fbpx

Salkım Söğüt ve Salisilat Toksisitesi

Masallara, Efsanelere Konu Olan Bitki

Bir Japon efsanesine göre;  dünya zenginliklerini boş vermiş, arazisinde çok güzel bir söğüt ağacı ile yaşayan Heitaro adında bir köylü varmış. Efsane o ya, bir gün köyde bir köprü inşa etmek için köylüler Heitaro’nun arazisine gitmiş ve söğüt ağacına gözlerini dikmişler. Heitaro köylülere arazisindeki diğer tüm ağaçlar karşılığında söğüt ağacının rahat bırakmaları için yalvarmış, zor da olsa köylüleri ikna etmeyi başarmış. Ertesi gün Heitaro çalışmaktan dönerken söğüt ağacının altında bir genç bir kadın görmüş; solgun ve güzel, rüzgâr uzun siyah saçlarına doğru esiyormuş. Heitaro kızı selamlamak için öne çıkarken gördüğü en güzel gülümsemeyle karşılaşmış…

Efsane Japon İmparatoru’nun tapınak yapımı için köydeki tüm ağaçların kesim emrini vermesi ile trajik bir sona ulaşıyor. Bu üzücü kısımları geçeceğim. (Efsanenin devamı ​1​)

Salkım Söğüt ya da Cadı Aspirini

Söğüt ağacı sadece Japon efsanelerinde değil Antik Yunan ve Mısır’da da yerini alıyor. Homeros Odyssea’sında cadı tanrıça Kirke’nin nehir kıyılarını kaplayan “ağlayan söğüt ağaçları”ndan bahsederken;  Antik Mısır’da Osiris öldükten sonra kalbinden çıkan “Bennu kuşu”nu Mısırlılar söğüt ağacı ile özdeştirmiş ve törenlerinde söğüt ağacı kullanmışlardır.​2​

Shakespeare Otello’da Ophelia’nın ölümünü betimlerken kullanır yine bu efsanevi ağacı;​3​

Bu söğüdün dallarına çiçekler asmaya çalışırken   

Bir hain dal kırıldı   

Ve çiçek demetleriyle birlikte çağlayan dereye düştü Ophelia.

Shakespeare

Türk kültüründe ise yiğitlerin gölgesinde oturup altında çadır kurdukları kutlu ağaçlardandır söğüt ağacı. Birçok kültürde sağlam yer etmiş, efsanelere konu olmuş bu doğanın en güzel armağanlarından biri olan söğüt ağacının bizimle ilgisi ne peki?

Sağlıkta Söğüt

Söğüt ağacının kullanımı ile ilgili ulaşılabilen en eski belgeler M.Ö. 2000’de Sümer tabletlerinde bulunuyor. Hititler “şişiyamma” dedikleri söğüt kabuğundan ilaç yapıyorlardı. Mısır’da M.Ö. 1550’lerde Eber Papirüsünde de söğüt kabuğu ilaç olarak önerilmekteydi. Hipokrat, kitabında söğüt kabuğunun ateş düşürücü ve ağrı kesici etkilerini yazmıştı. Abbasiler döneminde de ilaç olarak kullanılan Söğüt; Orta Çağ’da bilimden uzaklaşan Avrupalılar yüzünden Cadı Söğüt’ü adını alıp şifa özellikleri tamamen unutuldu. Ta ki Bayer’in 1910’da Eroin ile aynı zamanlarda tekrar üretime geçmesine kadar. (Eroin kısmını başka bir yazıda tartışırız.)

Kimyacı Felix Hoffman

Söğüt ağacından elde edilen ve hastalıklara iyi gelen ham madde Salisilik asit; aynı zamanda aspirinin de etken maddesidir. (1897’de Bayer’de çalışan kimyacı Felix Hoffman tarafından asetil salisilik asit haline getirilmişti ancak 1982’de John R. Vane’e Nobel Tıp Ödülünü kazandırana kadar etki mekanizması bilinmiyordu.) ​4​

Covid Pandemisi nedeniyle son yıllarda giderek artan alternatif tedavi arayışları insanları hastanelerin yanı sıra Homeopati uzmanları, Şifacılar(?) ve Aktarlara yönlendirdi.  Dünyada ve ülkemizde birçok tıp fakültesi tamamlayıcı ve bütünleyici tıp bilim dalları oluşturmaya ve bu yönde tedavi vermeye başladı.  Hal böyle olunca mevcut modern tıp bilgilerimizin yanına “geleneksel tıp” bilgilerini de eklemek şart oldu. Hastaların kullandığı ilaçları sorgularken yanında kullandığı çay, toz ve otları da bu yüzden sormamız gerekiyor.

Söğüt ve Salisilat

Salkım söğüt (Salix babylonica)

Söğüt  (tıpta kullanılan Aksöğüt – Salix Alba) Söğütgiller (Salicaceae) ailesinin bir ferdi; hatta etken maddesi olan Salisilik isminin kaynağı da aile adı.​5​

Neredeyse tüm söğüt türleri salisilat içerse de, hepsi yeterli oranda değildir. Söğüt Ağacına benzeyen bazı ağaçlar zehirli olduğundan veya aktif bileşiği içermediğinden, söğüdü doğru şekilde tanımlamak önemlidir. Mevsimler içinde bile bitkideki salisilat oranı değişmektedir. Söğüt kabuğundaki salisilat düzeyleri üzerine yapılan bir çalışmada, salisilat seviyelerinin sonbaharda % 0.08’den baharda % 12,6’ya kadar değiştiğini bulmuştur.​6​

Söğüt ağacı preperatları piyasada kapsül, kabuk, sıvı/şurup, çay, krem/macun halinde satılmaktadır. Hatta hastaların kendilerinin de söğüt ağacından elde edebileceği şekilde internette birçok kaynak bulunmaktadır. Ancak Söğüt kabuğunda terapötik etkilere sahip salisilat dışında başka aktif moleküller de vardır. Anti-enflamatuar etkilere sahip polifenoller, flavonoidler ve tanen içerir. Söğüt, ağrı kesici olarak aspirin ile kıyaslandığında daha geç etki eder. ​7​ Hastaların, bu geç etkisinden dolayı yüksek doz alım riski vardır, ancak etkileri aspirine nazaran daha uzun sürer. Bu da herhangi bir doz aşımı durumunda takip ve tedavi süremizi etkileyecektir.

Yaygın olarak kullanılmasına rağmen, söğüt kabuğunun etkinliğini doğrulamak için çok az sayıda klinik çalışma yapılmıştır. Yapılan çalışmalarda, riskler ve yan etki az görünse de aktif bileşenini söğüt kabuğundan alan aspirinin bile asırlardır araştırılması devam etmekte iken gözü kapalı güvenmek ne kadar doğru olabilir?


“gentle as a mother kiss..” (Bayer arşivleri).

Salisilat Zehirlenmeleri

Salisilat maruziyetinin akut veya kronik olmasına bağlı olarak iki farklı zehirlenme sendromu karşımıza çıkabilir.

I. Toksisite mekanizması:

Solunum merkezinin merkezi uyarılması ile solunumsal alkaloza oradan hiperventilasyona ve ardından dehidratasyon ve kompanse metabolik asidoz sebep olur. Trombosit fonksiyonunu değiştirir ve protrombin süresini uzatabilir. Hücre içi etkileri ile metabolik asidoza sebep olabilir. Salisilatlar mide ve ince bağırsaktan iyi emilir. Büyük tablet kütleleri ve enterik kaplı ürünler, emilimi önemli ölçüde geciktirebilir (saatler veya günler). Eliminasyon çoğunlukla terapötik dozlarda hepatik metabolizma ile olur, ancak aşırı dozda renal atılım önemli hale gelir. Böbrek eliminasyonu idrar pH’ına bağlıdır; asidemi ile artırılabilir.

II. Toksik doz:

Günlük terapötik doz 40-60 mg / kg / gündür. Her bir aspirin tableti 325-650 mg asetilsalisilik asit içerir. Bir çay kaşığı konsantre keklik üzümü yağı, yaklaşık 7,5 g aspirine eşdeğer 5 g metil salisilat içerir. Her gram bizmut subsalisilat (örn. Pepto-Bismol), yaklaşık olarak 0.5 g aspirine eşdeğer 0,38 g salisilat içerir. Söğüt kabuğu ekstratları ise söğütün cinsine, yaşına, toplandığı mevsime ve alım oranına göre değişen dozlarda olabilir.

  • 150–200 mg / kg aspirinin akut olarak yutulması hafif zehirlenme,
  • 300–500 mg / kg’lık akut alımdan sonra şiddetli zehirlenme,
  • 2 gün veya daha uzun süre 100 mg / kg / gün’den fazla yutulduğunda kronik zehirlenme ortaya çıkabilir.

III. Klinik : 

Akut alımda alımdan kısa bir süre sonra kusma, hiperpne, kulak çınlaması ve uyuşukluk izlenir. Kan gazında “Karma solunumsal alkalemi ve metabolik asidoz” belirgindir. Şiddetli zehirlenmelerde koma, nöbet, hipoglisemi, hipertermi, pulmoner ödem ve ölüm gelişebilir.

Kronik zehirlenmelerde  – özellikle yaşlı hastalarda  – genellikle teşhis göz ardı edilir, çünkü klinik spesifik değildir; kafa karışıklığı, dehidrasyon ve metabolik asidoz ; sıklıkla sepsis, pnömoni veya gastroenterite atfedilir. Bununla birlikte, morbidite ve mortalite oranları, akut doz aşımına göre çok daha yüksektir. Serebral ve pulmoner ödem, akut zehirlenmeden daha yaygındır ve daha düşük salisilat seviyelerinde şiddetli zehirlenme meydana gelir.

IV. Teşhis: 

Eğer akut alımda öykü ve tipik semptomlar varsa tanı zor değildir. Laboratuvar desteği olarak kan gazında mix solunumsal alkalemi ve metabolik asidoz karakteristiktir. Hasta acil servise gelişi ile başlayan salisilat konsantrasyonları ile takip edilmelidir. Ayrıca arteriyel/venöz kan gazı ile pH takibi yapılmalıdır. Sistemik asidemi, beyin salisilat konsantrasyonlarını artırarak toksisiteyi kötüleştirir.

Akut alımlarda 90-100 mg/dl (6.6- 7.3 mmol/L) ‘den yüksek salisilat alımı yüksek toksisite ile ilişkilidir. Uzun salınımlı tabletlerden veya çok sayıda tablet alımından –  bezoardan dolayı uzun süreli veya gecikmiş absorpsiyon olasılığı nedeniyle tek konsantrasyon değeri yeterli değildir. Salisilat seviyelerini, seviyeler zirve yapana ve açıkça düşene kadar her 3-4 saatte bir (veya bir akut aşırı dozun ilk aşamalarında daha sık) takip edilmelidir.

Kronik alımlarda semptomlar, serum seviyeleri ile zayıf korelasyon gösterir. Artrit hastalarında kronik terapötik konsantrasyonlar 10 ila 30 mg / dl arasında değişir. Asidoz ve değişen zihinsel durumun eşlik ettiği 60 mg / dl’den yüksek bir seviye çok ciddi kabul edilir. Diğer tetkikleri arasında elektrolitler (anyon boşluğu hesaplaması), glikoz, BUN, kreatinin, protrombin zamanı, arteriyel / venöz kan gazları ve göğüs radyografisi bulunur.

V. Tedavi:

A. Acil ve destekleyici önlemler :

  1. ABC (olmazsa olmaz) Hava yolu korunması – gerekirse ventilasyon desteği verin, Solunum asidozunu engellemek için yeterli havalandırma sağlayın.
  2. Oluşursa koma, nöbetler, pulmoner ödem ve hipertermi tedavi edin.
  3. Metabolik asidozu IV sodyum bikarbonat ile tedavi edin. 0,5 ila 1 mEq / kg IV bolus verin; Serum pH’sının 7,4’ün altına düşmesine izin vermeyin.
  4. Kusma ve hiperventilasyondan kaynaklanan sıvı ve elektrolit eksikliklerini IV kristaloid solüsyonlarla değiştirin. Ancak pulmoner ödem için dikkatli olmamız gerekiyor.
  5. Hipoglisemiyi mevcut ise glukoz verin. Normal ölçülen serum glikozuna rağmen Salisilatla zehirlenmiş hastaların serebral glukoz seviyeleri düşük olabilir. Glikoz içeren IV sıvılarının rutin olarak uygulanması akıllıca olacaktır.
  6. Asemptomatik hastaları en az 6 saat boyunca izleyin (enterik kaplı bir preparat veya aşırı doz alımı ya da bezoar şüphesi varsa daha uzun). Semptomatik hastaları yoğun bakım ünitesine kabul edin.

B. Spesifik ilaçlar ve panzehirler

Salisilat zehirlenmesi için spesifik bir antidot yoktur. Sodyum bikarbonat, hem asidemiyi önlemek hem de böbrekler tarafından salisilat eliminasyonunu desteklemek için verilmektedir.

C. Dekontaminasyon: 

Kronik zehirlenme olan hastalar için dekontaminasyon gerekli değildir. Akut alımlarda koşullar uygunsa, aktif kömürü ağızdan uygulayın. Hemen aktif kömür verilebiliyorsa, küçük ila orta dereceli alımlardan sonra gastrik lavaj gerekli değildir.

Büyük miktarda salisilat alımında (örn., 30-60 g), tüm salisilatı adsorbe etmek için teorik olarak çok büyük dozlarda aktif kömür (300-600 g) gereklidir. Bu gibi durumlarda, 3 – 5 saatlik aralıklarla birkaç doz 25 ila 50 g dozunda verilebilir. Hapların ve aktif kömürünün atımına yardımcı olmak için tüm bağırsak irrigasyonu önerilir.

D. Geliştirilmiş eliminasyon: 

  • Üriner alkalileştirme (amaç, idrar pH’ını 7.5 veya daha yüksek tutmaktır.) % 0,25 normal salinde 1 L % 5 dekstrozda 44–100 mEq veya 2–3 mL / kg / saatte 1 L% 5 dekstrozda 88–150 mEq verin (yetişkinler: 150– 200 mL / sa). İdrar pH’ını sık sık kontrol edin ve idrar pH seviyesini 7-8’de tutmak için akış hızını ayarlayın.

İdrar pH’ını ve serum elektrolitlerini saat başı izleyin. Hastanın aldığı-çıkardığı miktarı sürekli değerlendirilmesiyle aşırı sıvı yüklenmesini önleyin.

Böbrek yetmezliği yoksa, her litre IV sıvısına 20-40 mEq potasyum da ekleyin (Hipokalemi ve sıvı tükenmesi, etkili üriner alkalileşmeyi önler). İdrar çıkışı zayıf olan hastalarda hiperkalemiye dikkat edin. Aşırı sistemik alkalemi (kan pH’ını <7,55 tutun) ve hipernatremiyi önleyin.

  • Hemodiyaliz, salisilatın hızla uzaklaştırılmasında ve asit-baz ve sıvı anormalliklerinin düzeltilmesinde çok etkilidir.

Acil hemodiyaliz endikasyonları: Derin asidoz, akut zehirlenmelerde 90-100 mg/dL’den; kronik alımlarda 60 mg / dL’den yüksek serum salisilat düzeyleri, konfüzyon veya letarji ile birlikte yaşlı hasta veya böbrek yetmezliği gelişmesi durumları

  • Tekrar doz aktif kömür tedavisi, diyaliz kadar hızlı etkili olmasa da,  serum salisilat yarı ömrünü etkili bir şekilde azaltır, ancak sık dışkılama dehidratasyona ve elektrolit bozukluklarına katkıda bulunabilir.
“Aspirin saves the journey”
  • Sürekli venovenöz hemodiyafiltrasyonun birkaç vakada etkili olduğu bildirilmiştir, ancak bu prosedürü önermek için klirens oranları hakkında yeterli bilgi yoktur.​8​

Son söz

Aspirin günümüzde en çok kullanılan ilaçların başında geliyor, yılda 40 bin tonu aşkın aspirin üretiliyor. Guinness Rekorlar kitabı 1950’de aspirinin dünyada en çok satılan ilaç olduğunu açıklamış; hatta Apollo uzay mekiği ile Ay’a giden astronotların çantasında aspirin varmış.

Sümerlerden bu yana Söğüt ve dolayısıyla Salisilik Asit hayatımızda önemli bir yere sahip. Önceleri hekimlerin, bilge kişilerin, şifacıların kullandığı Söğüt – dolayısıyla Salisilat – Karanlık dönemlerde bilim karşıtları yüzünden büyücülere, cadılara mal edildi. Medeniyetler her karanlık çağa girdiklerinde eski bilgilerini toprağa gömüp aydınlanma çağlarında tekrar gün yüzüne çıkarılar. Karanlık ile aydınlığın birbirine girdiği bu günlerde, asırlardır var olan bilgileri modern tıp ile harmanlayıp değişen dünyada bilimin ışığında hayatta kalmaya çalışmalıyız…Kim bilir, belki Mars’ta kurulacak ilk koloniler de yanlarında Aspirin ile birlikte Söğüt fidanları götürürler 🙂


Kaynaklar

  1. 1.
    Debnath K. Willow Wife: A Japanese Legend. Willow Wife: A Japanese Legend. Published October 2020. Accessed March 2021. https://ceylontoday.lk/news/willow-wife-a-japanese-legend
  2. 2.
    Akbulut U. ASPİRİN: DÜNYADA EN ÇOK KULLANILAN İLAÇ. ASPİRİN: DÜNYADA EN ÇOK KULLANILAN İLAÇ. Published October 2013. Accessed March 2021. https://www.uralakbulut.com.tr/wp-content/uploads/2013/10/aspirin.pdf
  3. 3.
    Shakespeare W. Othello. Remzi Kitapevi; 2021.
  4. 4.
    Bayer C. AspirinTM – Surprisingly Versatile. AspirinTM – Surprisingly Versatile. Published January 2021. Accessed March 2021. https://www.bayer.com/en/products/aspirin
  5. 5.
    unknown unknown. Söğüt. Söğüt. Published February 2021. Accessed March 2021. https://tr.wikipedia.org/wiki/Söğüt
  6. 6.
    Shara M, Stohs SJ. Efficacy and Safety of White Willow Bark (Salix alba ) Extracts. Phytother Res. Published online May 22, 2015:1112-1116. doi:10.1002/ptr.5377
  7. 7.
    Gawlik-Dziki U, Sugier D, Dziki D, Sugier P. BioaccessibilityIn Vitroof Nutraceuticals from Bark of SelectedSalixSpecies. The Scientific World Journal. Published online 2014:1-10. doi:10.1155/2014/782763
  8. 8.
    Olson KR. Poisoning & Drug Overdose. Vol 1. 7th ed. McGraw-Hill Education; 2018.

Bir yanıt yazın

Ara