fbpx

GOLD 2024 KOAH Kılavuzu Güncellemesi – Bölüm 2: Tanı ve Değerlendirme

Favorilere Ekle (0)
Please login to bookmarkClose
Please login

No account yet? Register

GOLD 2024 Kılavuzunu (2024 GOLD Report) özetlediğimiz yazı dizisinin 2. bölümünde, Tanı ve Değerlendirmeden bahsedeceğiz. Keyifli okumalar dilerim.

Anahtar noktalar

  • Nefes darlığı, kronik öksürük veya balgam çıkarma öyküsü olan, tekrarlayan alt solunum yolu enfeksiyonu öyküsü olan ve/veya hastalık için risk faktörlerine maruz kalma öyküsü olan hastalarda zorlu spirometride Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) tanısını koymak için bronkodilatatör sonrası 1. Saniyedeki zorlu ekspiratuar hacim (FEV1)/ Zorlu Vital Kapasite (FVC) < 0,7 olması zorunludur.
  • İlk KOAH değerlendirmesinin hedefleri; tedaviyi yönlendirmek için hava akımı tıkanıklığının ciddiyetini, hastalığın hastanın sağlık durumu üzerindeki etkisini ve alevlenmeler, hastaneye yatışlar veya ölüm gibi gelecekteki olayların riskini belirlemektir.
  • Başlangıç tedavisinden sonra semptomları devam eden KOAH hastalarında akciğer hacimlerinin ölçümü, difüzyon kapasitesi, egzersiz testi ve/veya akciğer görüntülemeyi içeren ek klinik değerlendirme düşünülebilir.
  • KOAH hastalarında kardiyovasküler hastalık, iskelet kası disfonksiyonu, metabolik sendrom, osteoporoz, depresyon, anksiyete ve akciğer kanseri gibi eşlik eden kronik hastalıklar (multimorbidite) sıklıkla ortaya çıkar. Bu komorbiditeler aktif olarak araştırılmalı ve mevcut olduğunda uygun şekilde tedavi edilmelidir. Çünkü KOAH’a bağlı hava akımı obstrüksiyonunun ciddiyetinden bağımsız olarak sağlık durumunu, hastaneye yatışları ve mortaliteyi etkilerler.

Tanı

Dispnesi, kronik öksürüğü veya balgam üretimi olan ve hastalık için risk faktörlerine maruz kalma öyküsü olan her hastada KOAH tanısı düşünülmelidir ancak KOAH tanısını koymak için bronkodilatör sonrası FEV1/FVC<07 varlığını gösteren zorlu spirometri zorunludur.

Klinik Prezantasyon

Semptomlar

Kronik nefes darlığı KOAH’ın en karakteristik semptomudur. Hastaların %30 kadarında balgamlı öksürük mevcuttur. Bu semptomlar zamanla değişebilmektedir. Bu semptomları gösteren ve KOAH risk faktörleri taşıyan bireyler, altta yatan nedenlerin araştırılması için muayene edilmelidir. Hasta, kronik solunum semptomları nedeniyle ya da akut, geçici, şiddetlenen solunum semptomları nedeniyle tıbbi yardıma başvurabilir. KOAH, hava yolu tıkanıklığı zemininde tanımlansa da, pratikte tıbbi yardım arama kararı genellikle semptomların etkisine göre belirlenir.

Dispne

Dispne, KOAH’ın önemli bir belirtisidir ve hastalıkla ilişkili morbidite ve anksiyetenin önemli bir nedenidir. Tipik olarak KOAH hastaları, dispnelerini, nefes alma çabasında artış hissi , göğüste ağırlık hissi, hava açlığı veya nefes nefese kalma olarak tanımlar. Ancak dispneyi tanımlamak için kullanılan terimler hem bireysel hem de kültürel olarak farklılık gösterebilir.

Dispne karmaşıktır ve patogenezinde, hava akımı obstrüksiyonu ve akciğer hiperinflasyonunun bir sonucu olarak bozulmuş solunum mekaniği, gaz alışverişi anormallikleri, kondisyon kaybıyla ilişkili periferik kas disfonksiyonu, sistemik inflamasyon, psikolojik sıkıntı, disfonksiyon dahil birçok mekanizma rol oynayabilir.

Kronik Öksürük

Kronik öksürük genellikle KOAH’ın ilk semptomudur ve sigara içmenin ve/veya çevresel maruziyetin beklenen bir sonucu olarak hasta tarafından sıklıkla dikkate alınmaz. Başlangıçta öksürük aralıklı olabilir, ancak daha sonra her gün, sıklıkla gün boyu mevcut olabilir. Bazı durumlarda öksürük olmadan da ciddi hava yolu tıkanıklığı gelişebilir. Kronik öksürüğün diğer nedenleri Tablo 1’de listelenmiştir. Şiddetli KOAH’lı hastalarda öksürük sırasında senkop, uzun süreli öksürük atakları sırasında intratorasik basıncın hızlı artışı nedeniyle ortaya çıkabilir. Öksürük nöbetleri bazen asemptomatik olan kaburga kırıklarına da neden olabilir.

İntratorasikEkstratorasik
AstımKronik Alerjik Rinit
AC KanseriPostnazal Akıntı Sendromu
TüberkülozÜst Solunum Yolu Öksürük Sendromu
BronşektaziGsatroözefageal Reflü
Sol Kalp YetmezliğiMedikal Tedavi ( ACE inhibitörleri gibi)
İnterstisyel Akciğer Hastalığı 
Kistik Fibrozis 
İdiyopatik Öksürük 
Tablo 1: Kronik Öksürüğün Diğer Nedenleri

Balgam Miktarı

KOAH hastaları genellikle öksürükle birlikte az miktarda inatçı balgam çıkarır. Ardarda iki yıl içinde üç veya daha fazla ay boyunca düzenli balgam üretimi (bunu açıklayabilecek başka bir durumun yokluğunda) kronik bronşitin klasik tanımıdır, ancak bu biraz keyfi bir tanımdır ve balgam aralığının tamamını yansıtmaz. Balgam üretimini değerlendirmek genellikle zordur çünkü hastalar balgam çıkarmak yerine balgamı yutabilirler; bu, önemli kültürel ve cinsiyet farklılıklarına bağlı bir alışkanlıktır. Ayrıca, balgam üretimi aralıklı olabilir. Çok miktarda balgam çıkaran hastalarda altta yatan bronşektazi olabilir. Pürülan balgamın varlığı inflamatuar medyatörlerdeki artışı yansıtır ve bu ilişki nispeten zayıf olmasına rağmen gelişimi bakteriyel alevlenmenin başlangıcını belirleyebilir.

Hışıltı ve göğüste sıkışma

İnspiratuar ve/veya ekspiratuar hışıltı ve göğüste sıkışma günler arasında ve tek bir gün boyunca değişebilen semptomlardır. Alternatif olarak, oskültasyonda yaygın inspiratuar veya ekspiratuar hırıltılar mevcut olabilir. Göğüs sıkışması sıklıkla efordan kaynaklanır, lokalizasyonu kötüdür, kassal karakterdedir ve interkostal kasların izometrik kasılmasından kaynaklanabilir. Hışıltı veya göğüste sıkışma hissi olmaması KOAH teşhisini dışlamadığı gibi, bu semptomların varlığı da astım teşhisini doğrulamaz.

Tükenmişlik

Yorgunluk, subjektif yorgunluk veya bitkinlik hissidir ve KOAH’lı kişilerin yaşadığı en yaygın ve en rahatsız edici semptomlardan biridir. KOAH’lı kişiler yorgunluklarını “genel yorgunluk” hissi veya “bitmişlik” hissi olarak tanımlarlar. Yorgunluk, hastanın günlük yaşam aktivitelerini gerçekleştirme yeteneğini ve yaşam kalitesini etkilemektedir.

Şiddetli hastalıkta ek klinik özellikler

Ağır ve çok şiddetli KOAH hastalarında kilo kaybı, kas kütlesi kaybı ve anoreksi sık görülen sorunlardır. Prognostik öneme sahiptirler ve ayrıca tüberküloz veya akciğer kanseri gibi diğer hastalıkların belirtisi de olabilirler. Pretibial ödem kor pulmonale varlığını gösterebilir. Depresyon ve/veya anksiyete semptomları, KOAH’ta sık görüldüğü, daha kötü sağlık durumu, artan alevlenme riski ve acil hastaneye yatışla ilişkili olduğu ve tedavi edilebilir olduğu için tıbbi öykü alınırken özel bir araştırmayı gerektirdiği bilinen diğer durumlardır.

KOAH’ın Ayırıcı Tanısı

KOAH’lı bazı hastalarda, mevcut görüntüleme ve fizyolojik test teknikleri kullanılarak astımdan net bir ayrım yapmak zordur çünkü iki durum ortak klinik özelliklere sahiptir. Diğer potansiyel ayırıcı tanıların çoğunun KOAH’tan ayırt edilmesi daha kolaydır (Tablo 2).

TanıHatırlatıcı Özellik
KOAHSemptomlar yavaş yavaş ilerler.
Sigara öyküsü veya diğer risk faktörleri
AstımDeğişken havayolu tıkanıklığı
Semptomlar günden güne büyük ölçüde değişir
Belirtiler gece/sabahın erken saatlerinde kötüleşmesi
Alerji, rinit ve/veya egzamanın da mevcut olması
Sıklıkla çocuklarda görülmesi
Ailede astım öyküsü
Konfestif Kalp YetmezliğiGöğüs röntgeninde genişlemiş kalp ve akciğer ödemi görülmesi
Solunum fonksiyon testlerinin hava akımı tıkanıklığını değil hacim kısıtlamasını göstermesi
BronşektaziBüyük miktarlarda pürülan balgam
Genellikle bakteriyel enfeksiyonla ilişkilidir
Göğüs röntgeni/HRCT’de bronşiyal genişleme görülür
TüberkülozHer yaşta başlangıç
Göğüs röntgeni akciğer infiltrasyonu gösterir
Mikrobiyolojik doğrulama
Tüberkülozun yüksek lokal prevalansı
Obliteratif BronşiolitÇocuklarda ortaya çıkabilir
Akciğer veya kemik iliği nakli sonrasında görülebilir
Ekspirasyondaki HRCT hipodens alanlar gösterir
Yaygın PanbronşiolitÇoğunlukla Asya kökenli hastalarda görülmektedir
Hastaların çoğu erkek ve sigara içmeyen hastalardır
Neredeyse tüm hastalarda kronik sinüzit vardır
Göğüs röntgeni ve HRCT’de yaygın küçük santrilobüler nodüler opasiteler ve hiperinflasyon görülmektedir
Tablo 2: KOAH’ın ayırıcı tanısı

Tıbbi Öykü

KOAH hastası olduğu bilinen veya bundan şüphelenilen yeni bir hastanın ayrıntılı tıbbi öyküsü şunları içermelidir:

  • Hastanın sigara içme ve çevresel maruziyetler (ev/dış mekan) gibi risk faktörlerine maruz kalması.
  • Erken yaşam olayları (prematürite, düşük doğum ağırlığı, hamilelik sırasında annenin sigara içmesi, bebeklik döneminde pasif sigara içimine maruz kalma), astım, alerji, sinüzit veya nazal polipler dahil olmak üzere geçmiş tıbbi öykü; çocukluk çağında solunum yolu enfeksiyonları; HIV; tüberküloz.
  • Ailede KOAH veya diğer kronik solunum yolu hastalığı öyküsü.
  • Semptom gelişim şekli: KOAH tipik olarak yetişkinlikte gelişir ve hastaların çoğu tıbbi yardım aramadan önce artan nefes darlığının, daha sık veya uzun süren “kış soğuk algınlığının” ve birkaç yıl boyunca bazı sosyal kısıtlamaların bilincindedir.
  • Solunum bozukluğu nedeniyle alevlenme öyküsü veya daha önce hastaneye yatış öyküsü. Bu episodlar KOAH alevlenmeleri olarak tanımlanmamış olsa bile hastalar semptomların periyodik olarak kötüleştiğinin farkında olabilirler.
  • Kalp hastalığı, osteoporoz, kas-iskelet sistemi bozuklukları, anksiyete ve depresyon gibi komorbiditelerin ve aktivite kısıtlamasına da katkıda bulunabilecek malignitelerin varlığı.
  • Aktivitenin kısıtlanması, işe gidememe ve ekonomik etki, aile rutinleri, depresyon veya anksiyete duyguları, refah ve cinsel aktivite üzerindeki etki dahil olmak üzere hastalığın hastanın yaşamı üzerindeki etkisi.
  • Hastaya sunulan sosyal ve aile desteği.
  • Sigarayı bırakma başta olmak üzere risk faktörlerini azaltma olanakları.

Fizik Muayene

Hasta bakımının önemli bir parçası olmasına rağmen, fizik muayene KOAH’ta nadiren tanısaldır. Hava akımı obstrüksiyonunun fiziksel belirtileri genellikle akciğer fonksiyonunda anlamlı bir bozulma oluşana kadar mevcut değildir ve fizik muayeneye dayalı tespitin duyarlılığı ve özgüllüğü nispeten düşüktür. KOAH’ta akciğerde hiperinflasyon, siyanoz gibi fiziksel belirtiler mevcut olabilir, ancak bunların yokluğu tanıyı dışlamaz.

Spirometri

Zorlu spirometri, hava akımı obstrüksiyonunun tekrarlanabilir ve en objektif ölçüm yöntemidir. Noninvaziv, tekrarlanabilir, ucuz ve kolayca bulunabilen bir testtir. Kaliteli spirometrik ölçüm herhangi bir sağlık hizmeti ortamında mümkündür ve KOAH’lı kişilere bakım veren tüm sağlık çalışanlarının spirometriye erişimi olmalıdır. İyi duyarlılığına rağmen, tepe ekspiratuar akış ölçümü, zayıf özgüllüğü nedeniyle tek başına tanısal test olarak güvenilir bir şekilde kullanılmamaktadır. Günümüzde acil servislerde rutin kullanımı mevcut değildir.

İlk Değerlendirme

KOAH tanısı spirometri ile doğrulandıktan sonra tedaviye rehberlik etmek amacıyla KOAH değerlendirmesi aşağıdaki beş temel hususun belirlenmesine odaklanmalıdır:

  • Hava akışı sınırlamasının şiddeti
  • Mevcut semptomların doğası ve büyüklüğü
  • Daha önce orta ve şiddetli alevlenme öyküsü
  • Kan eozinofil sayısı
  • Diğer hastalıkların varlığı ve türü (multimorbiditeler)

Hava akışı sınırlamasının şiddeti

FEV1/FVC oranının < 0,7 olması durumunda, KOAH’ta hava akımı kısıtlama şiddetinin değerlendirilmesi bronkodilatör sonrası FEV1 değerine (% referans) dayanmaktadır.

Semptomlar

Hava akımı obstrüksiyonunun ciddiyeti ile hastanın yaşadığı semptomlar veya sağlık durumlarındaki bozulma arasında yalnızca zayıf bir korelasyon olduğundan, doğrulanmış anketler kullanılarak semptomların resmi olarak değerlendirilmesi gereklidir.

Dispne anketi: Değiştirilmiş Tıbbi Araştırma Konseyi (mMRC) dispne ölçeği

mMRC ölçeği, birçok KOAH hastasında temel bir semptom olan, ancak sıklıkla fark edilmesi güç olan nefes darlığını ölçmek için geliştirilen ilk ankettir. mMRC skorunun diğer çok boyutlu sağlık durumu ölçümleriyle iyi bir şekilde ilişkili olduğu bilinmektedir ve mortalitenin prognostik göstergesi olarak kullanılabilir.

Çok boyutlu anketler

Artık KOAH’ın hastaları nefes darlığının ötesinde etkilediği kabul edilmektedir. Bu nedenle çok boyutlu anketler önerilmektedir. Kronik Solunum Anketi (CRQ) ve St. George Solunum Anketi (SGRQ) gibi hastalığa özgü en kapsamlı sağlık durumu anketleri önemli araştırma araçlarıdır ancak rutin uygulamada kullanılamayacak kadar karmaşıktırlar. KOAH Değerlendirme Testi (CAT™) ve KOAH Kontrol Anketi (CCQ©) gibi daha kısa kapsamlı önlemler geliştirilmiştir ve klinikte kullanıma uygundur.

CAT™, KOAH hastalarında sağlık durumunu değerlendiren 8 maddelik bir ankettir. Dünya çapında uygulanabilecek şekilde geliştirilmiştir ve çok çeşitli dillerde doğrulanmış çevirileri mevcuttur. Skor 0 ila 40 arasında değişir, SGRQ ile çok yakından ilişkilidir ve çok sayıda yayında kapsamlı bir şekilde belgelenmiştir.

SGRQ, en geniş çapta belgelenen kapsamlı ölçümdür; KOAH tanısı alan hastalarda skorların < 25 olması nadirdir, sağlıklı kişilerde ise ≥ 25 skorları çok nadirdir. Bu nedenle SGRQ skoru ≥ 25’e eşdeğer bir semptom skorunun eşik olarak kullanılması önerilmektedir. Bununla birlikte, mMRC’nin kullanımının yaygın olması nedeniyle, “daha az nefes darlığını” “daha fazla nefes darlığından” ayırmak için eşik değeri olarak ≥ 2 mMRC hala dahil edilmektedir.

Alevlenme Riski

KOAH alevlenmeleri, sıklıkla artan lokal ve sistemik inflamasyonla ilişkilendirilen akut solunum semptomlarının kötüleşmesi epizotlarıdır. KOAH alevlenme oranları hastalar arasında ve takip sırasında büyük farklılıklar göstermektedir. Sık alevlenmeler yaşamanın (yılda iki veya daha fazla alevlenme olarak tanımlanır) en iyi öngördürücüsü daha önceki alevlenme öyküsüdür. Hava akışı obstrüksiyonıun kötüleşmesi; alevlenmelerin, hastaneye yatışların ve ölüm riskinin artmasıyla ilişkilidir.

Kan Eozinofil Sayısı

Bir dizi çalışma, kan eozinofil sayımlarının gelecekteki alevlenmeleri önlemede İnhale Kortikosteroid (IKS)’in (düzenli bakım bronkodilatör tedavisine eklenen) etkisinin büyüklüğünü öngördüğünü göstermiştir ve kan eozinofil sayımları, IKS’nin farmakolojik tedavinin bir parçası olarak kullanımına rehberlik etmek için GOLD tarafından tavsiye edilmektedir.

KOAH hastalarında ortalama kan eozinofil sayısının daha yüksek olduğuna dair kanıtlar vardır. Ve bu durum; artan akciğer eozinofil sayıları ve hava yollarında daha yüksek düzeyde Tip-2 inflamasyon belirteçlerinin varlığı ile ilişkilidir; ancak kan ve akciğer/solunum yolları T2 biyobelirteçleri arasındaki uyum kesin değildir. Hava yolu inflamasyonundaki bu farklılıklar, kandaki eozinofil sayılarına göre İKS tedavisine verilen farklı yanıtı açıklayabilir. Kan eozinofil sayımları, klinisyenlerin, düzenli bronkodilatör tedavisine İKS eklenmesiyle faydalı bir önleyici yanıt olasılığını tahmin etmelerine yardımcı olabilir ve dolayısıyla İKS kullanımına ilişkin kararlar alınırken klinik değerlendirmeyle birlikte bir biyobelirteç olarak kullanılabilir.

Kohort çalışmaları, kan eozinofillerinin gelecekteki alevlenme sonuçlarını tahmin etme yeteneği açısından, hiçbir ilişki olmadığı ya da pozitif bir ilişki bildirildiği için farklı sonuçlar üretmiştir. Çalışmalar arasındaki farklılıkların daha önceki farklı alevlenme öyküleri ve İKS kullanımıyla ilişkili olması muhtemeldir. KOAH hastalarında bireysel bazda gelecekteki alevlenme riskini tahmin etmek için kan eozinofillerinin kullanılması gerektiğini önerecek yeterli kanıt yoktur. İKS kullanımının düşük olduğu bir popülasyonda kan eozinofil sayısı daha yüksek olan hafif ila orta dereceli KOAH hastalarında daha fazla FEV1 düşüşü gözlendi. Bu, İKS kullanımıyla karıştırılmadığında akciğer fonksiyonundaki düşüş için kan eozinofil sayımlarının prognostik bir biyobelirteç olarak olası yararlılığını vurgulamaktadır. KOAH’ı olmayan genç bireylerde daha yüksek kan eozinofil sayılarının, daha sonra KOAH gelişme riskinin artmasıyla ilişkili olduğu bildirildi.

Çoklu Hastalık

KOAH’lı kişiler sıklıkla diğer eşlik eden kronik hastalıklardan (multimorbidite) muzdariptir. Çoklu hastalık, hava yolu tıkanıklığının ciddiyetinden bağımsız olarak mortaliteyi ve hastaneye yatışları etkiler ve özel tedaviyi hak eder. Bu nedenle KOAH’lı her hastada komorbid durumlar rutin olarak araştırılmalı ve varsa uygun şekilde tedavi edilmelidir. Bireysel komorbid hastalıkların tanısı, ciddiyetinin değerlendirilmesi ve tedavisine ilişkin öneriler KOAH’ı olmayan hastalarla aynıdır.

KOAH’ta sık görülen çoklu hastalık hastalıkları arasında kardiyovasküler hastalık, metabolik sendrom, osteoporoz, depresyon ve anksiyete yer alır ve bunlar muhtemelen ortak risk faktörleriyle (örn. yaşlanma, sigara, alkol, diyet ve hareketsizlik) ilişkilidir. Ayrıca, KOAH’ın kendisi diğer komorbid hastalıklar riskini artırabilir. KOAH’ın ayrıca kilo kaybı, beslenme anormallikleri ve iskelet kası işlev bozukluğu gibi önemli sistemik etkileri de olabilir.

Kombine Başlangıç KOAH Değerlendirmesi

2011 yılında GOLD, hastalık ciddiyeti değerlendirmesi ve tedavisi için basit spirometrik derecelendirme sisteminden semptomların düzeyine (mMRC veya CAT™), hava akışı sınırlamasının ciddiyetine (GOLD dereceleri 1-4) dayalı birleşik bir değerlendirme stratejisine geçmeyi önerdi. Bu sınıflandırma, başlangıç farmakolojik tedavisine rehberlik etmek üzere önerilmiştir. Bu birleşik değerlendirme stratejisiyle ileriye doğru atılan ana adım, hasta tarafından bildirilen sonuçların dahil edilmesi ve KOAH yönetiminde alevlenmelerin önlenmesinin öneminin vurgulanmasıydı. Kombine değerlendirmenin ilk versiyonu, alevlenme riskini değerlendirmek için hem hava akımı obstrüksiyonunun ciddiyetine (GOLD dereceleri 1-4) hem de önceki alevlenmelerin sıklığına dayanıyordu.

2023 GOLD kılavuzunda, hastanın semptom düzeyinden bağımsız olarak alevlenmelerin klinik önemini tanıyan ABCD birleşik değerlendirme aracının daha da geliştirilmesini önermektedir. A ve B grupları değişmedi ancak C ve D grupları artık alevlenmelerin klinik önemini vurgulamak için “E” olarak adlandırılan tek bir grupta birleştirildi. Bu önerinin uygun klinik araştırmalarla doğrulanması gerekeceğini kabul ediyoruz.

Ek Araştırmalar

Hava akımı obstrüksiyonunun seviyesi ile algılanan semptomlar arasında belirgin bir uyumsuzluk olduğu durumlarda, akciğer mekaniğini, akciğer yapısını daha iyi anlamak için daha ayrıntılı bir değerlendirme yapılmalıdır.

Akciğer Hacimleri

KOAH hastalarında hastalığın erken evrelerinden itibaren gaz hapsi (rezidüel hacimde artış) görülür ve hava akımı obstrüksiyonu kötüleştikçe, özellikle egzersiz sırasında toplam akciğer kapasitesinde artış meydana gelir. Bu değişiklikler vücut pletismografisi ile veya daha az doğruluklka helyum dilüsyonlu akciğer hacmi ölçümü ile belgelenebilir. Bu ölçümler KOAH’ın ciddiyetini karakterize etmeye yardımcı olur ancak hasta yönetimi için gerekli değildir.

Akciğerlerin Karbon Monoksit Difüzyon Kapasitesi (DLco)

Tek nefes DLco ölçümü, solunum sisteminin gaz transfer özelliklerini değerlendirir. DLco iyi standartlaştırılmıştır ve pratik kullanıma yönelik geçerli tahmini değerlere sahiptir. Sahada doğru tespitler sağlayabilen güvenilir taşınabilir sistemlerin ortaya çıkışı, spirometrinin sağladığı bilgilerin tamamlayıcısı olarak potansiyel kullanımını genişletmektedir. DLco, hava akımı obstrüksiyonunun derecesi ile orantısız semptomları (nefes darlığı) olan herhangi bir kişide ölçülmelidir çünkü beklenenin %60’ından daha düşük DLco değerleri; artan semptomlar, azalmış egzersiz kapasitesi, daha kötü sağlık durumu ve artan ölüm riski ile ilişkilidir.

Oksimetri ve Arteriyel Kan Gazı Ölçümü

Nabız oksimetresi, bir hastanın arteriyel oksijen satürasyonunu ve bakım noktasında ek oksijen tedavisi ihtiyacını değerlendirmek için kullanılabilir ve solunum yetmezliği veya sağ kalp yetmezliğini düşündüren klinik belirtileri olan tüm hastaları değerlendirmek için kullanılmalıdır. Periferik arteriyel oksijen satürasyonu ≤ %92 ise, nabız oksimetresi ile tespit edilen oksijen saturasyonu ile arteriyel kan gazı arasındaki mükemmel olmayan korelasyon nedeniyle arteriyel kan gazları ölçülmelidir. Ayrıca nabız oksimetresi, potansiyel terapötik etkileri olabilecek (örn., invazif olmayan ventilasyon) PaCO2 veya pH hakkında bilgi sağlamaz.

Göğüs Röntgeni

Akciğer grafisi KOAH’ta tanı koymak için yararlı değildir, ancak alternatif tanıları dışlamak ve eşlik eden solunum (pulmoner fibrozis, bronşektazi, plevral hastalıklar), iskelet (örn. kifoskolyoz) hastalıkları gibi önemli komorbiditelerin varlığını belirlemek açısından değerlidir. KOAH ile ilişkili radyolojik değişiklikler, akciğerde hiperinflasyon belirtileri (diyaframın düzleşmesi ve retrosternal hava boşluğunun hacminde artış), akciğerlerde hiperlusensi ve vasküler işaretlerin hızla daralmasını içerebilir.

Bilgisayarlı Tomografi (BT)

Son yıllarda bilgisayarlı tomografi (BT), hem bir araştırma aracı olarak hem de klinik uygulamada giderek daha fazla kullanılabilir hale geldi ve KOAH’ta mevcut olan yapısal ve patofizyolojik anormalliklere ilişkin ek bilgiler sağladı. Bu, hastalık fenotiplerinin, ciddiyetinin ve sonuçlarının daha iyi anlaşılmasına yol açmıştır.

Tarihsel olarak göğüs BT’si KOAH tanısı için bir gereklilik olarak görülmemektedir, ancak giderek daha fazla sayıda KOAH hastası, göğüs röntgeninde tespit edilen pulmoner nodüllerin değerlendirilmesi veya eşzamanlı akciğer hastalığı değerlendirmesinin bir parçası olarak BT’ye girmektedir.

Daha ayrıntılı bilgisayar destekli BT analizi, hava yolu anormalliklerinin de ölçülmesine olanak sağlar; ancak bu yöntemler, amfizem ölçümü için kullanılan yöntemlere göre daha az standartlaştırılmıştır. Ayrıca göğüs BT görüntülemesinin aynı zamanda koroner arter kalsiyumu, pulmoner arter büyümesi, kemik yoğunluğu ve kas kütlesi dahil olmak üzere KOAH komorbiditeleri hakkında zengin bilgiler sağlayabileceği de unutulmamalıdır. BT’den çıkarılan bu tür özelliklerin tüm nedenlere bağlı ölümlerle bağımsız olarak ilişkili olduğu gösterilmiştir. Teknoloji ilerledikçe, hasta yönetimini geliştirmek için bu tür bilgilerin klinisyenlerin kullanımına giderek daha fazla ulaşması muhtemeldir.

Özetle, inatçı alevlenmeleri olan, akciğer fonksiyon testinde semptomları hastalığın ciddiyeti ile orantısız olan, belirgin hiperinflasyon ve gaz hapsi ile birlikte beklenen FEV1’in %45’in altında olduğu veya akciğer kanseri taraması kriterlerini karşılayan KOAH hastaları için göğüs BT görüntülemesi yapılmalıdır.

Alfa-1 Antitripsin Eksikliği (AATD)

Dünya Sağlık Örgütü, özellikle AATD prevalansının yüksek olduğu bölgelerde, KOAH tanısı alan tüm hastaların bir kez AATD açısından taranmasını önermektedir. klasik hasta tipi panlobüler bazal amfizemi olan genç (< 45 yaş) hasta olmasına rağmen, tanıdaki gecikme nedeniyle, bazı AATD hastalarının daha ileri yaşta ve daha tipik bir amfizem dağılımına (sentrilobüler apikal) sahip olduklarında tanımlandıkları fark edilmiştir.

Biyobelirteçler

KOAH’ta biyobelirteçlerin kullanımına olan ilgi hızla artmaktadır. Biyobelirteçler, “normal biyolojik veya patojenik süreçlerin veya terapötik müdahalelere verilen farmakolojik yanıtların bir göstergesi olarak objektif olarak ölçülen ve değerlendirilen özellikler”dir (klinik, fonksiyonel, biyolojik ve/veya görüntüleme). Genel olarak bu tür verilerin yorumlanmasının, büyük ölçüde zayıf ilişkiler ve büyük hasta grupları arasındaki tekrarlanabilirlik eksikliğinin bir sonucu olarak zor olduğu kanıtlanmıştır.

Şu anda kandaki eozinofil sayımları (≥ 300 hücre/μL), alevlenme riski daha yüksek olan ve inhale kortikosteroidlerle koruyucu tedaviden fayda görme olasılığı daha yüksek olan KOAH hastalarının belirlenmesinde rehberlik sağlamaktadır.

Tedavi Edilebilir Özellikler

KOAH’ın klinik uygulamadaki heterojenliğini ve karmaşıklığını ele almak için “Tedavi Edilebilir Özellikler” (TT’ler) olarak adlandırılan bir strateji önerilmiştir. TT’ler fenotipik tanıma ve/veya doğrulanmış biyobelirteçler (örn. dolaşımdaki yüksek eozinofil seviyeleri gibi) olabilir. TT’ler aynı hastada bir arada bulunabilir ve zamanla (kendiliğinden veya tedaviye bağlı olarak) değişebilir. GOLD, farmakolojik tedavinin takip algoritmasında iki önemli TT’nin (kalıcı dispne ve alevlenmeler) rolünü vurgulamaktadır, ancak bireysel olarak değerlendirilmesi gereken davranışsal/sosyal risk faktörlerinin yanı sıra çok daha fazla pulmoner ve ekstrapulmoner özellik vardır.

blank
Ara