmaz, tıbbi malzemeler uygun şekilde dezenfekte edilir.
-Enfekte materyaller döküldüğünde 1/10 veya 1/100 çözeltilerle 15 dakika bekletilerek temizlenir.
-Koruyucu giysiler mümkünse tek kullanımlık olmalı; yıkanacaksa uygun çözeltilerle dezenfekte edilmelidir.
-Konvalesan dönemde virüs atılımı devam ettiği için idrar dezenfeksiyonuna dikkat edilir.
-Maruziyet durumunda derhal temas bölgesi yıkanmalı, enfeksiyon uzmanına başvurulmalı, takip ve gerekirse ribavirin profilaksisi uygulanmalıdır.
-Cenazelerin hazırlanmasında koruyucu ekipman kullanılır; ceset ve çevresi 1/10’luk çamaşır suyu ile dezenfekte edilir, tabutlanıp mühürlenir; defin işlemleri sırasında özel önlemler alınır.
3. Bildirim ve Sürveyans
KKKA, Türkiye’de bildirimi zorunlu bir hastalıktır ve 2002’den beri aktif takip edilmektedir. 2011 yılından itibaren vakaların bildirim ve takibi için web tabanlı KKKA Bilgi Sistemi kullanılmaktadır. Sistemde Sağlık Bakanlığı, laboratuvarlar, İl Sağlık Müdürlükleri ve hastaneler olmak üzere dört farklı kullanıcı girişi vardır. Giriş şifreleri Zoonotik ve Vektörel Hastalıklar Dairesi Başkanlığı tarafından verilmektedir. Tüm şüpheli KKKA vakalarının hastane girişinden sisteme kaydı zorunludur ve hasta durum güncellemeleri düzenli yapılmalıdır. Ölen hastaların epikriz ve bilgi notları ilgili e-posta adresine gönderilir.

KKKA – Pratik Vaka Tanı Kartı (2025 Rehberi)
KLİNİK TANIM
Aşağıdaki 4 kriterden en az 2’si varsa KKKA düşün:
Semptomlar (En az 2’si olmalı)
- Ateş ≥38°C
- Halsizlik
- Baş ağrısı
- Yaygın vücut ağrısı
- Eklem ağrısı
- İshal
Kanama Bulguları
- Peteşi, ekimoz, burun/diş eti/gastrointestinal kanama vb.
Hematolojik Bozukluk
- Trombositopeni ve/veya lökopeni (açıklanamayan)
Karaciğer Enzim Yüksekliği
- ALT ve/veya AST yüksekliği (açıklanamayan)
EPİDEMİYOLOJİK KRİTERLER (Son 14 gün içinde en az 1’i)
- Kene teması veya kene tutunması
- Hayvan kanı/dokusu/sekresyonu ile temas
- Kırsalda yaşama ya da kırsala seyahat
- Kesin tanılı KKKA vakasıyla yakın temas
LABORATUVAR TANISI (En az 1 yöntemle doğrulanmalı)
- Virüs izolasyonu
- IgM antikor (+)
- IgG’de ≥4 kat titre artışı
- Viral RNA saptanması (PCR)
VAKA SINIFLANDIRMASI
- Olası Vaka: Klinik + Epidemiyolojik
- Kesin Vaka: Olası + Laboratuvar doğrulama
Not: KKKA tanısı dışlanana kadar izolasyon önlemleri ve temaslı takibi başlatılmalıdır.
4. Algoritmalar
KKKA hastalığı yönetiminde, erken teşhis ve hızlı müdahale kritik önem taşır. Bu nedenle, hastaların değerlendirilmesi, tanı ve tedavi süreçlerini standartlaştırmak ve kolaylaştırmak amacıyla klinik algoritmalar geliştirilmiştir. Bu algoritmalar, sağlık personeline pratik rehberlik sağlar ve özellikle acil durumlarda karar verme sürecini hızlandırır.
4.1. Kene Tutunması ile Gelen Kişilere Yaklaşım Algoritması
Keneyle temas eden kişi, kene mümkün olan en kısa sürede elle ve uygun bir bariyerle dikkatlice çıkarılmalıdır. Bölge antiseptik veya sabunlu suyla temizlenmelidir. Kişinin bazal tam kan sayımı yapılmalı ve KKKA’ya özgü şikayetler (ateş, baş ağrısı, vücut ağrısı, halsizlik, artralji, ishal, kanama) sorgulanmalıdır.
- Kan değerleri normal ve şikayet yoksa, kişi semptomlar açısından bilgilendirilmeli, 10 gün içinde şikayet olursa sağlık kuruluşuna başvurması sağlanmalıdır.
- KKKA uyumlu en az iki şikayet veya trombosit sayısı <150,000/mm³ ve/veya lökosit <4,000/mm³ ise vaka yönetim algoritmasına göre değerlendirilir.
- Sadece kan değerleri düşük, şikayet yoksa 2. basamak sağlık kuruluşunda uzman hekim tarafından değerlendirilir.
Bu algoritma, hem hastalığın erken evrede tanınmasını sağlar hem de gereksiz tetkik ve tedavilerin önüne geçer.
4.2. KKKA Vaka Yönetim Algoritması
Belirti kontrolü: Ani başlayan ateş, baş ağrısı, yaygın vücut ağrısı, halsizlik, artralji, ishal, kanama gibi şikayetlerden en az ikisi varsa kişi epidemiyolojik açıdan değerlendirilir.
Epidemiyolojik öyküsü olmayanlar: Uzman doktor tarafından değerlendirilir.
Epidemiyolojik öyküsü olanlar: Tam kan sayımı yapılır.
- Kan sayımında patoloji yoksa, 2. basamak sağlık kuruluşunda uzman doktor değerlendirmesi gerekir.
- Trombosit <150,000/mm³ ve/veya lökosit <4,000/mm³ ise hasta 2. basamağa sevk edilir.
2. basamak sağlık kurumunda:
- Hasta yatırılır,
- KKKA tanısı için kan alınır,
- Günlük tam kan, hemostaz paneli, biyokimya takip edilir,
- Destek tedavisi başlatılır.
3. basamağa sevk kriterleri:
- 65 yaş üstü hastalar,
- Klinik/laboratuvar değerleri hızla kötüleşenler,
- Bilinç bulanıklığı olanlar,
- Trombosit <50,000/mm³ ve/veya aPTT uzaması olanlar,
- Organ yetmezliği veya hematolojik hastalığı olanlar,
- Takip eden hekimin sevk gerektiğine karar verdiği hastalar.
Bölge merkezleri: Hastalığın sık görüldüğü dönemlerde hasta yükünü dengelemek için bazı illerde (Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Edirne, Elazığ, Erzurum, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Kayseri, Konya, Malatya, Samsun, Sivas, Tokat, Trabzon, Van) bölge merkezleri oluşturulmuştur.
Örneğin; Muğla’dan İzmir, Muş’tan Elazığ’a sevk yapılır.
Bu algoritma, KKKA hastalarının yönetiminde standart bir yol haritası sunarak tedavi başarısını artırır ve mortaliteyi azaltmayı hedefler.
Özetle, 4. bölümdeki algoritmalar, KKKA riskli temas sonrası yaklaşımı ve hastalık vakalarının yönetimini pratik, sistematik ve etkili şekilde organize etmek için hazırlanmıştır. Sağlık çalışanlarının hasta değerlendirmesinde zaman kaybını önler ve klinik kararları kolaylaştırır.

5. Eğitim Faaliyetleri
KKKA’nın önlenmesi ve etkin yönetimi için sağlık çalışanları ve toplumun bilinçlendirilmesi gereklidir. Eğitim programları; hastalık bilgisi, korunma yöntemleri, erken tanı ve hasta yönetimi konularını kapsar. Seminer, saha eğitimi, yazılı-görsel materyal dağıtımı ve sürekli mesleki gelişim eğitimleri önerilir. Eğitimlerin düzenli tekrarı ve etkinliğinin izlenmesi önemlidir.
Ekler: Rehberde kullanılan bildirim formları, eğitim materyalleri, vaka takip şablonları ve diğer destekleyici dokümanlar;
- Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Afişi
- Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Broşürü
- Kırım Kongo Kanamalı Ateş Laboratuvar İstem formu
Yazardan Kısa Notlar:
- Sonuç olarak; KKKA, ülkemizin belirli bölgelerinde her yıl yeniden gündeme gelen, erken tanı konmadığında ölümcül seyredebilen ciddi bir enfeksiyon hastalığıdır. Bu yazıda paylaştığım rehber özeti, algoritmalar ve pratik bilgiler; özellikle acil servislerde görev yapan sağlık çalışanlarının hızlı, etkili ve güvenli bir yaklaşım sergilemesine katkı sunmayı amaçlamaktadır.
- Unutulmamalıdır ki KKKA, sadece bir klinik vaka değil, aynı zamanda sahada dikkat, ekip işi ve organizasyon gerektiren bir halk sağlığı mücadelesidir.
- Son olarak 2025 KKKA Rehberi özetinden bağımsız olarak siz değerli acilci.net okuyucularımız için son iki KKKA rehberlerinin (2023-2025) karşılaştırmalı farklarını bir dip not olarak ekleyelim:
