fbpx
Favorilere Ekle (0)
Please login to bookmarkClose
Please login

No account yet? Register

Bugünün bir de yarını var
Mutluyduk belki, bugüne kadar
Ya sonra?
Ne yaparım senden sonra?

AJDA PEKKAN

Covid-19 (SARS-CoV-2) pandemisinin hayatımızı zorlaştırdığı şu dönemde; yazımıza motivasyon önerisi olan bir parça ile başlamak istedim. Bir yıldan uzun zamandır devam eden pandemi sürecinde hastalarımızın bizden beklentileri ve soruları da dinamik bir değişim içerisindedir. Hastalarımızın ilk karşılaştığı hekimlerin acil hekimleri olması dolayısıyla, farklı sorularla sıklıkla muhatap olanlar yine bizleriz. Artık hastalarımız hekimlerine; “Covid-19 geçirdim ama ya sonra?”, “Hocam benim şikayetlerim ne kadar sürecek?”, “Covid-19 geçireli bir ay oldu hala yorgunluğum devam ediyor, bu hiç geçmeyecek mi?” gibi sorular yöneltmekteler. Artık rutinimizde karşılaştığımız Covid-19 geçirmiş bir hasta popülasyonumuz oluştu. Farklı semptomlar ve bu semptomların değişken süreleri ile acillere başvuran hastalarımıza yaklaşımımızı kolaylaştırmayı ve farkındalığımızı arttırmayı amaçladığım bu yazımda ‘’Post Covid-19 Sendromu’’ ndan bahsedeceğim.

Not: Yazıma kaynak olan meta analize buradan ulaşabilirsiniz.

İyi okumalar…

Covid-19, hastalık iyileştikten sonra bile haftalar, hatta aylar süren sekel ya da komplikasyonlar oluşturabilir. Bugüne kadar, Covid-19′ un kalıcı sekelleri olan kişilerde bu kalıcı durumu belirtmek için belirlenmiş bir terim bulunmamaktadır. Yapılan çalışmalarda yazarlar birçok farklı terim kullanırken, ben yazımda bu durumdan “Post Covid-19 Sendromu“ olarak bahsedeceğim. Covid-19 başlangıcından iki hafta ya da daha uzun süre devam eden ve hastalık öncesi durumuna dönemeyen semptomlar, belirtiler veya anormal klinik parametreler, potansiyel olarak hastalığın uzun vadeli etkileri olarak kabul edilebilir. Can alıcı noktalardan biri ise, kalıcı etkiler hastaneye yatması gerekmeyen hafif semptomlu hastalarda da görülebilir.

Yapılan bu meta analize; 1 Ocak 2021 tarihine kadar olan ve en az 100 hasta içeren çalışmalar dahil edilmiş ve 17-87 yaş aralığında toplanan 47.910 hastanın Covid-19 enfeksiyonu sonrası 14-110. gün arasındaki klinik durumları baz alınmıştır. İngiltere/ Avrupa’dan 9, ABD’ den 3, Avustralya, Çin, Mısır ve Meksika’dan 1’er araştırmaya çalışmada yer verilmiştir. Çalışmada hastaların %80’nin bir veya daha fazla post covid-19 belirtisi taşıdıkları tahmin edilmekte ancak bu belirtilerin cinsiyet, yaş, etnik köken, ek hastalık, virüs yükü veya hastalığın ilerlemiş olması ile bağlantısının olup olmadığı belirlenememektedir. Belirtilerin birçoğunun akut Covid-19 enfeksiyonu sırasındaki bulgularla benzeştiği görülmüştür.

En sık görülen semptomlar; yorgunluk (%58), baş ağrısı (%44), dikkat bozukluğu (%27), saç dökülmesi (%25), nefes darlığıdır (%24). Birkaç çalışma yorgunluğun kadınlarda daha yaygın olduğunu ve bir çalışma da aktivite sonrası polipne ve alopesinin kadınlarda daha yaygın olduğunu bildirmektedir. Çalışmada post Covid-19 sendromunun 50 uzun süreli etkisinden bahsedilmektedir.

blank
Uzun Vadeli Covid-19 Etkileri
  • Solunum sistemi üzerinde; öksürük, göğüs ağrısı, azalmış pulmoner difüzyon kapasitesi, uyku apnesi, pulmoner fibrozis.
  • Kardiyak sistem üzerinde; aritmiler, myokardit.
  • Nöropsikatrik sistem üzerinde; demans, depresyon, anksiyete, dikkat bozukluğu, obsesif-kompulsif bozukluk (OKB).

Ölçebileceğimiz ve yüksek olarak devam eden laboratuvar değerleri arasında:

  • İnterlökin-6 (IL-6),
  • Prokalsitonin,
  • Serum ferritini,
  • C- reaktif protein (CRP),
  • N-terminal (NT) Pro  BNP (NTproBNP) ve
  • D-dimer bulunmaktadır.

Görüntülemelerde ise bu durum hem akciğer grafilerinde hem de bilgisayarlı tomografilerde görülmektedir. Akciğer tomografi taramalarındaki anormallikler, hastaların %35’inde ilk başvurularından 60-100 gün sonra bile devam edebilmektedir.

Semptomların çoğu, COVID-19′ un akut fazında gelişen semptomatolojiye benzer niteliktedir. Şimdi hep beraber, sık gördüğümüz semptomlara biraz daha yakından bakalım. 

Yorgunluk, halsizlik, efor kapasitesinde düşüş, bizim hem akut enfeksiyon süresince hem de uzun vadede en sık gördüğümüz semptomlardır. Akut Covid-19’un ilk semptom verdiği günden 100 gün sonra bile, hastaların şikayetlerinin devam ettiği görülmüştür. Bir yıl sonra, hastaların üçte ikisinden fazlası, klinik olarak yorgunluk semptomları bildirilmiş olup, akut solunum sıkıntısı sendromu (ARDS) gibi sendromlar gözlemlenmiştir.

Kronik yorgunluk sendromu (KYS); ciddi yorgunluk, ağrı, nörobilişsel engelilik, yetersiz uyku (hastaların ve yakınlarının çoğu bu konudan muzdarip), otonomik disfonksyonu düşündüren semptomlar ve fiziksel ve/veya bilişsel aktivitede küçük artışları takiben tüm semptomların kötüleşmesini içeren bir durumdur. Olası (KYS) nedenleri arasında virüsler, immün disfonksiyon, endokrin-metabolik disfonksiyon ve nöropsikiyatrik faktörler bulunur. KYS ile ilgili bulaşıcı ajanlar, Epstein-Barr virüsü, sitomegalovirüs, enterovirüs ve herpes virüsüdür. SARS-CoV-2′ nin KYS’ ye neden olan viral ajanlar listesine eklenebileceği düşünülmektedir.

Baş ağrısı (%44), dikkat bozukluğu (%27) ve anosmi (%21) olmak üzere çeşitli nöropsikiyatrik semptomlar bildirilmiştir. Covid-19 hastalarında, nöropsikiyatrik semptomların etiyolojisi karmaşık ve çok faktörlüdür. Bunlar enfeksiyonun doğrudan etkisiyle olabileceği gibi serebrovasküler hadiseler, hipoksi, ilaçların yan etkisi ve tüm dünyada infial yaratmış ölümcül bir salgın hastalığa yakalanmış olmanın sosyal yönleri ile de ilişkili olabilir.

Yetişkinler, Covid-19 tanısından sonra yeni bir psikiyatrik bozukluk tanısı alma riskine sahiptir ve görülen yaygın psikiyatrik durumlar anksiyete bozuklukları, uykusuzluk ve demanstır. Uyku bozukluklarının, psikiyatrik bozuklukların ortaya çıkmasına katkıda bulunacağı aşikardır. Artan psikiyatrik hadiselerin tanısı ve yönetimi için psikiyatri kliniklerine ihtiyaç artacaktır.

Covid-19 sonrası saç dökülmesi, önemli bir sistemik stres veya enfeksiyondan sonra yaygın saç dökülmesi olarak tanımlanan telogen effluvium olarak kabul edilebilir ve aktif büyüme aşamasından (anajen), dinlenme aşamasına (telojen), erken foliküler geçişlerden kaynaklanır. Yaklaşık 3 ay süren kendi kendini sınırlayan bir durumdur, ancak duygusal sıkıntıya neden olabilir.

Covid-19’daki immün aracılı doku hasarı, hücresel ve hümoral yanıtları içerir, ancak SARS-CoV-2′ ye karşı bağışıklık ve yeniden enfeksiyona karşı koruma veya son viral klirens bilinmemektedir. Ayrıca, bazı hastaların Covid-19′ dan sonra uzun süreli semptomlar yaşamasının nedeni belirsizdir. Bu, viral enfeksiyonun sonucunu etkileyen, genetik duyarlılık, enfekte olduğunda konakçının yaşı, enfeksiyonun dozu ve yolu, anti-inflamatuar hücrelerin ve proteinlerin indüksiyonu, eş zamanlı enfeksiyonların varlığı, geçmişte dahil olmak üzere, konakçı faktörlerle kısmen açıklanabilir. SARS-CoV-2′ nin, hepatit B virüsü (HBV) ve bazı herpes virüsleri, HIV, hepatit C virüsü (HCV) gibi diğer virüslerde gözlenen nekahat dönemindeki kronik lezyonlar gibi, hastalığın kronik bir formuna yol açan önemli doku hasarına neden olup olmadığı hala bilinmemektedir.

Özet

  • Yeni bir sendromumuz mevcut artık ‘post COVID sendromu’.
  • Etkileri 14. Günden 110. Güne kadar devam edebilmektedir.
  • En sık karşımıza çıkan semptomlar; yorgunluk, baş ağrısı, dikkat bozukluğu, saç dökülmesi, nefes darlığıdır.
  • Bunun yanı sıra, birçok sistemi etkileyen 50 farklı semptom tanımlanmıştır.
  • Covid hastalarının birçoğu psikiyatrik açıdan değerlendirilmeye ve yardıma ihtiyaç duymaktadır.

Sorularınıza cevap olan bir yazı olması umuduyla…                                      

Covid-19 nedeniyle kaybettiğimiz Acil Tıp Asistanı Dr. Mehmet Ertane anısına…

blank
Ara