Skip to content

Dr. Esad Feyzi ve Röntgenin Kullanıldığı İlk Savaş

Savaşlar, tarih boyunca insanlığa keder ve yıkım getirmiştir. Ancak insanların ve ülkelerin maddi ve manevi sınırlarının test edildiği böylesi kriz dönemleri, bilimsel atılımların da hız kazanmasına yol açmış, kan naklinden rekonstrüktif cerrahiye, protezlerden yeni nesil tedavilere kadar bugün kullandığımız bir çok teknoloji savaş dönemlerinde filizlenmiştir. Bilim alanında güçlü olan ülkeler, savaşlarda daha uzun süre ayakta kalabilmiş ve geliştirdikleri teknolojilerle savaşlardan daha az hasarla çıkabilmişlerdir.

Radyolojinin temelleri ve ilk röntgen hakkında hepimiz bilgi sahibi olsak da, savaşlardaki ilk kullanımının bu topraklarda gerçekleştiğini bilmeyenlerimiz veya Dr. Esad Feyzi’yi tanımayanlarımız vardır sanıyorum.

Bu yazımızda, Türkiye’de Radyolojinin kuruluşunda önemli bir rol oynayan Dr. Esad Feyzi’den ve “Radyolojiyi Savaş Meydanına Taşıyan Savaş”tan bahsedeceğiz.

İlk Röntgen

blank
İlk röntgen görüntüsü

Wilhelm Röntgen, 27 Mart 1845’da Prusya’da doğar. Zürih Politeknik Üniversitesinde eğitim alır ve makine mühendisi olarak mezun olur. 1890’larda bir çok araştırmacı gibi “Crookes tüpü” ile çalışmalar yapar. Tüpün siyah bir karton ile kaplı olduğunda bile 2 metre uzaktaki bir baryum platinosiyanid sarılı kağıtta parlamaya yol açtığını fark ederek, “X ışını” adını verdiği yeni bir ışını tanımlar.

O an farkında olmasa da, Tıp dahil olmak üzere bir çok bilim dalında çığır açacak bir buluşa imza atmıştır. 28 Aralık 1895’de bu önemli keşfini resmi olarak duyurur. Deneyler sırasında parmaklarının yoğun radyasyona maruz kalmasına bağlı olarak parmaklarını kaybeder.

Yabancı Cisimler Cihazı

X ışınlarının keşfinden sadece birkaç ay sonra, Osmanlı Devleti’nde de Röntgen cihazı yapılarak kullanılmaya başlanır. 1896 yılında “La Semaine Médicale” adlı Fransız tıp dergisinde X ışınları üzerine hazırlanan detaylı yazıyı okuyan tıbbiye son sınıf öğrencisi Esad Feyzi ve Rıfat Osman, büyük bir heyecan duyar ve Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şahane fizik laboratuvarında, Crookes Gazlı Katod Işını Tüpü ve Ruhmkorft Bobini ile laboratuvarda yaptıkları pilleri kullanarak “Yabancı Cisimler Cihazı” olarak adlandırdıkları basit bir Röntgen Cihazı yaparlar. O dönemde Askeri Tıbbiye Mektebi’nin adli tıp ve halk sağlığı analizlerinin yapıldığı Kimya Laboratuvarında talebe asistanı olarak görev yapan Prof. Dr. Akil Muhtar Özden bu olaya bizzat şahitlik eder. Prof. Dr. Akil Muhtar Özden’den iki sınıf büyük olan Esad Feyzi, Fizik laboratuvarında talebe asistanı olarak görev yapmaktadır. Bir gün heyecanla Kimya laboratuvarına gelir ve hocalarına “Aman Efendim, Fizik Laboratuvarında iyi bir Crookes tüpü ile güzel bir Rhumkoff bobini duruyor. Sizde kuvvetli bir elektrik pili bataryası var. Müsaade ederseniz bu reyonu (ışını) burada yapalım” der. Teklifi hemen kabul edilir. Kimya laboratuvarının küçük bir odasında cihaz hazırlanır. İşlemler bittiğinde denenir ve başarıyla görüntü elde edilebildiği görülünce dünyalar bu genç tıbbiyelilerin olur.

X ışınlarının keşfinden sadece birkaç ay sonra İstanbul’da ilk tıbbi radyolojik görüntülemeyi, 22 yaşında bir Tıbbiyeli başarmıştır.

Osmanlı-Yunan Savaşı

Aradan bir yıl geçer. Türk-Yunan sınırında ciddi bir gerilim vardır. Ocak 1897’den itibaren Girit Adası’nın Yunanistan tarafından işgal edilmesi ile gerilen ilişkiler, sınır ihlalleri ve saldırıların artması ile kopma noktasına gelmiştir. Osmanlı Devleti, öncelikle Yunanistan’a sert bir nota verir ve 27 Şubat 1897’de bölgede donanmaları olan Avrupa ülkelerini hakemlik yapmaları konusunda ikaz eder.

Türk Ordusunun 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndaki mağlubiyeti, büyük zararlara ve kayıplara yol açmıştır. Bu nedenle ülke ve dünya kamuoyunda, Rus destekli Yunan Ordusu karşısında, Osmanlı Ordusunun kazanma şansının olmadığı görüşü hakimdir. Bu nedenle, Osmanlı’nın tepkisinin savaşma boyutuna ulaşmayacağı düşünülür.

Ancak beklenen olmaz, Osmanlı’nın diplomatik çabaları sonuçsuz kalınca, Bakanlar Kurulu hızla savaş kararı alarak karşı tarafa bildirir. 18 Nisan 1897 Pazar günü, şafakla birlikte Osmanlı topçusu, sınır hattını ateş altına alır. Osmanlı-Yunan Savaşı böylece başlar.

22 Nisan 1897 Perşembe günü Milona muharebesi tam bir Türk zaferiyle sonuçlanır ve Milona-Tırnova yolu Osmanlı kuvvetlerine açılır. Batılı uzmanların “Türk askeri 6 ayda geçemez” diye rapor verdiği tarihi Termopil geçidi, Türk ordusu tarafından 24 saatten kısa bir sürede geçilir.

Aktif savaş yaklaşık olarak 30 gün sürer. Savaşın kazananı Osmanlı olur. Ateşkes süreci de dahil edildiğinde toplamda 15 aylık bir sürede tamamlanan bu savaş, Osmanlı Devleti’nin galip olarak ayrıldığı son savaştır.

Osmanlı-Yunan Savaşı’nda Radyoloji

Ateşli silahların kullanılmaya başlanmasından itibaren, savaş meydanlarında ilk anda hayatını kaybetmeyen yaralılarda en önemli ölüm nedenlerinden birinin vücutta kalan yabancı cisimlerin yol açtığı enfeksiyonlar olduğu bilinmektedir. Bunun farkında olan ordular, X-ışınlarının ortaya çıkmasını önemli bir fırsat olarak hızla fark etmiş ve savaş tıbbı pratiğine eklemenin yollarını aramıştır.

Almanya’da Prusya ordusu, hızla bir radyolog okulu kurmuş; İngilizler ise Royal Victoria Hastanesi’nde ilk klinik radyolojik görüntülemelerini gerçekleştirmişlerdir. Mayıs 1896’da, Naples Askeri Hastane’sinde Etiyopya’dan dönen yaralı askerler üzerinde  radyolojik incelemelerin yapıldığı bilinmektedir.

blank
Soldan sağa: Operatör Doktor Cemil Paşa, Dr. Esad Feyzi ve Dr. Rıfat Osman

Osmanlı-Yunan Savaşı’nda yaralıların taşındığı ana merkezlerden biri, İstanbul’daki Yıldız Asker Hastanesi’dir. Yaralıların bu hastanede tedavi edilmeye başlandığını gören Esad Feyzi ve Rıfat Osman, Yıldız Asker Hastanesi Başcerrahı Cemil Paşa’ya şöyle bir dilekçe yazarak, yardımcı olmak istediklerini ifade ederler:

Osmanlı askeri yaralılarının Yıldız Hastanesi’nde tedavi altına alınacakları duyulduğu için, tıbbiye tabiat müzesinde bulunan ve pek az eksiği olan, yabancı cisimler cihazının adı geçen hastaneye taşınarak, vücut boşluğunda yerleri bilinmeyen kurşun ve mermi parçalarıyla değişik şekillerde meydana gelmiş kemik kırıklarının durumları hakkında, adı geçen cihazın tarafımızdan kullanılmasına ve bu suretli yabancı cisim uygulamasının şerefinin, uygarlık dünyasında Osmanlı tababetine verilmesine ve yaralıların uzun ızdıraplardan kurtulmasına, lütfen siz büyük üstadın aracılık etmesini arz ve istirham ederiz.

Bu istek büyük bir memnuniyetle karşılanır ve dahiliye ve pediatri uzmanı Doktor Salih Bey ve onun yardımcıları olarak Esad Feyzi ile Rıfat Osman’ın Yıldız Hastanesi’nde bu cihazı kullanmalarına izin verilir.

blank
Servet-i Fünun Dergisi’nin ilgili sayısının kapak fotoğrafı.

Bu röntgen cihazı ile ilk olarak sağ el bileğinden yaralanan Boyabatlı Mehmet adında bir askerin sağ el bileğindeki şarapnel parçası tespit edilir. Çekilmiş olan bu röntgen görüntüsü 1897’de Servet-i Fünun Dergisi’nde ve 1899’da Nevsali Afiyet Dergisi’nde yayınlanır.

Cemil Paşa, yaralı askerlere ait bazı röntgen görüntülerini Fransız Cerrahi Derneği’ne gönderir ve 30 kadar basit ve komplike fraktür görüntüsünü bilimsel etkinliklerde sunar.

Bu arada Askeri Hastaneyi ziyaret eden Alman Kızılhaç Tıp Heyeti, o zamanlar tüm dünyada yeni bir tıp dalı olan radyografinin bu şekilde uygulanmasından duydukları hayranlığı dile getirir ve X-ışınlarının savaş cerrahisinde uygulanabilirliğini deneyimlemek için, yanlarında getirdikleri bir Röntgen cihazını Mayıs 1897’de Yıldız Askeri Hastanesi’ne yerleştirerek, Türk meslektaşlarıyla birlikte çalışırlar. Bu, Yıldız’daki önceki Röntgen cihazının ardından Türkiye’de kurulan ikinci Röntgen cihazı olur. Ekipten Dr. Küttner, 1898’de çalışmalarını anlatan bir rapor hazırlayarak ameliyat ettikleri vakalar hakkında ayrıntılı bilgiler verir ve Yıldız Hastanesi’nde çektikleri birkaç radyografiyi paylaşır.

blank
“Mecruh gazinin Röntgen usulüyle resmi çıkarılan el ve kemik derununda kurşunun görünüşü”

Osmanlı-Yunan Savaşı’nda ilk olarak Yıldız Hastanesi’nde Doktor Salih Bey tarafından gerçekleştirilen sistematik radyolojik çekimler, daha sonra İngiliz Kızılhaç doktorları tarafından Atina’da da uygulanır. Böylece Osmanlı-Yunan Savaşı, röntgen tekniğinin kullanıldığı ilk savaş olma özelliği kazanır.

Savaş Sonrası Yıllar

Dr. Esad Feyzi, 23 yaşında tıp fakültesinden mezun olur. Kurada Yemen’i çeker, ancak hocaları değerli çalışmalarına devam edebilmesi için İstanbul’da kalmasını sağlarlar. Askeri Tıbbiyede fizik öğretmenliğine ve daha sonra jeoloji ve mineraloji ilimleri öğretmenliğine getirilir. Röntgenin tıbbiyenin resmi ders programına girmesini sağlar. Ricasıyla, Cerrahi kliniği içerisinde “Röntgen Şu’a’atı İle Muayene Şubesi” adı altında bir şube kurulur. Ülkemizin ilk ve dünyanın sayılı Röntgen kitaplarından biri olan “Röntgen Şu’a’tı ve Tatbikat-ı Tıbbiye ve Cerrahiyesi” (Röntgen Işınları ve Tıp ve Cerrahi Uygulamaları) adlı eseri kaleme alır. Cemil Paşa, kitaba röntgen ışınlarının önemini ve taşıdığı potansiyeli doğru şekilde özetleyen bir önsöz yazar.

Dr. Esad Feyzi, mezun olduktan 4 yıl sonra, daha 28 yaşında ve 3 aylık evli iken yüzünde çıkan erizipelin menenjite neden olması sonucunda hayatını kaybeder.

Esad Feyzi beyin ölümünü takiben, Röntgen laboratuvarı çalışmaya devam eder. 1903 yılından itibaren X-ışınları ile kanser tedavisi üzerine çalışmalara başlanır. Bir kaç yıl içinde İstanbul’da çok sayıda röntgen cihazı kurulur.

Ancak X-ışınlarının ölümcül etkilerinin bilinmediği bu yıllarda, alanın öncülerinden bazıları, Dr. İbrahim Vasif ve Dr. Şevki Bey gibi isimler, yüksek düzeyde radyasyona maruz kalmaları sebebiyle oluşan kanserlerden hayatlarını kaybederler.

Saygıyla…

blank
Sol: Röntgen Işınları ve Tıp ve Cerrahi Uygulamaları kitabı. Sağ: Aynı kitaptan bir röntgen muayenesi

Kaynaklar

  • YI Ulman, G Livadas, N Yıldırım, The pioneering Steps of Radiology in Turkey (1896-1923), European Journal of Radiology, 55 (2005) sf. 306-310
  • M Ersoy, 1897 Türk – Yunan Savaşında Türk Ordularındaki Askeri Sağlık Hizmetleri (Yüksek Lisans Tezi), T.C. Genelkurmay Başkanlığı Gülhane Askeri Tıp Akademisi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2015
  • A Besim, CÇ Başekim, Dr. Esad Feyzi Bey (Türk Radyolojisinin Öncüsü), Nisan Kitabevi, Eskişehir, 2018

Henüz yorum yapılmamış, sesinizi aşağıya ekleyin!


blank
Ara
Yükleniyor..