No account yet? Register
Geçtiğimiz haftalarda genç bir hastanın tibia ön yüzündeki yarasını dikerken, hastayla havadan sudan konuşuyorduk. Ben yara alanına konsantre olduğumdan kafamı kaldırmadan hastaya cevap veriyor, ortam yumuşasın diye ufak tefek şakalar yapıyordum. İşlem sorunsuz olarak bittikten sonra kafamı kaldırıp hastaya baktım ve yara yerine doğrultulmuş, muhtemelen benim de görüş alanına girdiğim, cep telefonunun kamerasıyla karşılaştım. Gayri ihtiyari gülümsedim ama tüm beden dilimin ve ses tonumun değiştiğini de hissettim. Daha önce yüzlerce defa yaptığım sütür gibi basit bir işlemin her aşamasını acaba bir yanlışım oldu mu düşüncesiyle kafamda sorgulamaya başladım.
Birkaç defa görüntü almak için izin isteyen hastalarım olmuştu, ben de bu teklifi geri çevirmiştim ama ilk defa bu şekilde gafil avlandım.
Hastaya görüntüyü ne yapacağını sordum, kendisi için çektiğini söyledi. Aklıma birçok soru geldi tabi. Görüntü almadan önce izin istediğinde otomatik olarak görüntü almak yasak derdim ama aslında hastanın görüntü alma hakkı olup olmadığını, benim bu görüntüler üzerinde herhangi bir hakkımın olup olmadığını bilmediğimi fark ettim.
Hastadan bu görüntüyü sosyal medyada paylaşmamasını rica ettim, o da kabul etti. Tabi ki durum böyle olacak mı bilmiyorum.
Sokakta, metroda çekilen bir tiktok videosunun arka planında gözükmüş olmaktan farklı bir durum olduğu kesin ama öte yandan etrafta devamlı kayıt alan sayısız güvenlik kamerası olması, herkesin elinde yüksek çözünürlüklü kameraları olan telefonların bulunması bu konunun etik ve hukuki boyutunu sorgulamama sebep oldu.
Havacılıkta, sigorta alanında, hukuk ve suçla mücadelede profesyonel veya amatör görüntüler eğitim, sorun belirleme-çözme ve olayları aydınlatmada yıllardır kullanılılıyor ama sağlık alanı bu diğer alanlara göre biraz daha hassas.
Aslında bu konunun Annals’ta yayımlanan bir yazıyla 2015 yılında tartışıldığını hatırlıyorum. Acil tıp denince akla gelen ilk isim Judith Tintinalli de katılmıştı bu tartışmaya. Konunun daha çok odaklanılan kısmı, tıpkı yurtdışında polislerin yakalarında bulunan kameralar gibi, sağlık çalışanlarının şiddete uğraması halinde başvurabilecekleri bir kanıt olarak kameraların kullanılması ile ilgiliydi. Doktorlar cephesi çoğunlukla kayıt sistemine karşı tarafında durmuştu.
ACEP hastanelerin dijital görüntü alınması ile ilgili kurallar koyması gerektiği şeklinde görüş bildirmişti. 2015’de Şikago’da katıldığım bir kongrede ABD’li meslektaşların bu konuyu tartıştığını hatırlıyorum. O zaman bu tartışma bana çok uzak gelmişti.
Konu ile ilgili 2019 yılında Anaesthesia dergisinde yayımlanan bir editoryal üzerinden biraz yorum yapmaya çalışacağım. Aslında tam da benim yaşadığıma benzer bir olay anlatılıyor. Epidural anestezi yapan bir doktor kameraya kaydedildiğini işlemden sonra fark ediyor. Görüntünün bir kopyasını istiyor ve hastadan bunu sosyal medyada yayımlamamasını rica ediyor. Görüntülerde yüzü maske ile örtülü olduğundan kimliği anlaşılmadığı için konu kapanıyor.
Peki hastanın doktorla görüşmesi veya tedavisi ile ilgili görüntü alması, talep etmesi kabul edilebilir mi?
Sağlık Bakanlığı 2008 yılında yayımladığı genelgeye göre hastane içerisinde çekim yapılması yasak. Ancak çekim yapan biri için hukuki süreç başlatılabilir mi, veya görüntülere el konabilir mi, gibi soruların cevapları belirsiz. Ayrıca bu genelge ses kaydı alınmasını kapsamıyor. Hukuki sorumluluk veya yaptırımların çerçevesi tam olarak belirlenmemiş. Kaydedilen görüntünün ne amaçla kullanılabileceği (izinsiz alınması halinde kanıt olarak sayılıp sayılmayacağı) da tartışmaya açık. Hukukçuların yorumları eminim farklı olacaktır ama pratikte doktorlar olarak bilgimiz sınırlı.
Türkiye’de durum bu şekildeyken yurtdışı litetatürde bu konu ile ilgili tartışmalara bir göz atalım.
Medikolegal Kaygılar
Benim de içinde bulunduğum bir kısım hekim, çekilen görüntülerin herhangi bir davada kanıt olarak kullanılabileceğini düşündüklerinden bu konuya soğuk bakıyor.
Öte yandan ABD’de özel hastaneler bu tarz görüntülerin hastane tarafından alınmasını desteklerken, hasta ile görüşmeler sırasında kameraya alınan doktorların tıbbi sorumluluk sigortasında indirime gidilmesini sağlanmış.
Kanada kökenli bir yazıda hastanelerin çekilen görüntüleri yalnızca verilen hizmetin kalitesinin değerlendirilmesi ve geliştirilmesi amacıyla kullanılabileceği kuralını koyması halinde davalarda bunlardan faydalanılamayacağını ifade ediyor.
Aynı yazıda hastaların ses veya görüntü kaydetmesinin Kanada’da yasal olduğu ve doktorun onamına gerek olmadığı bildirilmiş.
ABD’de hastalar görüntülerinin alınmasında herhangi bir sorun olmadığını düşünen doktorların işlerinden daha emin olduğu gibi bir algı içerisinde.
Faydalı olabilir mi?
Yukarıda bahsettiğim editoryalde altı çizilen konu hastaların kendilerine söylenenlerin yarısından fazlasını hatırlayamadığı veya yanlış hatırladığı için kayıt almanın hasta iyiliği için faydalı olduğu. Yine yazıda atıf gösterilen bir çalışmada hastalara sorulduğunda bu kayıtları sosyal medyada paylaşmaktan çok sonradan hatırlamak veya bir başka hekimden görüş alırken faydalanmak için kullanmak istedikleri ortaya çıkmış.
Kayda alınmayı kabul eden bir doktorun hastaların gözünde daha kendine güvenen ve yaptığından emin bir portre çizdiği de belirtilmiş.
Ancak buradaki bir sıkıntı yalnızca ses kaydı alınan bir durumda iletişimin görsel boyutunun kayıt altına alınamıyor oluşu. Bu bazen yanlış anlaşılmaya neden olabilir.
Daha önce Türkiye’de de başıma gelmişti bu durum. Kalabalık bir ailesi olan kritik bir hastanın yakını hastası hakkında konuşurken benden habersiz ses kaydı almıştı. Hastanın bu duruma onam veremeyecek durumda olması nedeniyle güvenliği devreye sokmuştuk. Hasta bilgilerinin gizliliğini korumamız gerektiğini, bu nedenle kayıt alınmasının uygun olmadığını söylemiştik ancak telefon ve hasta yakını çoktan gözden kaybolmuştu.
Bir başka potansiyel fayda ise kendi performansınızı dışarıdan gözlemleme olanağının verilmesi. Simülasyon eğitimde her ne kadar bu amaçlansa da gerçek hastalarla olan etkileşiminizi görerek eksik veya yanlışları fark etmek oldukça değerli olabilir.
Ne gibi sorunlar çıkabilir?
İlk akla gelen şey belki de, bir işlem yaparken görüntülenmenin işlem performansını etkileyebileceği.
Okuduğum yazılardaki ortak fikir görüntü almak isteyen bir hasta ve görüntü vermek istemeyen bir sağlık çalışanı olması durumunda hastanın acil müdahalesi etkilenmemesi gerektiği yönünde.
Bu düşünce, bir hastanın isminin bile gözükmediği röntgen görüntüsünü bir yazıda kullanmak için almanız gereken izinler göz önüne alınınca, doktor hasta ilişkisinde hakların eşit olmadığını gerçeğinin altını çiziyor. Genel kanı bir görüşme sırasında yaşananlar o hastanın mahremi, doktorun değil.
Aynı zamanda görüntü almak isteyen bir hasta ile karşılaşan doktor kendisine güvenilmediğini düşünüyor.
Tartışılan başka bir konu da görüntülendiğini bilen bir doktorun hasta ile diyaloğunun doğal bir konuşma akışında olmayacağı ve mekanikleşeceği, bu durumun da hasta bakımının kalitesini azaltabileceği şeklinde.
Hastaneler bu konuda inisiyatifi ellerine alarak hastane tarafından profesyonel görüntüleme yapılmasını planlamış ancak işin maliyeti, veri saklama boyutu ve tüm sağlık sistemine yayılabilirliği bu fikrin pratikte uygulanmasının önündeki engeller.
Kayda alınan bir görüntünün olması halinde daha sonra yazılan doktor notlarının bu görüşmenin ne kadarını yansıtacağı da başka bir sorun. Bu durumda her hasta ile ilgili iki farklı kayıt olacak, bu da yasal bir süreçte karışıklık yaratacak. Yazılı notların da görüntüye eklenmesi ise yine gizlilik ve veri depolama ile ilgili sorunlara yol açacak.
Doktorlar yalnızca şikayet mi ediyor?
2019 tarihli bir yazıda doğumhane çalışanlarına ve doğum yapan kadınlara onam alınması sırasındaki görüşmeyi kaydedilmesi ile ilgili görüşmeleri sorulmuş. Çalışmaya katılan doktorların en büyük kaygısı konuşmanın kendilerine karşı kanıt olarak kullanılmasının yanında en faydalı olacağını düşündükleri kısmı ise yine bit ses kaydının bir davada kendilerini koruyabilecekleri kesin bir kanıt olması.
Yine bu yazıda onkoloji alanında, kaydedilen görüşmelerin hastaların tedavi seçimi konusundaki kararlarından pişmanlık duyma oranlarını azalttığı ve daha iyi bir doktor hasta ilişkisi kurulduğu bildirilmiş.
Benim çalıştığım hastanede medya birimi bu tarz videolarla ilgili kurallar getirmiş. Fotoğraf veya video çeken kişinin kadraja giren herkese bunu söylemesi gerekiyor. Diğer hastaların görüntülerde bulunması yasak, eğer hastane çalışanları görüntülerin içerisindeyse mutlaka onlardan izin alınması gerekiyor. Bu kurallara uyulmazsa polis devreye girebiliyor veya hukuki işlem başlatılıyor. NHS bünyesindeki diğer hastaneler de kendi kurallarını uyguluyor.
Tartışmanın bir adım ilerisine geçersem, İngiliz televizyon kanalı BBC’nin acil serviste yapılan gerçek müdahaleleri belgeselleştirerek sunduğu “Hospital Heroes” isimli realite şovu tam da çalışmaya başladığım dönemde hastanemizde çekiliyordu. Herkesten programda gözükmek isteyip istemediğine dair tek tek onam alındı. Onam verenlerle vermeyenlerin neredeyse yarı yarıya olduğu doktorların işlerini yaparken görüntülenme fikrine nasıl baktığını gösteren bir veri olabilir. Merak eden olursa diye yazayım, ben onam vermemiştim.
Son söz
Kayıt cihazlarının giderek artarak yaygınlaştığı düşünülürse yakın gelecekte ses ve/veya video kaydının hasta bakımında bir standart olma ihtimali yüksek. Bu konu ile ilgili her iki tarafın da yasal hak ve sorumluluklarının tüm hatlarıyla belirlenmesi özellikle sürekli dava edilme kaygısıyla çalışan acil servis hekimlerini rahatlatacaktır.
Kaynaklar
- Kels CG. Video Recording of Medical Procedures. JAMA. 2013;310(9):979. doi:10.1001/jama.2013.194738
- Millard WB. Body Cameras in the Emergency Department. Annals of Emergency Medicine, Volume 66, Issue 4, A17 – A22
- Combeer EL, Iqbal RK. Smile for the camera: audio‐visual recording of doctor‐patient interactions. Anaesthesia. doi:10.1111/anae.14698
- Ivermee C, Yentis SM. Attitudes of postnatal women and maternity staff towards audio recording of consent discussions. Anaesthesia.doi:10.1111/anae.14660
- Nolan B, Ackery A, Au B. What to do when a patient wants to record a patient-physician interaction in the emergency department. CJEM,20(3), 471-475. doi:10.1017/cem.2017.23
3 Responses
Can hocam merhaba, ben 5. sınıf tıp öğrencisiyim. Sizle Ingiltere’de doktorluk konusunda konuşmak istiyorum fakat iletişim bilgilerinize hicbir yerde ulaşamadım. Size ulaşmam mümkün müdür?
yani halen daha belli kurallar yok malesef….
Tşkrler