Zehirlenme özellikle gençlerde önde gelen ölüm nedenidir ve 35 yaş altı travmatik olmayan kalp durmasının önde gelen nedenidir. Amerika Birleşik Devletleri’nde hem kasıtlı hem de kasıtsız aşırı doza bağlı ölümler; ateşli silahlar, düşmeler veya motorlu araç çarpışmalarından kaynaklanan ölümlerin sayısını aşarak yaralanmaya bağlı ölümlerin önde gelen nedeni haline gelmiştir.1
Ciddi derecede zehirlenmiş hastalar kritik durumda başvurabilir. Bu tür hastalar eksik, belirsiz, hatalı bilgilere rağmen organize ve hedefe yönelik bir resüsitasyona ihtiyaç duyar. Kardiyak arrest başvuran hastalara yönelik ileri kardiyak yaşam desteği (İKYD) protokollerine dayanan “jenerik” bir yaklaşım bu hastalarda optimal tedaviyi sunamayabilir. Bunun ötesinde, jenerik yaklaşım, belirli hayat kurtarıcı müdahalelerin yapılmamasına yol açabilir ve hatta bazen zararlı olabilir. Bu yazımız zehirlenmeye sebep olan maddelerin ne olduğu başlangıçta bilinmediğinde, kritik derecede zehirlenmiş erişkin hastanın resüsitasyonuna yönelik bir yaklaşımı güncel kaynaklar göz önüne alarak özetlemektedir.1–4
Başvuru Anında Anamnez
Hasta ve zehirlenmeyle ilgili her türlü bilgi, hastane öncesi bakım sağlayıcılardan, diğer ilk müdahale ekiplerinden (tanıklar, itfaiye, polis, arkadaşlar ve aile dahil) ve tıbbi kayıtlardan elde edilmelidir. İlaç veya kimyasal ürün kapları, malzeme güvenlik veri sayfaları, eczane kayıtları ve reçeteli ilaçların kurumsal veya hasta listeleri yardımcı olabilir. Ayrıca ortam ve koşullar, ilgili toksinlerin belirlenmesine ve müdahalelerin seçilmesine yardımcı olabilir. Örnek olarak, yasa dışı alkolün (örn. metanol içeren) eğlence amacıyla tüketilmesi, kapalı bir alanda zehirli gazların solunması veya kazara endüstriyel salınımlar/yangınlar, birden fazla mağdur için hazırlık yapılması ihtiyacını ortaya koymaktadır. Polis nezaretine alındıktan sonra hızla dekompanse olan bir kişi, büyük miktarda yasa dışı uyuşturucuyu paketlenmiş şekilde yutmuş olabilir ve sızdıran paketin vücut boşluğundan derhal çıkarılmasını gerektirebilir.
İlk Müdahale
Herhangi bir kritik hasta veya yaralı hastada olduğu gibi hava yolunu, solunumu ve dolaşımı (ABC’ler) güvence altına almanın yanı sıra, resüsitasyon lideri ciddi şekilde zehirlenmiş hastalarda ortaya çıkabilecek iki ek zorunluluğu da dikkate almalıdır: acil sağlık bakım sisteminin operasyonel kapasitesinin korunması ve sağlık çalışanlarının güvenliğinin sağlanması. Bu öncelikler, birincil değerlendirmenin bir parçası olarak eş zamanlı olarak ele alınır.
Çoklu ölüm ve kitlesel ölüm vakaları toksik maruziyetleri kapsayabilir ve her boyuttaki sağlık sistemini zora sokabilir. Oldukça güçlü bir toksinle (örneğin radyoaktif izotop veya sarin gibi sinir ajanı) kontamine olmuş veya potansiyel olarak kontamine olmuş tek bir hasta bile tüm acil servisin (AS) devre dışı kalmasına neden olabilir.
Son derece güçlü toksinler, uygun koruma kullanılmadığında klinisyenlerin ve kurtarma personelinin sağlığını doğrudan tehdit edebilir. Ancak bu tür ajanlar, büyük ölçekli bir endüstriyel kaza, büyük bir ulaşım kazası veya terör saldırısı dışında son derece nadirdir. Opioid intoksikasyonu olan bir hastaya ilk yardım ve resüsitasyon yapılırken ilk müdahale ekiplerinin endişelerine rağmen, fentanil veya fentanil analogları ile tesadüfi dermal teması takiben opioid toksisitesi son derece düşük bir olasılıktır. Tüketici ürünleri ve yaygın kimyasallarla ilgili neredeyse tüm tek hasta müdahaleleri için rutin önlemler yeterlidir. Kolayca bulunabiliyorsa, yoğun katı parçacık kontaminasyonu, sıvı dökülmesi veya bilinmeyen bir maruziyetin ardından kusma ile uğraşırken ek güvenlik için nitril eldivenler, koruyucu gözlükler ve suya dayanıklı bir önlük giyilebilir. Bununla birlikte, bu tür koruyucu ekipmanın giyilmesi, oldukça toksik bir ajandan şüphelenmek için açık bir neden yoksa, hayat kurtarıcı müdahalenin yapılmasını geciktirmemelidir.
İdeal olarak, yüzey dekontaminasyonu olay yerinde veya yakınında (yani nakilden önce) veya hasta acil servisin temiz alanına getirilmeden önce (hastane öncesi ortamda yapılmadıysa) gerçekleştirilmelidir. Kimyasallar veya vücut sıvılarıyla kirlenmiş giysiler uygun kapalı kaplara yerleştirilmeli ve uygun şekilde imha edilmelidir.
Hızlı İlk Müdahale: Muayene, İzleme ve Laboratuvar
Resüsitasyon önlemleri başlatılırken hızlı bir sistematik muayene yapılmalıdır. İlgili toksinin sınıfı, semptom ve belirtilerin karakteristik kombinasyonları ile ortaya çıkartılabilir. “Toksidrom odaklı” fizik muayene şunlardan oluşur: yaşamsal belirtiler, uyanıklık düzeyi, pupil boyutu ve konumu, mukozanın nemi ve salgıları, cilt sıcaklığı ve nemi, bağırsak seslerinin varlığı veya yokluğu ve motor tonus. Zehirlenen bir hastanın zihinsel durumunu karakterize etmek için Glasgow Koma Skalasına (GKS) göre daha çok tercih edilen uyanıklık değerlendirmesi basitçe; uyanık, sese yanıtlı, ağrıya yanıtlı veya tepkisiz olarak kategorize edilebilir. Bu hızlı ilk incelemenin bulguları, ilgili toksin sınıfına ilişkin değerli bilgiler sağlayabilir. Başlıca toksikdromlar ve bunlarla ilişkili bulgular için daha önce sitemizde yayınladığımız Zehirlenmelere Genel Yaklaşım yazımızdaki tabloyu aşağıda inceleyebilirsiniz.
Yukarıdaki bulgulara ek olarak, travma belirtileri (kendi kendine veya kazara), yakın zamanda intravenöz ilaç kullanımı, transdermal yamalar ve nöbetler (örn. idrar kaçırma, dilin yan kısmında yırtılma) olup olmadığı değerlendirilmelidir. Major travmadan şüpheleniliyorsa servikal omurga stabilizasyonu için boyunluk gerekebilir.
Klinik ekibi derhal intravenöz erişim sağlamalı, kardiyak monitör ve nabız oksimetresi uygulamalı ve gerektiğinde geri solumasız yüz maskesiyle yüksek akışlı oksijen sağlamalıdır.
Genellikle aşağıdaki laboratuvar testleri yapılmalıdır:
- Yatak başı parmak ucu kan şekeri,
- Tam kan sayımı,
- Temel serum elektrolitleri, BUN ve kreatinin,
- Serum laktat,
- Uygun durumlarda karboksihemoglobin ve methemoglobin seviyesi de dahil olmak üzere venöz veya arteriyel kan gazı (örneğin; duman inhalasyonu veya oksijen desteği ile düzelmeyen siyanoz),
- Kendine zarar verme girişiminde bulunmuş hastalarda; serum asetaminofen ve salisilat konsantrasyonları,
- Elektrokardiyogram,
- Endikeyse diğer spesifik ilaç düzeyleri (örneğin, etanol, teofilin, digoksin, anti-epileptikler).
Belirsiz bir etiyolojisi, uzun süreli bir klinik seyri veya olağandışı bir klinik seyri (örneğin, multiple toksisite oluşturan çoklu maddeler) olan kritik bir hastada kapsamlı ilaç testi için ilk başvuruda idrar örneği ayırılabilir. Çoğu hastanın başlangıç yönetimini nadiren değiştiren bir test olan, yaygın olarak bulunan idrarda “kötüye kullanım ilacı taraması” nın aksine, kapsamlı ilaç testi, genellikle çoğu hastane laboratuarında bulunmayan ve bu nedenle uzun geri dönüş süreleri olan özel uzmanlık ve ekipman gerektirir. Mevcutsa ilk idrar örneği genellikle tercih edilir, ideal olarak lidokain kullanılmayan intraüretral ilk kateterizasyon aracılığıyla alınmalıdır.
Sistematik Değerlendirme: “ABCDE” Yaklaşımı
Nedeni bilinmeyen doz aşımı olan kritik durumdaki erişkin hastanın ilk tedavisi için kardiyak ve travma resüsitasyonunda kullanılan temel “ABC” (hava yolu, solunum, dolaşım) yaklaşımı bu hasta grubuna uyarlanmıştır. Adımlar, en acil hayati tehdit oluşturan konulara göre düzenlenmiştir. Sorunlara, karşılaşılan sıraya göre anında müdahale edilir.
“A”: Hava Yolu
Hava yolunu koruyamayan hastalar derhal endotrakeal entübe edilmelidir. İstisnalar arasında şüpheli opioid doz aşımı ve ciddi hipoglisemi yer alır. Opioid toksisitesinden şüpheleniliyorsa, yeterli oksijenasyon ve ventilasyon sağlarken nalokson uygulanmalıdır. Opioid bağımlılığının mümkün olduğu ve ventilasyonun sürdürülebildiği durumlarda başlangıçta düşük dozlar kullanılmalı (örneğin, intravenöz olarak 0,04 veya 0,05 mg veya intramüsküler olarak 0,1 mg), solunum depresyonu tersine dönene kadar dozu iki katına çıkarılmalıdır. Entübasyon öncesinde zihinsel durumun depresif olmasının bir nedeni olarak şiddetli hipoglisemi de (yatakbaşı parmak ucu kan şekeri ile) dışlanmalıdır.
Flumazenil olası benzodiazepin doz aşımı durumunda rutin olarak uygulanmamalıdır, çünkü bu ajanın risk-yarar oranı zayıftır ve yoksunluk nöbetleri ortaya çıkabilir. Flumazenilin kullanımı (ve uygun olabileceği senaryolar) ayrıca tartışılmaktadır.
Bir nazofaringeal hava yolu yerleştirilmesi, merkezi sinir sistemi depresyonundan (MSS) kaynaklanan üst hava yolu tıkanıklığının üstesinden gelmek ve kısa etkili bir sedatif (örneğin, etanol, gama-hidroksibutirat) alan ve klinik seyrinin iyileşmesi muhtemel olan bir hastada trakeal entübasyon ihtiyacını ortadan kaldırmak için yeterli olabilir.
Hava yolunu koruyan, yeterli oksijen satürasyonunu sürdüren, hemodinamik olarak stabil olan ve kötüleşmemesi beklenen yanıt vermeyen zehirlenme şüphelisi bir hastada (örneğin, etanol gibi kısa etkili sedatif) trakeal entübasyon ihtiyacını belirlemek için yalnızca Glasgow Koma Skalası (GKS) ≤8 kullanılmamalıdır. GKS, travmatik beyin hasarı (TBI) olan hastalarda yaralanma şiddetini sınıflandırmak ve prognozu belirlemek için geliştirilmiştir; GKS ≤8 ciddi TBI’yi temsil eder ve genellikle trakeal entübasyon için bir gösterge olarak kullanılır. Bununla birlikte, TBI’lı komadaki hastaların aksine, zehirlenmiş hastalar, düşük GKS’ye sahip olmalarına rağmen genellikle çok daha iyi bir prognoza sahiptir. Kısa etkili sedatiflerle (örn. etanol) intoksikasyona uğrayan hastalarda prognoz özellikle olumludur çünkü bu hastalar tipik olarak maksimum MSS depresyonu sırasında veya buna yakın bir zamanda bakıma başvururlar ve açık hava yolu ve spontan solunuma sahiplerse hızla iyileşirler.
Hasta arrest olmak üzere olmadığı sürece, ön oksijenasyon ve nöromüsküler blokaj ile hızlı seri entübasyon tipik olarak hava yolunun güvenliğini sağlamak için en iyi yaklaşımdır. Organofosfat zehirlenmesi ve akut digoksin toksisitesinden şüphelenilen durumlarda, süksinilkolin yerine rokuronyum tercih edilir. Organofosfat zehirlenmesinde süksinilkolin, onu parçalayan kolinesterazlar toksin tarafından etkisiz hale getirildiği için belirgin derecede uzun bir etki süresine sahip olabilir. Digoksin zehirlenmesi süksinilkolin kullanımına kontrendikasyon olan hiperkalemiye neden olabilir.
Kostik madde alımı olup, stridoru gelişen ve salya akması belirtileri gösteren hastalar, ideal olarak mevcut en deneyimli klinisyen tarafından uyanık bir yaklaşım kullanılarak trakeal olarak erken zamanda entübe edilmelidir. Hava yolunu güvence altına almak için alternatif bir strateji ve gerekirse cerrahi hava yolu uygulama ekipmanları hemen mevcut olmalıdır.
“B”: Solunum
Aşırı dozdan şüphelenilen tüm kritik hastalara ihtiyaca göre oksijen desteği verilmelidir. End-tidal karbondioksit düzeyini izlemek (örn. kapnografi) baygın veya bilinci kapalı hastalarda ventilasyonun yeterliliği hakkında bilgi sağlayabilir.
Çeşitli toksinler oksijenlenmeyi ve ventilasyonu engeller. Karbon monoksit zehirlenmesi, hatalı olarak normal nabız oksimetresi okumalarına rağmen ciddi hipoksiye neden olabilir. Methemoglobinemi vakalarında, nabız oksimetresi görünür siyanoza rağmen yüzde 85 civarında okuma yapabilir. Normal oksijen doygunluğuna rağmen hücresel hipoksinin diğer toksikolojik nedenleri arasında siyanür, hidrojen sülfit ve sodyum azit bulunur. Bu toksinlerden kaynaklanan derin doku hipoksisi olan hastalar, endotrakeal entübasyona ve yüzde 100 oksijen kullanılarak mekanik ventilasyona ihtiyaç duyar.
Aspirin (salisilat, salisilik asit) zehirlenmesi olan hastalar, aspirinin medulladaki solunum merkezi üzerindeki uyarıcı etkisinden dolayı başlangıçta taşipneik ve hiperpneiktir. Bu hiperventilasyon faydalıdır ve mümkünse entübasyondan kaçınılmalıdır çünkü bu kadar yüksek dakika ventilasyonunun mekanik ventilasyonla sağlanması zordur. Ancak hava yolunu koruyamayan hastaların entübe edilmesi ve hiperventilasyona tabi tutulması gerekir. Şiddetli aspirin zehirlenmesi, entübasyondan kısa bir süre sonra hızlı dekompansasyona ve ölüme neden olabilir ve bu tür hastalar, sodyum bikarbonat tedavisi, yüksek dakika ventilasyonu ve acil hemodiyaliz dahil olmak üzere spesifik ve agresif resüsitasyon gerektirir.
Diğer toksinlere (örn. metanol, etilen glikol) bağlı derin metabolik asidozu olan hastalarda da aşırı derecede yüksek telafi edici dakika ventilasyonu gelişebilir. Bu hastalar PaCO2’nin 10 mmHg’ye yakın olmasına rağmen asidemik olabilir. Bu yüksek dakika ventilasyon hızı yavaşladığında (örn. nöbetler, yorgunluk veya iatrojenik sedasyon veya paralizi nedeniyle), arteriyel pH bazen aniden 7’nin çok altına düşer. Bu nedenle, zehirlenmeye bağlı şiddetli metabolik asidozu olan hastalar, solunum yetmezliği nedeniyle hızla dekompanse olma riski altındadır. Bu tür hastalar, klinik olarak veya kan gazı testinde yaklaşmakta olan herhangi bir solunum yetmezliği belirtisi olduğunda entübe edilmelidir. Şiddetli bir metabolik asidoza rağmen 30 ila 40 mmHg arasında görünüşte normal bir PaCO2, solunum yetmezliğinin kanıtıdır.
Şiddetli metabolik asidozu olan hiperpneik hastaları entübe ederken aşağıdaki yaklaşım önerilmektedir:
- Entübasyondan önce ve sonra intravenöz 1-3 adet 50 mL yüzde 7,5 ila 8,4’luk sodyum bikarbonat ampul bolus olarak uygulayın.
- Trakeal entübasyondan hemen öncesine kadar sedasyondan kaçının.
- Nöromüsküler blokaj ve videolaringoskop gibi teknikler kullanarak ilk geçiş başarısı olasılığını optimize edin; en deneyimli sağlık çalışanı prosedürü uygulamalıdır.
- Entübe edildikten sonra dakikadaki ventilasyonu en üst düzeye çıkarırken, tepe hava yolu basınçlarını ve arteriyel kan gazlarını takip edin. Başlangıç ayarları, bir yetişkin için dakikada 20 nefes ve tidal volüm 12 mL/kg olabilir; asidemi ve barotravma belirtileri sık sık yeniden değerlendirilmelidir. Asidoz düzeldikçe dakika ventilasyonu azaltılmalıdır.
- Diyaliz edilebilir bir toksin (örneğin, aspirin , metanol, etilen glikol) sorumluysa derhal hemodiyaliz yapılmalıdır.
“C”: Dolaşım
Asistol ve ventriküler fibrilasyon
Asistol ve ventriküler fibrilasyon, standart İKYD protokollerine göre yönetilir.
Hipotansiyon
Hipotansiyon, tedaviye rehberlik etmek için daha spesifik bilgiler (örneğin, yatakbaşı ekokardiyografi, yatak başı ultrasonografi) elde edene kadar, 2 L’ye kadar izotonik kristaloidin hızlı bir intravenöz (IV) infüzyonu, ardından norepinefrin infüzyonu veya küçük fenilefrin bolusları ile tedavi edilebilir.
Bazen yanıt elde etmek için gereken vazopressör veya inotrop dozu, zehirlenmemiş hastalar için kullanılan dozlardan çok daha yüksek olabilir. Refrakter şokta dolaşıma yardımcı cihazlar (örn. intraaortik balon pompası) ve ekstrakorporeal yaşam desteği (örn. dolaşım bypass pompası veya veno-arteriyel ekstrakorporeal membran oksijenasyonu) gerekli olabilir.
Koşullar spesifik bir etiyolojiyi düşündürdüğünde, seçilmiş antidotlar hipotansif hastalara ampirik olarak uygulanabilir. Bu antidotların ampirik dozlama kılavuzlarıyla birlikte bir listesini aşağıdaki tabloda görebilirsiniz.
Şüpheli Toksinler (veya benzer ajan) | Antidot |
Siyanür | 5 g hidroksokobalamin IV, 1 kere daha tekrarlanabilir (alternatif nitrit/tiyosülfat kitidir) |
Methemoglobinemi | 2 mL/kg yüzde 2 metilen mavisi IV, 5 dakikada |
Digoksin | 2 ila 5 vial digoksin antikoru (Fab) fragmanı IV |
Kalsiyum kanal blokörü | 20 mL yüzde 10 kalsiyum klorür IV, 2 defa tekrarlanabilir; 0,5 ila 1 ünite/kg/saat insülin (ve dekstroz) IV |
Lokal anestezi | 1,5 mL/kg yüzde 20 intralipid bolus IV, birkaç kez tekrarlanabilir (alternatif olarak, bolus infüzyonundan sonra 30 dakika boyunca dakikada 0,25 mL/kg; maksimum doz 10 mL/kg) |
Sodyum kanalı blokajı | 100 mL yüzde 7,5 ila yüzde 8,4 sodyum bikarbonat IV, 2 defa tekrarlanabilir |
Kolinerjik ajan | 2 mg atropin IV, gerektiğinde her 3 dakikada bir ikiye katlanır |
İzoniazid | 5 gr pridoksin 10 dakika boyunca veya nöbetler durana kadar; kalanı 4 saatte |
Klorokin | 2 mg/kg diazepam IV, 30 dakikada |
Lipit emülsiyon tedavisinin, dirençli şokta kullanımına ilişkin çok sayıda vaka raporuna rağmen, lokal anestezikler dışında ilaç toksisitesi için kullanıldığında faydası olduğuna dair çok az kanıt vardır ve rutin kullanımı önerilmemektedir.
Hipotansiyonla Beraber Bradikardi
Hipotansiyonla beraber bradikardi; digoksin , kalsiyum kanal blokerleri veya beta blokerlerin aşırı dozdan sorumlu olduğunu gösterebilir. Digoksin toksisitesi; artan otomatisite, baskılanmış AV nodal iletimi, karakteristik repolarizasyon değişiklikleri ve gastrointestinal semptomlarla karakterize edilebilir. Beta bloker toksisitesine hipoglisemi ve propranolol durumunda QRS kompleksinin genişlemesi ve nöbetler ile sodyum kanalı blokajı eşlik edebilir. Kalsiyum kanal blokerleri ile aşırı doz genellikle hipotansiyona rağmen hiperglisemiye ve nispeten iyi korunmuş bir mental duruma neden olur. Her ajan için spesifik tedavi mevcuttur.
Monomorfik, Geniş Kompleksli Taşikardi
Zehirlenme durumunda monomorfik, geniş kompleksli taşikardi genellikle supraventriküler kökenlidir ve sodyum kanalı blokajına bağlı anormallik içerir. Trisiklik antidepresanlar, antihistaminikler, Tip IA antiaritmikler ve kokain dahil olmak üzere pek çok zehir sodyum kanalı blokajına neden olabilir. Tedavi, intravenöz (IV) bolus olarak verilen 50 – 100 mEq sodyum bikarbonattır ve ekstremite derivasyonlarında QRS aralığı <100 milisaniye olana veya arteriyel pH 7,55’e yaklaşana kadar gerektiği kadar tekrarlanır. Diğer Tip I antiaritmiklerden (örneğin prokainamid ) kaçınılmalıdır.
Polimorfik Ventriküler Taşikardi
Polimorfik ventriküler taşikardi (torsade de pointes); Tip IA, IC ve III antiaritmiklerin aşırı dozunu takiben; pentamidin; antipsikotikler; arsenikler; antifungaller; ve antihistaminikler ile görülebilir. Bu aritmi, iki ila beş dakika boyunca verilen 2 g magnezyum sülfat IV ile tedavi edilir. Gerektiğinde en fazla iki ek doz verilebilir. Bradikardi bu aritmiyi güçlendirdiğinden, izoproterenol ile aşırı hızlı pacingi veya aşırı hızlı elektriksel pacing de kullanılabilir.
Dar Kompleks Taşikardi
Dar kompleks taşikardi ve aşırı dozda ilaç alımına veya kesilmesine bağlı hipertansiyon, kokain, amfetamin ve diğer sempatomimetiklerde görüldüğü gibi genellikle hiperadrenerjik durumlara bağlıdır. Tedavi öncelikle benzodiazepinlerden ve şiddetli hipertansiyon için fentolaminden oluşur. Refrakter hipertansiyon ayrıca nitrogliserin (kardiyak iskemi durumunda), klevidipin , nikardipin veya nitroprussid ile de tedavi edilebilir . Beta-blokerler ve antipsikotiklerden kaçınılmalıdır. Senkronize kardiyoversiyon nadiren etkilidir.
“D”: Nörolojik Durum
Hava yolu, solunum ve dolaşım güvence altına alındıktan sonra dikkat nörolojik stabilizasyona yönlendirilir. Dekstroz, oksijen, nalokson ve tiaminin ampirik olarak verildiği sözde “koma kokteyli” modası geçmiş bir kavramdır ve yerini, gerektiğinde her bileşenin seçici kullanımı almıştır. Hipoglisemi, konfüzyon, nöbetler, fokal defisitler ve koma dahil olmak üzere zihinsel durumdaki herhangi bir değişiklik olarak ortaya çıkabilir. Glikometre düşük veya normalin altında bir parmak ucu kan şekeri bildirdiğinde bu semptomları intravenöz dekstrozla tedavi edin.
Nalokson, bilinen veya şüphelenilen opioid toksisitesi durumunda solunum depresyonunun tersine çevrilmesi için endikedir. Flumazenil, benzodiazepin toksisitesinden şüphelenildiğinde bile kullanılmamalıdır çünkü benzodiazepin yoksunluğunu hızlandırarak nöbetlere neden olabilir. Tiamin, glukozdan önce güvenli bir şekilde uygulanabilir ancak komayı tersine çevirme olasılığı düşüktür. Eğer tiamin uygulaması gecikecekse glukoz uygulaması geciktirilmemelidir. Fizostigmin artık spesifik olmayan bir analeptik olarak kullanılmamaktadır ancak antikolinerjik (antimuskarinik) zehirlenmenin tedavisinde seçilmiş bir rol oynamaktadır.
Zehirlenme veya yoksunluktan kaynaklanan nöbetler en iyi şekilde artan dozda benzodiazepinlerle tedavi edilir (örneğin diazepam 5 mg IV, dirençli nöbetler için gerektiğinde her 5 ila 10 dakikada bir tekrarlanır ve iki katına çıkarılır) Fenitoin genellikle etkisizdir ve propilen glikol çözücü nedeniyle toksisiteye neden olabilir. Propofol, benzodiazepine dirençli nöbetlerde ikinci basamak tedavi olarak barbitüratların ve inhalasyon anesteziklerinin yerini almıştır. Nöbetlerin muhtemelen sodyum kanalı blokajına bağlı olduğu durumlarda, benzodiazepinlere ek olarak intravenöz sodyum bikarbonat uygulanmalıdır. İzoniazid doz aşımından veya monometilhidrazin zehirlenmesinden (örneğin, Gyromitra mantarları) kaynaklandığına inanılan status epileptikus hastalarına yüksek dozda piridoksin (5 g IV) verilmelidir.
“E”: Ortaya Çıkartma ve Eliminasyon
Yönetimin bu aşaması, giysileri, transdermal ilaç bantlarını ve diğer dış kirletici maddeleri çıkarmayı, vücut sıcaklığını ölçmeyi ve gerektiği şekilde hipotermi veya hipertermiyi tedavi etmeyi, kişinin kendi kendine yaptığı veya kazara meydana gelen travmayı tanımlamayı ve gizli uyuşturucular, kendine zarar verme silahları, tıbbi geçmişi ve aşırı dozun niteliği ile ilgili ipuçları için kişisel eşyaları araştırmayı amaçlamaktadır.
Şiddetli hipertermi (40°C’nin üzerinde) genellikle paralizi, sedasyon ve buz banyosuyla soğutma gerektirir. Şiddetli hipotermi (30°C’nin altında) da hızlı yeniden ısıtma ile agresif bir şekilde tedavi edilir. Arrest sonrası spontan dolaşımın geri döndüğü, bilinci kapalı hastalara terapötik hipotermi uygulanmalıdır.
Gastrik lavaj, aktif kömür, tüm bağırsağın irrigasyonu ve hemodiyaliz gibi zehirlerin eliminasyonunu hızlandıran yöntemler seçilmiş hastalar için yararlı olabilir). Bazı durumlar gastrointestinal kanalda veya vajinada gizli ilaç paketlerinin varlığını düşündürebilir.
Resüsitasyon Çabalarının Durdurulması
Çoğu arrest hastasının aksine, zehirlenmiş hastalar için uzun süreli canlandırma çabaları önemlidir. 60 dakikadan fazla nabızsız arest ve harici göğüs kompresyonları sonrasında bile nörolojik olarak sağlam sağkalım mümkündür. Aşırı dozda ilaç alımını takiben tanıklı arrest yaşayan önceden sağlıklı hastalar için ekstrakorporeal dolaşım yardımını da içeren uzun süreli resüsitasyon çabaları gerekli olabilir. Nörolojik iyileşme mümkün olmasa bile metanol, karbon monoksit ve siyanür gibi nörotoksinlerle zehirlenen seçilmiş hastalar organ bağışçısı olabilir yapabilir.
Kaynaklar
- 1.Tanz LJ, Dinwiddie AT, Mattson CL, O’Donnell J, Davis NL. Drug Overdose Deaths Among Persons Aged 10–19 Years — United States, July 2019–December 2021. MMWR Morb Mortal Wkly Rep. Published online December 16, 2022:1576-1582. doi:10.15585/mmwr.mm7150a2
- 2... Sivilotti MLA.Initial management of the critically ill adult with an unknown overdose. In: Post TW, ed. UpToDate in Waltham, MA; 2024. . .
- 3.Albertson TE, Dawson A, de Latorre F, et al. TOX-ACLS: Toxicologic-oriented advanced cardiac life support. Annals of Emergency Medicine. Published online April 2001:S78-S90. doi:10.1067/mem.2001.114174
- 4.Panchal AR, Bartos JA, Cabañas JG, et al. Part 3: Adult Basic and Advanced Life Support: 2020 American Heart Association Guidelines for Cardiopulmonary Resuscitation and Emergency Cardiovascular Care. Circulation. Published online October 20, 2020. doi:10.1161/cir.0000000000000916