Skip to content

Yumurta kapıya dayanmadan harekete geç – ErteleME

Reklam

Bu yazıyı son güne bırakma, sınava son gece çalışma, rejime bir sonraki pazartesi başlama… Her yaştan insana tanıdık gelecek bir konu; erteleme. Konu ile ilgili kitaplar, videolar hatta özlü sözlerin zenginliğine bakacak olursak insanlık erteleme alışkanlığına hala bir çözüm bulamamış.

blank
Stefan Laube (Tauchgurke) – (Dreizehenfaultier (Bradypus infuscatus), Gatunsee, Republik Panama)

Ertele-ME

Prokrastrinasyon (procrastination) ya da Erteleme; bir hastalıktan çok vücudumuzun dış etkilere verdiği fizyolojik bir yanıttır. Her ne kadar bu duruma bir çok kaynakta hastalık gözüyle bakılmış ve tedavileri sunulmuş olsa da; biz bu yazımızda bu durumu doğal bir şekilde ele alacağız; ve tıpkı vücudumuzun diğer doğal fizyolojik süreçleri gibi bununla da nasıl yaşayacağımızı öğreneceğiz.

Erteleme veya prokrastrinasyon; belirli bir süre sonunda tamamlanması gereken bir görevi yapmaktan kaçınmadır. ​1​ Olumsuz sonuçlar doğurabileceğini bilmesine rağmen kişinin bir işi başlamama ya da tamamlamama süreçlerini kasıtlı olarak yapması olarak da tanımlanabilir.​2​ Burada önemli bir ayrım yapmakta fayda var; erteleme tembellik ile aynı şekilde değerlendirilmemelidir. Tembellikte kişi yapacağı iş/işler konusunda ve sonuçları karşısında duyarsızdır. Prokrastrinasyon/ Erteleme davranışında ise kişi hem iş/işler konusunda hem de yapmadığı zaman başına gelecekler konusunda tedirgin olsa da, kendini engelleyen görünmez ipler ile bağlıdır.

Erteleme Türleri

Davranışı 3 grupta ele alabiliriz;

  1. Yapmak istmediğimiz ama yapmak zorunda olduğumuz işler
  2. Yapmak ile ilgili bir sıkıntı duymayacağımız ama ufak tefek – zaman alıcı işler
  3. Kişisel hedeflerimiz ile ilgili ortaya çıkan işler

Öncelikle en sık karşılaştığımız ve bize bazen sadece zaman kaybı bazen de kaçış olarak görünen ikici seçenekten başlayalım. Ufak tefek şeyler; bu bazen telefon ya da bilgisayar hafızasındaki gereksiz şeyleri boşaltmak, bazen de bulaşık makinasını ya da çamaşırlığı boşaltmak olabilir. Aslında bedenen ya da ruhen size bir yük olmasa da; o anda yapmanız gereken başka bir şey olduğuna beyniniz sizi ikna edebilir. Ama söz konusu önemli bir konu; bitirilmesi gereken bir ödev, yazılması gereken bir tez, çevrilmesi gereken bir makale ise; işte o zaman bu işler kurtarıcı rolüne bürünür.

Reklam

Bu da bizi ikinci sıklıkla karşılaştığımız ve aslında hayatımızı daha fazla etkileyen ilk gruba getiriyor; yapmak istemediğimiz ama yapmak zorunda olduğumuz şeyler. Burada dikkat edilmesi gereken yapmak istemediğimiz şeyler değil; o şeyi neden yapmak istemediğimiz kısmıdır. Burada konu gerçekten yapmak istemediğimiz şeylerin yanı sıra; yapmak istediğimiz ancak başarısızlık, yetersizlik, ayıplanma vs korkusu ile yapmaktan çekindiğimiz şeyleri de kapsamaktadır. İnsan beyni doğal olarak tehlike olarak gördüğü şeyden sakınacaktır, ancak bunun kendi düşüncelerinden kaynaklandığını bilmediği için etkili bir çözüm üretme yoluna gitmez ve çaresizlik yaşayarak, korkularını kriz boyutlarına taşıyabilir.​3​ Ta ki teslim tarihi gelene kadar. O zaman korkunun tetiklediği amigdala vücuda hafızasındaki korkuyu hatırlatır; donakalma, kararsızlık, çarpıntı, strese hormonal cevap gibi.​4​ Bizi normal şartlarda koruması gereken bu mekanizma, plan yapma yetimizi elimizden alarak kronik bir erteleme sürecine doğru iter. Artan stres kişide anksiyete ve düşük stres eşiğine sebep olur, artık kafaya takılmayacak şeylerde bile stres yapmaya başlarız.

blank
Amigdala korkuyu işler ve buna paralel olarak, duygusal olayların gelişmiş bellek işlemesinde hipokampus ile koordine çalışmaktadır.​4​

Son olarak kişisel hedeflerimiz ile ortaya çıkan işler var. Burada asıl sorun belli bir başlangıç ya da bitiş tarihi olmadığı için yabancı bir dil öğrenme, bir enstrüman çalmaya başlama ya da dans kursuna gitme hayali; hep hayal olarak kalmaya devam ediyor. Beyin uzun vadeli düşünme yetisinden fakir olduğu için, sürekli ertelediğimiz hayaller aslında diğer iki gruptan daha fazla hasar veriyor bizlere.

Peki bu durum ile nasıl başa çıkacağız?

Daha önce de belirttiğimiz gibi ertelemeyi bir hastalık olarak görmediğimiz için bir tedavi seçeneğimiz yok, bu durum ile birlikte yaşayıp kontrol altında tutmayı öğrenmeliyiz. Konu ile ilgili ayrıntılı bir sürü kitap, makale, video vs internet ortamında bulabilirsiniz. Türkçeye çevrilmiş olan Jon Acuff’un Bitir​5​ ve Timothy A. Pychyl’ın Prokrastineyşın kitapları bir başlangıç olabilir. Tabi kitapları bitirmek kaydıyla.

Reklam
blank

Zaman sadece birazcık zaman

Öncelikle zaman kavramını dikkatlice inceleyerek, önümüzdeki sürece bir bakmamız gerekiyor. Gün hepimiz için 24 saat ancak bazılarımız bunu sanki 48 saatmiş gibi kullanabiliyor, orada sahneye planlama çıkıyor. Yapılacak işlerin genel olarak başlangıç ve de bitiş tarihleri vardır. Arada geçen süre ise kişiden kişiye farklılık gösterebiliyor.

blank

A. Rahat dönem: Bitiş zamanına daha çoook var diyerek kendimizi rahatlattığımız aslında hiçbir hücremizin konu ile ilgilenmediği dönem olarak da algılayabiliriz bu dönemi. O gün işlenen dersi akşamına çalışan sınıf arkadaşlarınız varsa, bu dönemi verimli geçirdiklerini söyleyebiliriz.

B. İşe başlasan iyi olur dönemi: Aslında teslim tarihine/bitiş zamanına hala vaktin vardır, ertelemeye devam edebilirsin; ancak bu dönemde yapmanız gereken işe başladığınızda takvim içerisinde rahat rahat çalışabilirsiniz. Ama bir çoğumuz bu evreyi de arada bizi ufak ufak strese sokan anlar dışında rahat dönem gibi geçirir.

C. Kesin başlaman lazım dönemi: Bu dönem artık stresin yükselmeye başladığı, anksiyetenin her geçen gün arttığı ve yetiştirememe korkusunun sizi sardığı dönemdir. Bu dönemde de başlamadıysanız çok eğlenceli bir dönem sizi beklemektedir.

Reklam

D. Yumurta kapıya dayandı dönemi: Son dönem. Aslında bir günüm daha olsaydı bak ne güzel çalışıyordum, bir saatim daha olsa daha rahat bitirirdim şeklinde içsel uyanış yaşadığınız dönemdir. Artık teslim tarihi gelmiş, stres tüm vücudu sarmış, stres eşiğiniz düşmüştür. Herkes ve her şey sizi sinirlendirebilir, strese sokabilir hale gelir.

blank
Tembel yumurta Gudetama

Erteleme ile başa çıkma yöntemleri

Aşağıda çeşitli kaynaklardan derlediğim erteleme ile başa çıkma yöntemleri mevcuttur. Her madde her durumda uygun olmayacağı gibi herkes için de doğru gelmeyebilir.

  1. Korkma : Öncelikle mükemmel sarayımızdan dışarı çıkmamız gerekiyor. Beynimizdeki kusursuz değilse doğru yapmıyorsundur; o zaman hiç yapma, diyen soylu arkadaşı susturmamız lazım. ​5​
  2. Parçala : Önünüzde dağ gibi büyüyen, durdukça daha da büyük gözüken işi parçalara bölerek tekrar değerlendirin. Yazmanız gereken makaleyi kısım kısım ele alın, çeviri yapılacak yazıda şekiller olmadan bir daha değerlendirin. Artık eskisi gibi büyük ve korkutucu olmayacaktır.
  3. Takvim, Plan – Program : Parçaladıktan sonra bir takvime oturtulduğunda, her parçanın kendi bitiş tarihi olacaktır, bu da amigdala plan yapma yetimizi elimizden aldığında bize bir çıkış yolu sunacaktır.
  4. En önemlisinden başla: Yığılmış, birikmiş bir sürü yapılacak iş var ve en basitini yapıp, günü kapatıp; vicdanını ve kendini kandırmayı düşünüyorsan yapma! Son teslim tarihi en yakın olan ve en önemlisi hangisi ise o iş ile başla.
  5. Büyük ve tanımsız hedefleri basite indirge : Almanca öğrenmek istiyorum şeklinde bir hayal yerine, önümüzdeki 3 ayda A1 seviyesinde Almanca bilmeliyim, şeklinde tanımlı bir hedef ile yola çıkmak daha kolay olur.
  6. Teknolojiden uzak dur : Modern çağ kölesi olduğumuz gerçeği burada tekrar yüzümüze bir tokat gibi çarpıyor. Tabi ki telefonu bilgisayarı kapatıp internetten uzak durmalıyız demek değil bu; çalıştığımız sırada Whatsup mesajlarımıza, sosyal medya bildirimlerimize bir süre ara vermek, sonsuz kısa videolar bataklığından kendimizi kurtarmamız anlamına geliyor. Aksi halde; bir video izlesem ne olur, sadece şu mesajı yanıtlayacağım ile başlayan ve aynada kendi ile kavga eden kedi videolarına uzanan bir kısır döngü içine giriyoruz.
  7. Doğru zamanı beklemeyin : Başlamak için doğru bir zaman yoktur, varsa da şu andır. Burada birinci maddedeki mükemmeliyetçi dostlara sesleniyorum; öyle bir an gelmeyecek.
  8. Başlamak bitirmenin yarısı değildir.​5​ Başlamak anlamlıdır ama kolaydır da; ama bitirmektir asıl mesele.

T.O.T.E Modeli

Bir de üçüncü grup ertelemelere daha fazla uyacak ve çoğunlukla NLP(Nöro-Linguistik-Programlama)​6​ ile özdeşleşmiş, aslında bir mühendislik modeli olan TOTE (Triger/Test-Operate-Test-Exit) yöntemi vardır. Richard Bandler ve John Grinder tarafından geliştirilen TOTE modeli aşağıdaki yolları izleyerek hedefe ulaşılabileceğini varsaymaktadır:

  1. Arzu edilen duruma ilişkin tam olarak belirlenmiş bir hedef
  2. Hedefe ulaşıldığına işaret eden algısal ve davranışsal ipuçları
  3. Hedefe ulaşılabilmesini olanaklı kılacak bir dizi strateji, operasyon, prosedür ve seçim
blank
T.O.T.E Modeli

Başlama/İlk test: Mevcut durum ile arzu edilen arasında bir kıyas yapıp stratejiyi ortaya koymamız gerekir. “Tam olarak ne istiyorum? Ne zaman gerçekleştirebilirim?” sorularının yanıtı bu aşamada belirlenir. Örneğin; Almanca A1 seviyesine ulaşmak istiyorum. Hafta içi online kurslar benim için uygun.

Reklam

Çalıştırma/Eyleme geçirme: Bu noktada kişisel ve çevresel tüm kaynaklarımızı ele alıp hangileri ile yola devam edeceğimizi, ne şekilde etkin kullanabileceğimizi değerlendiririz. “Hangi alternatiflerim var?, Hangi alternatif en etkili? Farklı kaynaklara nasıl ulaşabilirim?” sorularına cevap buluruz. Örneğin; A ve B firmaları online ders veriyor, ancak C firması yüzyüze eğitim veriyor. C firması benim için uygun değil. A firması katılamadığım dersler için kayıt alırken B firması bu imkanı vermiyor.

Test/İkinci test: Eyleme geçtikten sonra belirlenen zaman aralığında; başlangıç ile mevcut durumu karşılaştırmak için kullanılan aşama. “İstediğim şey bu mu?, Stratejim beni hedefime götürüyor mu?” sorularına yanıt bulduğumuz aşamadır. Bu noktada eğer mevcut durumdan memnunsak ve amaca ulaşmışsak bir sonraki aşamaya geçebiliriz. Eğer memnun değilsek ilk test/başlama noktasına geri dönüp hedefimizi gerçekçi boyutta tekrar değerlendirmeliyiz. Örneğin; belirlediğim sürede A1 seviyesine ulaştım mı?

Çıkış : Hedefe ulaşılması olarak tanımlanmaktadır. Bu noktada kişide hala soru işaretleri varsa ikinci test aşamasında tekrar değerlendirme yapılabilir.

T.O.T.E modelinin amacı; kişinin elindeki kaynakları güncelleyerek ve hedefe ulaşımını sürekli test ederek, bir aksaklık halinde esnek bir şekilde belirlediği hedefine ulaşmasını sağlamaktır. Unutmayalım ki hayatımız boyunca en çok hatalarımızdan öğreniriz.


Kaynaklar

  1. 1.
    Aslan Ş, ed. Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri: Nicel, Nitel ve Karma Tasarımlar İçin Bir Rehber. Eğitim Yayınevi; 2018.
  2. 2.
    Ferrari JR, Roster CA. Delaying Disposing: Examining the Relationship between Procrastination and Clutter across Generations. Curr Psychol. Published online September 18, 2017:426-431. doi:10.1007/s12144-017-9679-4
  3. 3.
    GENÇÖZ T. KORKU: SEBEPLERİ, SONUÇLARI VE BAŞETME YOLLARI. Kriz Dergisi. Published online 1994:009-016. doi:10.1501/kriz_0000000068
  4. 4.
    Zheng J, Anderson KL, Leal SL, et al. Amygdala-hippocampal dynamics during salient information processing. Nat Commun. Published online February 8, 2017. doi:10.1038/ncomms14413
  5. 5.
    Acuff J. Bitir. Yan Pasaj; 2018.
  6. 6.
    Bandler R, Grinder J. The Structure of Magic I: A Book about Language and Therapy. Science and Behavior Books Inc; 1975.

3 Yorumlar


blank
Yükleniyor..